12. Kim O?

3.1K 159 14
                                    

Mum bir an da yanmaya başladı.

Carrie ve babam ağzı açık izlemişti, çünkü kimse gözleriyle bir nesneyi yakamazdı. İşte bu Ethan Harper yeteneğiydi.

"Vay canına." dedi babam.

"Bence de vay canına." dedi Carrie.

"Teşekkürler." diyip sırıtarak selam verdim ve Carrie yastığı yüzüme fırlattı. Bende gülerek yanlarına gittim ve sıcacık battaniyenin arasına girdim. Üşüyünce ısınma hissi. Gerçek bir evin vermiş olduğu, ailenin vermiş olduğu his...

"Keşke hiç böyle olmasak.'' dedi Carrie. "Hayatımın hep normal olmasını istemiştim."

"Aslında benimki normaldi ama şimdi..." dedim. "Bilemiyorum."

"Grace kötü olmak zorunda değildi." dedi babam. "Seçimini o yaptı. Karanlık şeyler olmadan hep beraber yaşayabilirdik."

"Hala yaşayabiliriz." dedim.

"Tabi o kurtulanlar biz olursak." dedi Carrie.

"Eğer bir şeye körü körüne inanırsan gerçek olur." dedim.

"Hey! Benden duyduğu laflarla konuşma." dedi ve yastığı yine suratıma yedim. Sonra onun kucağına yattım ve ne kadar huzurlu olduğumuzu düşündüm. Şu an için.

"Her neyse çocuklar ben sizi yanlız bırakıyım. Biraz işlerim var." dedi babam.

"Peki.'' dedi Carrie.

Babam ayağa kalkıp yavaşça odadan çıktı. Carrie ile yanlızdık.

"Bunu nasıl yaptın?" dedi sessizliği bozarak.

"Bilmiyorum aslında. Sadece biraz dikkatli bakıp onun alev almasını istiyorum." dedim.

"Aslında biliyorsun."

"Evet." dedim. "Evet biliyorum." Sonra ayağa kalktım. "Ben yatıyorum iyi geceler."

"İyi geceler." dedi. Sonra tek başına battaniyeye sarılıp ateşi izledi. Bende merdivenlerden yukarı çıkıp odama girdim. İçerisi karanlıktı, bu yüzden girmeden önce gaz lambası yakmıştım ama pek faydalı olmamıştı. Birkaç tane daha gaz lambası ve iki mum ise faydalı olmuştu.

Odam çatı katındaydı, en çok istediğim şey buydu. Küçükken kardeşim yanımda olmadığı için kavga etmeden orayı kapmıştım. Kapının hemen sağında bir kapı daha vardı, orası banyoydu. Kapıların karşısında ise çift kişilik yatağım. (Rahatıma düşkünüm.) Odam küçük değildi. Yatağımın yan tarafında kombidin ve onun karşısında ise dolabım, dolabımın yanında ise kitaplık. Ama en sevdiğim yeri pencerenin mermerindeki koltuktu. Zamanımı hep orada geçirirdim, kitap okurdum, dışarıyı izlerdim. İlk kar yağdığında oradan izlerdim....
Kar hala yağıyordu. Odam çok soğuktu. Banyo kapısının yanında duvara gömme küçük bir şömine vardı, işimi görüyordu. İçinde yedi - sekiz tane odun vardı, birazını yakıp geri kalanını ayırdım ve üstüme rahat bir şeyler giyip kendimi yatağıma attım.
Şöminenin ısısı tüm odayı kaplamışken her zamanki gibi düşüncelere daldım. Bu duruma nasıl geldiğimi düşündüm, ve nasıl kurtulacağımı. Ailemi, arkadaşlarımı, hayatımı düşündüm, hangileriyle yaşamaya devam edeceğimi ya da hangilerini göremeyeceğimi düşündüm. Ama uykum daha ağır bastı. Ve uykunun hükmü tüm zihnimi kapladı.

* * * * *

Dışarıda dolaşıyorum. Hava çok sıcak ve akşam babam ike balık tutacağız, onun hayaliyle yürüyorum. Ama birden kargalar uçuşuyor, havada karmaşıkca uçuşup gaklıyorlar. O sırada gözlerimi kapıyorum, tekrar açıyorum. Hava karanlık ve buz gibi, çok üşüyorum. Göl kenarındayım, uzaktan kilise çanları çalıyor. Ve bana bir kız bakıyor, Carrie. Ama bu sefer ağlıyor. Yardım istiyor. Yanına koşuyorum ama göl izin vermiyor. Geçemiyorum, göle atlayamıyorum. O sırada Grace geliyor. Yüzünde kin, öfke ve intikamla. Çok korkuyorum, Carrie yardım istiyor ama yapamıyorum. Grace yaklaşıyor, elinde bir hançer var. Carrie bağırıyor: "Ethan!''
Ama yardım edemiyorum. Grace hançeri ona saplıyor, Carrie çığlık atıyor. Vücudundan kanlar akıyor ve yere yığılıyor. Bense çökmüş çaresizce olanları izliyorum. Grace bağırıyor:

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin