You jin terasa oturmuştu ve yanına da bir bardak kahvesini almayı ihmal etmemişti. Eli ile yıldızları işaret etti "bak kızım baban orada yıldızlarda yakında gelecek.." terasın kapısı hafif gürültü ile açıldığında arkasına baktı you jin hyungwon eline aldığı kahve fincanı ile ona doğru yürüyordu.
Ona doğru gülümsedi you jin karnını tutarak döndü. "Amcası geldii" dedi neşeli bir sesle hyungwon. You jin ise ona gülümseyerek bakmaya devam ediyordu wonhonun savaşa gittiği zamanlarda yeterince destek olmuştu ona hala de olmaya devam ediyordu.
Birkac yudum kahvesinden aldığında starry ve changkyunda çoktan gelmişti. Onlarda evlilik hazırlıklarına çoktan başlamışlardı. Hep beraber otururken sessizliği bozan şey you jinin çığlığı olmuştu. "Ahhhh.. " herkes aynı anda telaşa kapılıp you jine baktı.
"Bebek... geliyorrrr " changkyun yerinden fırladı ve çığlık atmaya başladı "napcazzzzz..." çığlık atarak daireler çiziyordu. You jin gözlerini devirdi ve uzun bir süre ona bakmaya devam etti. Bakmasını durduran şey yaşadığı acıydı.
"Changkyun sen değil ben doğuruyorum.. " dedi sesi acı ile çıkarken "haklısın" dedi ve olduğu yerde durdu "hastaneye gitmemiz gerekiyor taksi çağıracağım.." onu durduran şey arkasından bağıran hyungwon oldu "hastaneye gidemeyiz bebeğin normal insan olacağından emin değiliz" dedi. Haklıydı çocuğun nasıl olacağını bilmiyorlardi.
You jin acı içinde bir kenarda inlerken diğerleri ise birşey düşünmeye çalışıyordu ne kadar yapabilirlerse.. "tesla o bir insan doğum uzmanı ona gidebiliriz" dedi starry "ama bir sorun var oraya varmamız ancak 2 saat sürer." You jin hafifçe doğruldu "ama bu 2 saati bırak yarim saat bilr dayanamaz" diye bağırdı.
Beklediginden daha erken geliyordu ve ihtiyacı olan kişi wonhoydu o savaştayım bebeğini tek başına doğurmak istemiyordu. You jinin alnından terler yeri boylamaya başlamıştı bile.. "ben götürürüm benimle oraya 8 dakika da varır." Hyungwonun gücü hızdı ve bunun böyle bir işte işe yarayacağı aklının ucundan dahi geçmezdi.
You jini yavaşça kucağına aldı eskiden alması çok kolay olurdu ama şimdi bebek büyüdüğü için hyungwon biraz zorlanmıştı. You jin başını hyungwonun omzuna yasladı ama asıl istediği kişi wonhoydu. "Ben gidiyorum" dedi. Ve hareket etmeye başladı. You jin onun gücünü ilk kez tadiyordu ve bu gerçekten güzeldi diye düşündü. Başka zaman olsa buna hayran kalırdı ama şimdi kesinlikle değildi.
Birkac dakika sonra ulaşmaları gereken yere varmışlardı "dayanamiyorum..." diye inledi you jin. Hyungwon işe onu sedye gibi birseyin üzerine bırakarak saçlarını okşadı. "Tesla!" Diye bağırdı gür bir sesle.. bu ses üzerine içeriden birisi koşarak çıkmıştı kız you kimden bile genç gösteriyordu. Mavi saçları, ince fiziği ve kulağındaki piercingler onu mükemmel göstermişti.
Kendini genc bir kişiye bırakıp bırakmamak konsunda şüphesi vardı "genç gösterdiğini biliyorum ama hepimizden daha yaşlı 1000 yaşında" dedi hyungwon you jinin gözleri hafiften büyümüştü. Tesla yaklaştı ve you jine baktı "sakın olmaya çalış ve olabildiğince kendini bana bırak" dedi sakın bir sesle.
"Hyungwon çıkman gerekiyor." Dedi hyungwon çıkmadan önce son birkez you jine baktı "istediğiniz birşey var mi?" Sesi zorlada çıksa konuştu you jin "w... wonho" sonra da önüne döndü ve oradan çıktı. Kizin saçları you jinin biraz sakinlesmesine neden oluyordu. Gökyüzü gibiydi saçları sanki bütün gökyüzünü saçlarına vermişler gibi.. ve o gökyüzünü gördükçe aklına wonho geliyordu işte rahatlamasini sağlayan şey buydu.
Benek neredeyse gelmek üzereydi tesla ise ona bazı şeyler söyleyerek yardım ediyordu. Kasılan kasları ve kirilacakmiscasina ağrıyan kemiklerine karşın çocuğu geldiği için mutluydu. Annelik böyle birşeydi işte bir an önce oradan çıkmasını istiyordu ona sikica sarılıp kokusunu içine çekmek istiyordu.
Dış kapı büyük bir gürültü ile açıldığında hyungwon bir nebze olsun irkilmişti. Genis omuzları ile wonho girmişti içeriye "you jin nerede?" Dedi gözleri etrafta onu arıyordu "içeride sakın ol dostum.." Dedi wonhoyu omuzlarından tutarken. Herkes bir telaş kapıda bekliyordu.. bebek robot mu olacaktı? Akıllarında bilmedikleri ve merak ettikleri onlarca soru vardı..
Içeriden bebeğin sesleri duyulduğunda herkes ayağa kalkmış ve içeriden birinin çıkıp onlara birşey demesini bekliyordu. Tesla dışarıya çıktı ve onu bekleyenlere baktı "tebrikler wonho bir kızın oldu.... cyborg bir kızın..." wonho hızla içeriye girdi. Kızları sürekli hareket ediyordu. "Bu nasıl olabilir? Tanrım.." Dedi ve gözünde bir damla yaş suzuldu.
Yavaşça yaklaştı ve you jinin alnına bir öpücük kondurdu ama hala ağlamaya devam ediyordu. "Demek kızım annesi kadar haşin olacak... kızıma hiçbir erkek yaklaşamayacak" dedi. Ve o sırada herkesten bir kahkaha kopmuştu wonho ise kaslı kollarında minik kızına yer açmış ve onu izliyordu. Tabiki de burnuna bir yumruk yiyene kadar..
Bu mükemmel hikayeye böyle bir bolum ile son vedayi yapıyorum 💞💞💞 okuyan ve desteklerini veren herkese çok teşekkür ederim.. umarım amatör yazimim ile bir nebze olsun mutlu edebilmisimdir diğer hikayelerde görüşmek üzere 😍😍😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Universe // wonho //
FanfictionDünyayı ele geçirmek için cyborglar gönderilmişti. Ya bir cyborg bir insana aşık olsaydı? Savaşın ortasında bir sevgi çiçeği açar mıydı? (Last serisinin 2. Kitabıdır. Last başlığı altında farklı kitaplardır.) Boy×girl