"Atladığın bir şey var" diye fısıldadı wonho yerde yatan oğlana karşı " kural ihlali.. seni öldürme iznim var şu an kural ihlali yapıyorsun" dedi sertçe bakarken belli ki karşısındaki çocuk bunu hesaba katmamıştı "hiçbir ordu sırf kural ihlali yüzünden seni öldürdüm diye peşime takılmaz" o sırada arama ekranı çaldığında wonho yerinde doğruldu ve arama ekranını açtı.
"evet efendim" adamın yüzündeki donukluk iki katına çıkmıştı. "Hyungwon yanında mı?" Arama ekranına ona doğru çevirdi wonho "bırak onu" dedi sert bir sesle. "Kural ihlalleri yapıyor haddi hesabı yok" you jin duvarın arkasından olup bitenleri izlemekle yetindi.
"C123 mesele kural ihlali değil o kız o kızı hala öldürmedin ve yapacağın bir hata bütün gözleri senin üzerine çevirecek zaten yeterince üzerinde heyet gerçekten komutan olman gerekip gerekmediğini tartışmaya başladı. Çok dikkat çektin.." dedi ve aramayı sonlandırdı.
Wonhonun demek istediği onca şey vardı ama arama ekranı kapandığı için diyemedi hyungwon yakasından tutarak sokakta sürüdü sonra da bölgesinden dışarıya fırlatmadan önce panzehir enjekte etti "bir daha sakın yaklaşma" dedi. Neredeyse saat sabahın 4'ü olmuştu. Hayatını böyle yaşamaktan sıkılmıştı sessiz hayatında neredeyse hergün ayrı bir aksiyon yaşıyordu.
Her şey o kızdan sonra olmuştu. You jinde onun düşündüğü şeyin aynısını düşünüyordu sakarlık ve şanssızlıkla dolu sessiz hayatı o adam yüzünden bozulmuştu. Boynunda ömür boyu geçmeyecek bir iz, insan olduğunda öldürüleceğini bilmesi bile bunlardan birisiydi veya daha insan hâline dönemeden öldürülecekti.
Resmen herkes onu öldürmek için sıraya girdi neydi bu telaş sahi. Çünkü korkuyorlardı, çünkü biliyorlardı sonlarının gelebileceğini ...
Ikisi de masa başında oturmuş bir bardak kahve ile olanları düşünüyorlardı. Bitmek bilmeyen savaşlar, öldürülmeye çalışılan bir kız ve birbirinden nefret eden iki kişi... "keşke bunların hiçbiri yaşanmasaydı keşke o gün seo ra aradığında o telefonu açmasaydım" dedi you jin. Wonho ise önündeki kahveyi bakıyordu ve hiçbirşey demiyordu.
Bu kızı sevemiyordu onun yüzünden başına gelmeyen şey kalmamıştı you jinin ise wonhodan bir farkı yoktu hayatını mahvettiği için bu çocuğa dayanamıyordu. Simülasyonda ondan bir kez daha nefret ettiğinin farkına vardı. "Yapacak bir şeyimiz yok bari eğitime gidelim" dedi ve yerinden kalktı you jin kapıya doğru ilerlerken wonhoda arkasından gidiyordu.
Hayatının mahvolusuna mı ağlasa yoksa wonhonun ıslanmış pantolonuna mı gülse bilemedi. "Yah altına falan mı yaptın? Hani savaşın arasında unutup yapmış olabilirsin?" Wonho anlamaz gözlerle kıza baktığında you jin arkasını işaret ederek gülmüştü. Intikam almamıştı ama intikam almış gibi mutluydu.
Sonra da saçlarını savurarak wonhonun önünden geçip gitti. Kapıya yaklaştığında yine şifreyi hatırlayamadı ne zaman bir şeyi ezberlemekte iyi olmuştu ki..
ilkokulda bile ezberleyemediği için defterlerini çöpe atmıştı ama o zamanlar bunu yaptığı için kızacak bir annesi tabiki yoktu. Wonho yaklaştı ve kızın kafasının üzerinden şifreyi girdi "hala 1. Sınıf çocuğu gibisin bir de askeri eğitim veriyoruz" dedi somurtarak.
You jin ise onun arkasından ağzını taklit etti ama neyseki duymamıştı yoksa o ağzını bin parçalara bölebilirdi. Ki you jin farketmediğini sanmıştı "You jin seni 100 farklı şekilde öldürebilirim kapa o çeneni" demişti. You jin ise gözlerini kisarak çocuğa baktı "senden nefret etmem için bir sebep daha" dedi.. ama içinden çünkü dediği şeyi gerçekten yapardı. Ne zamandır onu bu kadar iyi tanıyordu ki?
O da bilmiyordu ama tanıyordu işte.. simülasyon alanına geldiklerinde derin bir nefes bıraktı you jin. Dışarıdaki atmosfer ile buradaki atmosfer ona gore çok farklıydı. Simülasyonun iç tarafına geçti you jin ve düne göre farklı bir silah seçti bu silah diğerine göre biraz daha ağır ve daha çok kurşun alan bir kapasitedeydi.
Dün ki yaptığı şeylerin aynısını yaptı ama son seviye yaklaşıyordu. Seviyeler arttıkça daha da zorlaşıyor bazen hepsi bir anda saldırıyor bazen özel güçlü animasyonlar devreye giriyordu. Işınlananından, görünmez olanına, ateş saçanından, dondurma gücü olana dek hepsi geliyordu. Ama tuhaf olan şuydu hepsini başarabilmişti you jin bunları yapabildiğini bilmiyordu. Zaten normalde olsa hayatta yapamazdı.
Gerçek hayatta fazlası ile sakar ve beceriksiz bir yapısı vardı. Ve o an gelmişti son seviye. Derin bir nefes bıraktı ve gözlüğü gözlerine yerleştirdi. Kulaklarını wonhonun soğuk sert ama bir o kadar da seksi sesi doldurdu.
"Hazır mısın? Değilsen biraz bekleyebilirsin.." You jin sorun yok manasında ellerini kaldırdı ama sorun vardı. Yüreği resmen ağzında atıyordu. Göreceği şeyleri kaldırabilirdi ya da öyle sanıyordu. Gözlerini kapadı ve derin nefesler aldı silahına sıkıca sarıldı gözlerini yavaşça açtığında güneşli bir hava vardı. Ama yine de etraf yıkık döküktü.
Yine savaş ortamıydı ve uzaktan patlama sesleri geliyordu be yine o küçük kızı görmüştü dizlerinin üzerine çöktü ve gözlerini kapattı sonra da kulaklarını bir süre öylece bekledi titriyordu. Wonho simülasyonu kapatmak için elini düğmenin üzerine götürdü ama sonra duraksadı. Çünkü o sıra you jin ayağa kalkmıştı ve silahını ateş pozisyonuna getirmişti...
Merhaba sevgili okurlarim hikaye güzel gidiyor mu gitmiyor mu?hicbir yorum yapmazsanız hikayenin gidişatı hakkında nasıl bilgi sahibi olurum.. seviliyorsunuz 💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl