39. Sona Doğru

1.7K 85 54
                                    

Hikayenin gidişatını belirledim.

40. bölümde final olduktan sonra ikinci bir hikaye yayınlanacak fakat kurgu değişik olacak. Daha doğrusu değişik olan karakterler. Ethan, Carrie ve Lindsey yerine farklı kişiler var ama arada güçlü bir bağ var. Bunu ilerleyen zamanlarda, yeni hikayeyi de okumaya devam edersiniz görebilirsiniz.

Bir şey eklemek istiyorum.

Wattpad hikaye yarışmasına bilim kurgu dalında adayım. İki jürinin seçimi ile birinci belirlenecek ve eminimki jüriler hikayeye gelen ilgiyede bakacaklardır. Oyları beğeniyorum fakat biraz daha yorumunuza ihtiyacım var, her şeyin için teşekkür ederim.

*

Adım Ethan. Anlamı dayanıklı, kuvvetli, güçlü. Peki gerçekten öyle miydim?

Sanırım kendime birçok sıfattan sadece şunu yakıştırabilirdim; cadı.

Son bir yılda başıma öğrenmeden önce olağanüstü sayacağım, anlatanlarla dalga geçeceğim olaylar geliyordu ve çoğunun sorumlusu da ben oluyordum. Annem, babam, en yakın arkadaşım hayatta değildi. Bu hayatta tek yakınım kardeşim ve Lindsey'di. Şimi üçünün de sorumluluğu bana ait olmuştu.

Kaçtığımız ilk gün konaklama merkezindeydik, üçümüzde önce banyo yapmış, yemek yemiş ve uyumuştuk. Uzun bir uyku yorgunluğumuzu atmak için iyi bir bahane olmuştu. Fakat ertesi gün, şafak sökerken yol görünmüştü.

Nereye gideceğimizi bilemezken Lindsey "Neden bizim evimize gitmiyoruz ki?" dedi. Haklıydı. Artık bir evimiz olmadığına göre sığınacak bir yer aramalıydık.

Hikaye tam olarak şöyle kurgulanmıştı.

Billy ve diğerleri öldükten sonra mutant olarak dirilmiş, Carrie ile beni ele geçirmiş ve Lindsey hayatını hiçe sayarak bizi kurtarmıştı. Ve şimdi onlardan kaçmaya devam ediyorduk. Tek onlardan değil, kötülükten, kötülüğün ana merkezinden kaçıyorduk. Bizim masalımız henüz son bulmamıştı.

Bir de Kit vardı. Lindsey'in dediğine göre onu Çukur Bölgesi'ne Kit yönlendirmiş ve büyüleri ile yol göstermişti. Eğer onu bir kez daha görme fırsatım olsaydı onunla uzun uzun vakit geçirip yaptıklarından dolayı minnet sunmam gerekiyordu.

Lindsey'in babası henüz evde olmadığından -halen savaşta olduğu için- evde beş kişiydik. Marcia, Lisbeth, Lindsey, Carrie ve ben. Dört kadının aradında kalmıştım ve hepsine kolaçan olmak şu anlık benim görevimdi ve üstelenmem gerektiğinin farkındaydık.

Uzun bir süredir güçlerimi kullanmadığımı fark ettiğim bir gün, Lindsey, Carrie ve ben ormana, göl kıyısına gittik. Günlerden Cuma ve bedelden bir önceki gündü. Ertesi gün kader anı.

Önce durgun suyu izlemiş, ardından konuşmaya başlamıştık.

"Yarın ha?" dedi Carrie ben önümde duran ağaç dalını temasızca kaldırırken. "O kadar gün ne ara geldi de geçti?"

"İnana bana hiçbir fikrim yok." dedim. Başımı Carrie'ye yaslamış oturuyordum. Lindsey ise kıyıya uzanmış ve başı bacağımın üzerindeydi. Üstümüzde evden getirdiğimiz örtüler vardı. Hava biraz serin olsada ekim ayına göre iyiydi. Bizde bu iyi günü değerlendirmek için ormanda kalmaya karar vermiş, uyku malzemeleri ve bir çadır getirip kurmuştuk.

"Peki yarından sonra ne olacak?" dedi Lindsey.

"Bedelin ne olduğu açıklanacak ve hayatımıza öyle devam edeceğiz." dedim.

"Sizce bedel ne?" dedi.

"Bilemiyorum ama hiçte tekin bir şey olacağını sanmıyorum."

"Carrie'nin bedeli neydi?" dedi Lindsey.

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin