You jin derin bir nefes daha aldı ve ayağa kalktı. Yapabileceğini biliyordu en büyük korkusu ile savaşabilirdi. Silahını doğrulttu ve küçük kıza yaklaşan askeri alnından vurdu. Sonrasında ise yaşadığı cesaret ile kendine gelmişti. Koştu ve orada saklanan küçük kızı oradan çıkararak elini tuttu ve arkasına aldı. Sanki gerçek gibiydi küçük kız bacağına sarılmıştı.
Kalbi hala hızlı bir şekilde atmaya devam ediyordu. Ona doğru yaklaşan birkaç askere de aynı şekilde birkaç defa ateş etti. Onları da yere sermişti. Daha da cesaretlendi ve sırtını dikleştirdi. Biri olduysa hepsi olabilirdi korkusunu yenebilirdi biliyordu. Savaştığı tek kişi kendisiydi başka kimse değil.
Bölümün tamamlandığını gelen sesle anlamıştı döndü ve arkasında gözleri yaşlı ama hala gülen küçük kızın gözlerine baktı. Kendisiydi... gülümserken düşen birkaç yaşı da işaret ve baş parmağı ile sildi you jin. Sonra ise simülasyon bitmiş her şey gerçek hayata dönmüştü. Arkası dönük olduğu için direk fanusun arkasındaki wonho ile buluştu gözleri korkusunu yenebilmişti.
Onu ne kadar zorlasada biliyordu ki normal güçleri olsa bunu aylarca yenemezdi ama o şimdi farklıydı sadece o değil yaşamı,bedeni, beyni, kalbi herşeyi... Bir insandan bir anda nefret etmeyi nasıl öğrenmişti mark onu terkettiğinde günlerce gözyaşı döküp depresyona girmesi gerekirdi ama anca bir gün sürmüştü.
Duyguları köreliyordu ve o bunun farkındaydı. Yıllardır bir ezik bir sefil olarak yaşamıştı ama şimdi herşey değişmişti ne olursa olsun dünyayı koruyacaktı. Öldürülecek olsa bile..
Wonho bas parmağını havaya kaldırdı ve iyi işti manasında göz kırptı you jin de buna ithafen hafifçe tebessüm etti. Fanusun dışına çıktığında duyacağı şeyi gerçekten merak ediyordu "bir yarı cyborga göre muhteşem vücudun kolayca adapte olmuş üstelik normal bir insan gibi değil cyborg gibi davranmanı sağlıyor. Daha 2. Denemeden bu kadar ileri seviye şeyler yapman gücünün ne kadar yüksek olduğunu gösterir iyi işti aptal" dedi ve bazı belgeleri eline vererek arkasını döndü.
Önce sevinsede wonhonun dediğini sonradan idrak etmişti "Yah bana aptal mı dedin sen? Sende de anca kas var beyin yok." Wonho ona cevap vermemişti bu you jini daha da çok sinir etti. Homurdanarak arkasından yürümeye başladı. "Alışverişe gidiyorsun resmen 1 aylık stoğumu bitirdin" dedi wonho.
Hayır yani o kadar çok da yememişti nasıl bitebilirdi ki sadece strese girdiğinde depresyondayken bi de evde sıkılınca yemişti. Tamam kabuk ediyordu fazlaydı.. wonhonun uzattığı listeye göz gezdirdi "ama bunların hepsini nasıl taşıyacağım?" Gözlerini devirdi ve kızın yüzüne dik dik baktı.
"az önce simülasyondan çıkıyorsun 200 asker gücüne ulaşmışsın ve ben bunları nasıl taşıyacağım? Bence orasını da sen düşün hava kararmasına sakın kalma" you jin bi anda reflex olarak wonhonun kolunu tuttu genelde insanlara dokunmayı severdi. Ama wonho görünüşe göre sevmiyordu.
"Evime ... uğrayabilir miyim? Eşyalarımı almak istiyorum.." bıkkın bir şekilde nefes verdi ve kafasını salladı wonho "ama sakın hava kararmasına kalma seni gündüz öldüremezler ama hava kararırsa ve dışarıda olursan direk hedef olursun"
Üzerini giyindi ve dışarıya çıktı you jin kalabalık kesime geldiğinde herkesin gözünün onda olduğunu biliyordu aldırmadı sıradan birisi gibi yoluna devam etti. İçleri ısıtacak sekilde güzel bir güneş vardı. Önce evine uğradı ve alması gereken eşyalarını alarak yola koyuldu.
Evini bu kadar önleyeceği aklının ucundan dahi geçmezdi. Bi yere yatılı misafirliğe bile giderken bu köhne tek göz daireyi özlemezdi. Eşyalarına göz gezdirdi birkaç kıyafet en sevdiği eşyaları almıştı çokta ağır sayılmazdı eşyalar daha sonra markete girdi ve sepetin içerisine wonhonun istediği her şeyi koydu madem normal bir insan değildi bu kadar yiyeceği nasıl tüketiyordu. Düşündü you jin "robot olduğuna göre vücudunda bunları parçalayan bir çöp kutusu olmalı" ne kadar gücü olursa olsun yine de bir aptaldı.
Kasaya yöneldiğinde kasadaki çalışanın cyborg olduğunu farketti ona dik dik bakarak elindeki kredi kartını aldı ve post cihazına soktu. You jin ise diğer taraftan geçen malzemeleri paketliyordu. Ama diğerlerine göre o kadar çok bakışlarına maruz kalmıştıki bu onu rahatsız etmişti. Bir an önce paketleri de alarak marketten çıktı.
Paketler o kadar hafif geliyordu ki taşıyabildiğine kendisi dışında dışarıdaki insanlarda şaşırıyordu. Yüksek duyma gücü ile 500 metre ötesinde avmnin önünde oturan gençlerin konuşmalarını duydu "bu cılız bedenle o kadar şeyi nasıl taşıyor?" "Vay canına resmen herkül ben bile o kadar taşıyamam" "yardım edelim mi?" Gibi şeyler konuşuyorlardı.
Uzun bir yürüyüşün ardından yol bitmiş ve sonunda otobüs durağına ulaşabilmişti. Otobüs durağında hiç kimse yoktu you jin boş olan yere oturdu ve poşetleri yere bıraktı. Bekliyordu bekliyordu ama ne bir araç ne de bir otobüs geliyordu. Rüzgar esmeye başlamıştı birazda üşümüştü. Dakikalar geçtikçe hava git gide kararıyordu.
Içine bir tedirginlik düştü ve yaklaşan bir otobüse umut dolu gözlerle baktı. Ama otobüsün şoförü bir cyborgtu ve onu görünce durmadan hızla oradan uzaklaşmıştı. "Lanet olsun" dedi havayı dolduran titrek bir sesle. Güneş gökyüzünde son demlerini gösteriyordu gitmeliydi. Buradan uzaklaşmak zorundaydı. Şu anlık en güvenli bölge wonhonun bulunduğu bölgeydi. Ama oradan neredeyse 30 dakika otobüs mesafesi uzaktaydı.
Bu tedirginlikle ne ara karardığını anlamadığı hava çoktan kendini karanlığa bürümüştü. Sinyalleri sürekli ötüyordu ve gözünün teki kırmızı renge dönüşmüştü. Iki elini birleştirdi "tanrım yardım et..yardım et... tanrım lütfen yardım et.." sürekli gözleri ile etrafı tarıyor gelebilecek kötü şeylere karşı etrafını kolaçan ediyordu.
Sonra ise karanlıkta bir silüet gördü istemsiz bir şekilde silahını sarılmıştı. Göğsü inip kalkıyordu karanlıktaki silüetten bir saniye gözlerini ayırmadı. Yavaşça ışığa doğru geldiğinde onun bugünkü kasada duran çocuk olduğunu farketti "sanırım seni öldürünce komutan olabilirim. Seni öldürecek muhteşem şahıs ben deniz kihyun" dedi. Silahı elinin tersi ile tutarak omzuna koymuştu. Diğer eli ile de silahın üzerini kapladı you jin. O sırada arkadan bir silah patlama sesi duyuldu..
Bölüm bitmiştir beğendiyseniz vote vermeyi beğenmediyseniz beğenmediğiniz yerleri yoruma yazmayı unutmayın.. 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl