24. Geri Dönüşü Yok

2K 132 18
                                    

Gözümden istemsiz bir yaş düştü ve yanağımı ıslatarak aşağı süzüldü.

Uzun bir süredir ilk defa ağlıyordum ve nedenini de bilmiyordum. Tuhaf bir nedenden dolayı suçluluk hissediyordum. Seni geleceğe hayatını kurtarmak için getirmedim. Bu dünyada olmamam gerekiyordu. Hayatına ne için girdiysem o yüzden getirdim. Ayağa kalkıp direk Carrie'nin yanına gittim ve boynuna sarıldım, bana karşılık verdi.Bu dünyada ki karanlık cadılar neslini hala devam ettirecek ve ben de onlardan biriyim Ethan. Gözümden yaşlar akmaya devam ediyordu. Her şey bir planın parçasıydı, ben kendime düşen görevi yaptım. Bir plan, benim üzerimde oynanan plan. Ve şimdi ayrılma zamanı. Kit artık yoktu. Ethan, kendine dikkat et ve sakın kimseye güvenme. Ama geriye birçok iz bırakarak gitmişti. Çünkü hayatını mahvetmek için gönderilmiş başka cadılar da olacak. Ve geri dönüşü yoktu.

Carrie'den ayrıldım ve elimin tersiyle yaşları sildim.

"Üzgünüm, ben... Neden bu kadar tepki verdim bilmiyorum."

"Sorun değil Ethan, seni yargılamam." Yüzümü Kit'in ölü vücuduna dönderdim. Mavi gözleri aralıktı, yüzü her zamankinden daha beyazdı. Elleri göğsünün üzerinde duruyordu. Ama göğsü inmiyor ya da çıkmıyordu, sabitti.

"Ona ne yapacağız?" dedi.

"Galiba arka bahçeye gömeceğiz." Başıyla beni onayladı ve dışarı çıktı. Ardından bende odadan çıkıp kapıyı kapattım. Sonrasında banyoya gittim ve üstümdekileri çıkartıp buz gibi suyun altına girdim ve iliklerim donana kadar bekledim. Ardından dışarı çıkıp kurulandım ve giyindim. Kit'le bahçe işleri yapmak için bir kazma ve kürek almıştık. Ama onları ceset gömmek için kullanacağım aklıma gelmemişti.

Aşağı inip malzemeleri çıkardım ve Carrie'ye bahçeye çıkarmasını söyleyip yukarı çıktım. Odamın önünde durdum. Derin bir nefes aldım ve elimi kapının tokmağına koydum ve aşağı bastırdım. Kapı gıcırdayarak sonuna kadar açıldı. İçeri girdim ve yüzüne bir kez daha baktım. O sırada içeri Carrie girdi. Yanıma gelip elini omzuma koydu.

"Onu yıkamamız gereken gerçeği biliyor musun?" dedi.

"Bunu es geçmeyi planlamıştım." dedim ve ikimizinde ağzından sönük bir kahkaha çıktı.

"Her neyse onu direk defnedebiliriz." dedi.

"Pekala," dedim ve derin bir nefes alıp kollarımı Kit'in sırtına yerleştirip havaya kaldırdım. Ağır değildi, hatta tüy kadar hafifti. Merdivenlerden aşağı inip arka bahçeye çıktım. Şans ya, bahçemizi kimse görmüyordu. Bu yüzden bizi cinayetten polise şikayet eden olmayacaktı.

Kit'in bedenini yavaşça çimenlere koydum ve kazmayı alıp seçtiğimiz yere doğru saplayarak kazamaya başladım. İdeal bir çukur olduğunda bırakıp kazmayı yere fırlattım. Ardından elimi bacaklarıma sürüp onu tekrar kucakladım ve usulca onu çukura koydum. Ona son bir kez baktım. "Hoşçakal," diye fısıldadım ona. "Hoşçakal."

Şimdi en kötü an gelmişti. Küreği aldım ve biraz toprak alıp üstüne fırlattım. Ellerinin üzerinde topraklar kayıyordu. Aslında tabut gerkiyordu ama ne buna yetecek paramız ne de buna yetecek cesaretimiz vardı.

"Aaa pardon 1500'lü yıllardan gelen cadı arkadaşımız kendini astıda ona uygun bir tabut var mı tercihen bedava."

Ardından tamamen görünmeyene kadar toprak attım ve işi bitirdim. Küreği fırlattım ve bir kez daha elimi pantalonuma sürüp Carrie'nin yanına gittim.

"Ölmeyi hak etmedi." dedi. "Hem senin suçun değildi." Bense derin bir iç çektim. "Şimdi yanına Billy'i de gömmek zorunda kalacağız." Gözünden bir damla yaş süzüldü.

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin