Masaya gelen kahveleri garson yavaşça önlerine bıraktı ve arkasını dönerek oradan uzaklaştı. Hyungwon işe bir konuşan kişilere bir de you jine bakıyordu sürekli.. gülümsedi "yine başına ne belalar açtın?" Diye sordu. You jin konuşmaya başlarsa boyutlar hakkındaki konuyuda anlatmak zorunda kalacaktı ama anlatmaya başlarsa onları endiselendirecegini düşünüyordu. Birşey demeden önce kahvesinden bir yudum aldı "neden içimde birşey sakliyormussun gini bit his var." Dedi biraz daha you jine yaklaşarak. "N..ne saklayacakmışım.. hah" dedi gözlerini kaçırırken "nasıl da yalan söyleyemiyorsun dokul" dedi hyungwon elini birşeyler söylemesi için salladiginda.
Derin bir nefes bıraktı you jin ve önündeki kahvesine baktı "hani sana birşey demiştim tae woon.." hiçbirşey demeden you jine bakmaya devam etti "önün yüzünden sürekli boyut değiştiriyorum.. tesadüf eseri bir kişi kurtardım dün ve o sırada boyut degistirdim.. Bu nasıl oldu bilmiyorum sadece tae woon yakınımdayken boyut degistirebiliyordum.. sonra bir anda geri döndüm kız deliye dönmüştü. Meydana doğru koşarak çığlıklar atmaya başladı onu durduramadim sonra da bir süre etrafı izleyip oradan uzaklaştım." Dedi sesni olabildiğince kisarak kimsenin duymasını istemiyordu. "Peki etrafı gözetlerken tae woonu gördün mu?" Başını hayır anlamında salladı you jin "şaşırtıcı olan şeyde o ya.. etrafta yoktu. Üstelik 2. Koruma kalkanını yerleştirmek için gittiğim bölgede bir yer altı mağarası buldum içeriye girdiğimde değişik bir yerdi metal levhalarla kaplanmıştı yolun sonunda ortada kocaman bir taş vardı meteor taşı gibi.. ana mekanizma o olmalı." Dedi kahvesinden ikinci yudumu alırken.
Hyungwonun gözleri biraz büyümüştü "ksilepton taşı.. Bu savaşı bitirebilir çünkü ana mekanizma o çekim gücü çok kuvvetlidir cyborglarin üzerinde etki eder. Güney korenin ana yer olmasının sebebide bu ve cyborglari burada tutan şey... ve şu boyut meselesine gelelim tehlike boyutu nedir kaşif ile konuştun mu?" Parmakları ile oynamaya başladı masanın altından sonra da hyungwonun gözlerinin içine baktı "sorun değilmiş... önün gücü bu olduğu için cyborglara etki ediyormuş sadece boyut değiştirince enerjim azalıyor o kadar korkmani gerektirecek birşey yok." Yalan söylüyordu.. bunu yapmak istemese de şu an yalan söylemişti you jin.. az önceki güneşli havanın yerini kara bulutlar almıştı belliki yağmur yağacaktı.
Hafiften cama çarpan yağmur damlalarına baktı you jin sanki dokunabilecekmiş gibi elini cama koydu. Kafenin içinde bir şarkı çalmaya başlamıştı.
Nakarat bölümünü çalan şarkı ile beraber yavaşça mırıldandı you jin..
~bekle beni,beni sana getiren yolu
Bulana dek.
~böylece yildizlarimiz,ozlemesin
Bir daha birbirini..
~bir daha bekle, ben yıldızına
Ulaşana dek.."Bu şarkıyı oldum olası hep sevmişimdir.. " dedi you jin. Hyungwon ise sadece onu izliyordu hiçbirşey demeden.. O sırada hyungwon çok hızlı ve sarsıntılı ile sokaktan geçen birşey farketti. You jine göz attığında bunu hissetmediğini farketti. Birşeyler oluyordu ama bozuntuya vermedi hyungwon kendi özel gücü hız oldugu için bunu hissettiğini düşünsede birşey olduğu fikri daha akla yatkın geliyordu. Iyi oldugu konusunda yalan söylediğine emindi. Ama ustelemedi nasıl olsa ortaya çıkacaktı. "Biraz ara ver cyborg öldürme çok dikkat çekiyoruz.." Dedi hyungwon "dönmek zorundayım.. Birşey olduğunda ara iyiyim diye de yalan söyleme... biliyorsun 2 saatlik yolu 10 dakika da gelebilirim." Lafını tamamladıktan sonra oradan çıktı ve kafeden uzaklaşarak sokakta birkaç adım attı. Gucun kaynağının nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu ama çoktan geçmiş gitmişti. Nasıl olsa yakında ortaya çıkardı o yüzden onemsemedi ve kendi bölgesine döndü.
You jin kafeden çıktı ve elini yağmur damlaları çarpması için dışarıya doğru uzattı. Eline bir damla düşeceği sırada durmuştu. Etrafını bakındı ve hareket eden hiçbirşey gormedi o sırada aniden önünde shownu belirmişti. "Ah.. korktum.. selam nasılsın?" Dedi you jin gülümseyerek.. "iyi senden ve wonhodan ne haber?" Büyük ihtimal burada oldugu için hiçbir şeyden haberi yoktu. Ona bu konuyu açıp açmaması gerektiği hakkında bir fikri yoktu ama wonhonun söylediği şey geldi aklına "hiçbir cyborga güvenme." Etrafına bakındı ve söylemek için en iyi kelimeleri seçmeye özen gösterdi. "Yaralandı bu yüzden gezegende tedavi görüyor.. ben ise burada kafa tatili bilirsin ya.. Ona nasıl yardım edebileceğimi düşünüyorum.. " dedi. Bir adım attı soğuk yüzünden ne yapmaya çalıştığı anlaşılmıyordu hafiften tebessüm etti yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
Bir adım daha attığında tamamen yakınına gelmişti. "Bu sıralar adını çok duymaya başladım amacın nedir you jin." Gülümsedi ve bir adımda ona doğru attı you jin "amacım ne olabilirki ben sadece bir askerim.. wonhonun emrinde bir asker(!)" Sanki kızın yüzünden birşeyler anlamaya çalışıyordu iyice inceledi yüzünü "dikkatli ol you jin.. bu kadar meşhur olmak sana iyi gelmeyecektir.. " tehdit havasında kıza itemde bulunmuştu. "Neler olacağını merak ediyorum" dedi ve o sırada shownu ortalıktan kayboldu. Yağmur damlaları you jinin saçlarını okşayıp geçmişti. "Iki yüzlü" dedi you jin arkasından.. hepsinde oluşan his aynıydı "dünya yok olursa komutan olacağım" saçlarını hafiften karıştırdı you jin "kıçımın komutanları wonho komutan oldu da ne oldu hastanede yatıyor.." gözlerini kapattı ve yağmur damlalarının saçlarının arasından kayıp gitmesine izin verdi....
Shownu neden araya girdi? Hadi tahminler.. selam cinimcimlar nasılsınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl