Kalkmaya çalıştı ama yerinden kalkamadı you jin kollarını sıkıca kavramış ona bakıyordu wonhonun sac perrcemleri alnından sarkıyordu. Onunla bu kadar yakın olmak you jinin kalbine iyi gelmiyordu. Ellerini bolaltti ve yerinden kalkmasını sağladı kızın. Ikisi de konuşmuyordu you jin kızarmıştı sadece boş boş etrafına bakıyordu. Kalbinin sesini duymaması için tanrıya dua ediyordu sürekli. Sonra wonho sessizliği bozmak adına birkaç birşey daha söyledi ardından da eğitime devam ettiler.
Eğitim bittikten sonra you jinin terden sacları bedenine yapışmıştı. Zemine yattı ve kollarını iki yana doğru açtı. Sık nefeslerinden dolayı göğsü kalkıp iniyordu. Yerde yatan kızı izledi wonho. Simülasyonu bitirmek için arkasını döndüğünde ellerini kavrayan sıcak elleri hissetti. You jin onu yere çekmiş ve zemine kendisi gibi yatmasını sağlamıştı "sen hiç yorulmaz misin?" Dedi You jin. Ama wonho sesini çıkarmadi...icinde anlamadığı bir burukluk vardı. Yorulsada bu eğitimi özleyecekti. Korkusunu yenmesine yardım ettiği ıçin ona bir teşekkür bile edememişti. "Teşekkür ederim." Dedi ince bir sesle you jin. Normalde olsa asla zemine yatmazdı wonho veya birini aramak için asla dışarıya çıkmazdı. Daha doğrusu bi insanın onun kişisel bölgesine bike yaklaşmasına musade etmezdi ama onun için bunların hepsini yapmasına izin vermişti. Kafasını çevirdi ve alnından terler akan kızı izledi wonho..
"Korkumu yenmeme sebep olduğun için teşekkür ederim.. bana evini actigin içinde teşekkür ederim... Beni öldürmedigin içinde teşekkür ederim.. ve ayrıca bunların hepsini yaşamama sebep olduğun için lanet girsin sana..." wonho aniden oturur pozisyona geldi "Yah hem ovuyosun hemde sovuyosun" gözlerini kisti you jin "ama sende hak.edi.you.sun" bişey demedi ve sadece yamuk gülümsedi wonho çünkü gerçekten hak ediyordu. Ikisi de simülasyon alanından çıkarak salina doğru yol aldılar. You jin kutunun içinden kıyafetlerini cikararak banyoya girdi.
Wonho odadan cikti ve gözlerine etrafta gezdirdi ama kimseyi göremiyordu ellerini yıkamak için banyoya gittiğinde su sesini duymamış ve aniden içeriye girmişti. Yüzüne vuran sıcak su buharı ile you jinin banyo yaptığını anlamıştı ama iş çoktan geçmişti şu an banyonun ortasındaydı. Karşısında dus başlığının altında sacları sabunlu ve gözlerini kapatmış you jin e baktı. Şaşkın bir şekilde sadece orada duruyordu karşısında çırılçıplak you jin vardı. Şimdiye kadar sesini çıkaramamıştı çünkü gözündeki köpükten dolayı birşey göremiyordu. Kendini toparladı ve biraz daha yaklaşarak musluğu açarak ellerini yikamaya başladı wonho. You jin duyduğu sesler üzerine hızla saçlarını yıkadı gözlerini zorla açtığında karşısında ellerini umursamazca yıkayan wonhoyu gördü ve çığlık attı.
Sonrasında ise eline geçen her şeyi ona fırlatmaya başladı ama wonho daha kendine gelmeden onları tutuyor ve yanındaki tezgaha koyuyordu. You jin anı bir tepki ile mahrem yerlerini kapattı "Lanet olasıca cik şuradan"sanki anı bir değişim yaşamış gibiydi sert ve soğuk sesi banyoda yankılandı "benim için bir askerden başka birşey degilsin normal karşıla bunu" dedi arkasını dönüp orayı terketmeden önce. Dua başlığından akan su you jinin bedeninden akıp gidere ulaşmıştı. Belki de içini en çok acitacağı şeyin bu olduğunu bilmeden davranmıştı. Bir asker diye fısıldadı you jin. Şu değişmiş ve akan su soğumaya başlamıştı ama o yine de az önceki halinden çıkmıyordu. Sol göğsünü üzerinde onu delip geçecek kadar fazla bir acı hissetti.
Nefes alamıyordu ve sözlüğü kesilmişti kabinin içinde düştüğünde bazı şeyler sert şekilde devrilmiş ve boş banyoda yankı yapmıştı. Kapının çalındığını hayal meyal gibi duyar oldu you jin. Cenin pozisyonuna girerek acısının dinmesini bekledi ama gittikçe daha da kötü oluyordu acısı. Gözleri yavaşça kararırken şühedanın çarpmaya devam etti. Son gördüğü şey telaşla içeriye giren wonhonun endişeli yüzüydü. Wonho kapıyı çaldı ve hızla içeriye girdi cenin pozisyonuna yarı baygın kısa baktı. Düzgün nefes alamıyordu suyu hızla kapatarak arkasındaki dolaptan büyükce bir havlu aldı ve you jin ı sararak kucağına aldı. You jinin saçlarından damlayan sular paranın üzerini islatiyordu.
Wonho yavaşça koltuğun üzerine koydu you jin i boynundaki izler parlıyordu sol göğsünü havlunun üzerinden yavaşça açarak oraya baktı . Yaka kartı gidip geri geliyordu tamamen duzgunlestiginde nefes alışverişleri düzelmişti duyuyordu. You jinin kenara çıkarttığı kıyafetleri getirdi ve havluyu yarıya kadar indirdi göğüsleri açıkla kalmıştı ama wonho oraya bakmıyordu. "Bana yaslan" dedi yavaşça..you jin bitkin bir halde ona yaşlandı iç çamaşırını üstüne geçirdi. Sonra da bol tişörtü uzerine geçirdi. "Yavaşça ayağa kalk ve diğerini de giy arkamı döneceğim" dedi wonho. You jinin bir elini tutuyordu diğer eli ile de diğer üç çamaşırını giydi you jin.
Wonho ellerini götürdü ve yavaşça yanaklarına dokundu soğuktu. Hemde çok soğuk kanpeye kendisi oturdu ve bacaklarının arasına da you jinin oturmasını sağladı. You jinin ıslak saçlarını yavaşça kurulamaya başladı. Şampuan kokusu burnuna dolmuştu bile çoktan... You jin wonho saçlarını kurularken onun elinin üzerinde uyuya kalmıştı. Ona baktı wonho zamanı geliyordu gerçekten onu öldürebilecek miydi?
Merhaba minnoslar nasılsınız? Hikayemizin asıl konularına giris yapmış bulunmaktayız umarim begeniyorsunuzdur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl