2.6

86 13 1
                                    

      Yaşlı kadın küçük kiza doğru kucağını açtı ve ona doğru yürüdü. Saçlarına çoktan aklar düşmüş yüzünde kırışıklık olmuş kadını izledi you jin. Küçük kızın saçına diğer kadın gibi öpücükler kondurdu uzakta da olsa sesi duyuluyordu. "Ah benim güzel kızım nereye gittin? Nasıl korktuk biliyor musun?" Küçük kız arkasını döndü ve eli ile you jini işaret etti "O abla getirdi beni buraya." Kadın yavaşça yürüyerek you jine doğru yaklaştı. You jinin tek elini iki avucunun arasına bastırdı. "Saol evlâdım.. annesi ölmeden önce bize emanet ettiydi kaybettik sandik." Annesi her zaman aksanlı konuşurdu konuşmak için ağzını aralasa da konuşamadı you jin. Şaşkınlığı hala üzerinden atamamıştı. Bi süre sonra kendine geldi "ne demek efendim.." diyebildi sadece.

   Kadın you jinin koluna girdi "gel evlâdım bir çayımızı iç elinde bavul var yol yorgunu olmalısın.." onu takip etti you jin.. boyu annesinden daha uzundu. Bir masaya oturdu caprazinda 8 metre kadar ötesinde çocuklar oyun oynuyordu. Kadının yaşlılıktan kırışıklık dolmuş yüzüne baktı you jin.. o gün annesinin ağlaya ağlaya gidişini hatırladı bırakmak istemesede zorunda olduğunu hatırladı. Çay sıcak olsada ona etki etmediğini farketti ve iki avucu ile iyice kavradı fincani.. çocuklara bakıyordu you jin "çok masumlar değil mi?" Dedi kadın sessizliği bozacak şekilde. Evet anlamında kafasını salladı you jin " 10 sene önce açtım burayı kızımı bir savaşta kaybettim yaşıyor mu tanrı bilir ya.. senelerce ona özlem çektim sonra da ailelerinden uzak kalan yetim kalan çocuklar için burayı açtım.. ben kızımı kaybettim ama onlarda benim bir evlâdım oldu.." You jin gözleri dolu bir şekilde kadına baktı tüyleri diken diken olmuştu.

     Kadına doğru benimde o kız diyemiyordu. "Sizi iyi anlıyorum efendim.. Bende bir yetim hanede büyüdüm." Dedi You jin ve sonra yutkundu "annem belki de ölmüş olmalı her gece gökyüzünü izler bana oradan baktığını düşünürdüm. Ona dair hatırladığım tek şey nemli gözleriydi.. şekerleri çok severdim bana hep şeker alırdı bana alınca mahalledeki diğer çocuklara da verirdi. Vermesini istemezdim sadece bana yetsin isterdim..." konuşmanın devamını getiremedi you jin. Kadın tek eli ile onun elini kavradı ve gülümsedi "şimdi paylaşmak daha kolay oluyor olmalı annen adına üzüldüm." Belki şekerlerden bahsedince birşeyleri hatirlayacagini düşünmüştü you jin Ama hatırlamamıştı. Yaşlı kadın kalktı ve yavaşça çiçekleri sulamaya başladı. Genç alımlı kadın çiçekleri sulayan annesini izleyen you jine yaklaştı.

    "Geçmişe dair çok şey hatırlamıyor savaştan kaçarken yakınında patlayan bomba sonucunda o zamanlara ait çoğu şeyi unutmuş o zamandan aklında kalan şeyler savaşın ortasında kalan kızı.. askerlerin elinden kaçınca yaralı bir şekilde kızını bıraktığı yere dönmüş ama orada yokmuş.. sonrasında olduğu yere yığılmış şans eseri onu bulan doktorlar hastaneye yatırmış.. bazı zamanlar yetim çocukları severken gözünden yaşlar akıyor.. kızını unutamadı zaman ona alıştırdı.." gözlerinden yere birkaç damla yaş boyladı. Demekki hatirlamamasinin sebebi buydu. Yoksa o askerleri hatirlayacagindan kesin emindi. Burada durursa hıçkırıklara bogulacagini biliyordu hızla dışarıya çıktı. Kendine gelene kadar da içeriye donmedi. Sonrada göz yaşlarını sildi ve kurumasını bekledi. Içeriye girerek bavulunu aldı "ben gideyim efendim yeteri kadar geç kaldim sonra tekrar uğrarım kendinize iyi bakın." Dedi çıkmadan once oranın telefon numarasını almayada ihmal etmedi.

    Kiraladığı eve geldiğinde ev sahibinden anahtarı aldı ve bavulunu kapının girişine bıraktı. Dikkatini çeken şey kolundaki göstergenin yavaşça kırmızıya kayması olmuştu. Telâşlandı birkaç kez göstergeye vurdu ama düzelmiyordu. Hızla telefona sarıldı elleri titremişti. "Hadi hadi..."birkaç çalışın sonunda açılmıştı telefon "hyungwon gösterge... gösterge kırmızıya kayıyor..ne yapacağım?" Sesi titremişti you jinin farkedilebilecek boyuttaydı. "Ne?... bak you jin sakin ol.." sakin mi olmaliydi nasıl olabilirdi ki? Deliye dönüyordu şu an elinden birseyde gelmiyordu. Basını dizlerine koydu ve sadece hyungwonun onu sakinleştirmeye çalışan sesini dinledi. "Ara sıra gösterge böyle olabilir merak etme o düzelecek" gibi teselliler vermekten ağzı yorulmuş olmalıydı.  Gözlerini sıkıca kapattı hyungwonun sesi telefonun arkasından cızırtılı geldiğinde ve sonrasında tamamen kaybolduğunda kafasını kaldırdı.

     Kiraladığı evde değildi! Burası çok farklı bir yerde bir kulübe? Veya dağ evi? Artık her ne denirse oydu. Etrafına hızlıca bakındı.. bu nasıl olabilirdi daha saniyeler once hyungwon ile konuşuyordu ama bir anda böyle birşey olması onu şaşırtmıştı. Daha ne gorecekti gerçekten merak ediyordu. Kapıyı açtı ve dışarıya birkaç adım attı o sırada ortam yavaşça değişti ve tekrar kiraladığı eve dönüştü. Deliriyor muydu? Evet kesinlikle deliriyordu bundan başka bir açıklaması olamazdı. O sırada kapı çalındı ve birkaç dakika yerinde hareket edemedi you jin. Sonrasında kapıyı açmaya gitti kapının arkasında ki kişinin kim olduğunu bilmeden...

Sizce kim olabilir tahminleri alalım? Oturmaya geldik gençler jsjsjsjsjs okul nasıl gidiyor? Hikayeyi beğeniyor musunuz?

Last Universe // wonho //Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin