27. İblis (#1)

1.6K 107 13
                                    

"Kim olduğunu biliyoruz." dedi silah tutan polis. "Sen bir iblissin!"

Hayret içinde iki polise bakarken ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Aklıma gelen ilk ve en saçma şeyi yaptım.

Elimden geldiğince hızlı bir şekilde kaçmaya başladım.

"Dur!"

Ayağımın dibinde bir silah sesi duydum. Titreyerek koşmaya devam ettim ve yanımda beliren binadan sağa döndüm. Ve tahmin edin ne vardı? Çıkmaz sokak.

Karşımdaki tuğladan örülmüş kırmızı duvara dönmüş soluklanıyordum.

"Sakın kaçmaya kalkışma!" Arkamdan yine aynı sesi duydum ve arkamı döndüm. Aynı iki polis karşımdaydı. Dikkatli bakınca silah tutan polisin bugün konuştuğum polis olduğunu anladım. "Sakın kıpırdama!" Elinde ne olduğunu yeni anladığım şeyi tutan adam yaklaştı.

Elindeki bir konum belirticiydi, cadıların konumlarını tespit eden alet. Babamın günlüğünü yazdığı gibi; cadıları daha kolay avlamak için kullandıkları aletler.

Adam dahada yaklaştı, bense geri geri gitmeye devam ettim ta kii arkamdaki soğuk duvarı hissedene kadar. Durdum. Adam yaklaşmaya devam etti.

Kaderim böyle miydi? Yaşadığım yerde insanlar beni cadı olarak yargılamıştı, kaçmıştım. Ama şans benden yana olmadığı için şimdide aynı şeyle yargılanıyordum.

Adam yaklaşmaya devam ederken düşündüm, onları geriye savurup, silahlarını parçalayıp kaçabilirdim. Ama nereye kadar? Polisler sayıca benden fazlaydı, bense güçlerini kaybetmiş bir cadı ve konuşmadığım kurtadamla nereye kadar savaşabilirdim?

Adam bana iyice yaklaştığında hızlıca elindekini cebine koyup kollarımdan tuttu. Diğer polis ise koşarak yanımıza geldi ve belindeki kelepçeyi çıkardı. Sonrası malûm; ellerimi arkamdan kelepçeleyip yürümeye başladılar, beni de peşlerinden sürüklediler. Polis arabasına geldiğimizde polis arka kapıyı açtı ve beni içine ittirdi. Direnmeden arka koltuğa geçip oturdum ve derin bir soluk aldım.

Acaba bu hikayenin sonu nasıl olacaktı?

"Sen bir iblis misin?" dedi sabah ki polis memuru.

"Ah, biz ona iblis demiyoruz."

"Sence dalga geçer gibi bir halim mi var?"

"Sanırım yok. Bir şey soracağım sabah bana bulduğunuz cadıları anında yaktıklarını söyledin..."

"Evet ama anında yakanlar polis değil daha çok rahibeler."

"Rahibelerde mi bu aletler kullanıyor?"

"Evet hem de hepsi." Polis durdu. "Hem ben seninle neden konuşuyorum?"

"Açık konuşacağım; şu an istesem hepinizi ateşe verip uçarak buradan uzaklaşabilirim ama yapmıyorum tamam mı? Bana ne yapacaksınız?"

"Eğer başka birinin eline düşseydin ölecektin, ama şanslısın."

"Anlamadım?" dedim çünkü gerçekten anlamadım.

"Seni öldüremeyeceğiz."

"Neden?"

"Sanırım ölmek istiyorsun ucube!"

"Hayır, hayır öyle bir niyetim yok. Sadece merak ettim."

"Tamam sana açıklıyorum," dedi ve yanında ki adama baktı. Adam başını salladı. "Bize lazımsın!"

Gözlerimi kısarak adama bakmaya devam ettim. Aslında biraz afallamıştım.

"Peki ne için lazımım?" diye sordum.

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin