33. Olmayacaklar Listesi

1.3K 89 21
                                    

Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın.

-Victor Hugo

Ayrılıklar her zaman zordur, bunu bilirsiniz. Billy'e son bir kez baktıktan sonra üst kata çıkıp odamdan bir tişört aldım. Çünkü kendiminkini çıplak olduğu için Billy'in üzerine örtmüştüm.

Madem Lindsey'in evinde geçici bir konaklama yapacaktık, eşya alsam iyi olacaktı. Valizin birine benim ve Carrie'nin kıyafetlerini doldurmaya başladım. Valizde hiç yer kalmayınca iyice kapatıp sürüklemeye başladım. Merdivenlere geldiğimde elimle itip takla atarak yere düştü.

Merdivenleri inip salonda durdum. Gözlerimi kapayıp sessizliği dinledim. Gözümden bir damla yaş gelip yanağımı ıslattı ve izlerini ardında bırakarak çenemden aşağı süzüldü.

Bu evi son görüşürümdü.

Billy'i son görüşümdü. Ve işte bu, diye düşündüm. Bu canımı yakıyor.

Valizi kapıdan geçirip bahçeye çıktım. Son çıkışım diye düşündüm. Bir daha olmayacak üçüncü şey. Vay canına, diye düşündüm. Olmayacaklar listesi çıkarmam gerekiyordu.

Lindsey ve Carrie sessizce bahçede beni bekliyorlardı.

"Bunları alsak iyi olacak." dedim valizi göstererek.

"Evet iyi yapmışsın." dedi Carrie durgun bir şekilde.

"Artık şu işi yapalım mı?" Lindsey ve Carrie başlarını salladılar. Eve döndüm ve odaklanmaya başladım. Kısa bir süre içinde zeminden tavana kadar tüm ev alev aldı.

"Aman Tanrı'm!" diye çığlık attı Lindsey.

Sanki o an Billy ve diğerlenin azap çığlığını duyar gibiydim.

Gözlerimi kapatıp ateşin sıcaklığıyla ısındım. Gözümden bir damla yaş akıp yanağımı ıslattı. Bu olanların hiçbir zaman geri dönüşü olmayacaktı.

Ölü sayısını düşündüm. Altı kişi. Altıncının ben olmasını umarken Billy olması tuhaftı.

Ev yanıp kül olmuştu ama hiç kimse ortalıkta yoktu. Yangın alarmı da çalmamıştı, sanki herkes bir anda yok olmuştu. Valizi elime alıp Lindsey'e gitmemiz için işaret yaptım. Başını sallayıp Carrie'ye seslendi, ben yürümeye başlayınca onlarda peşimden geldi.

Lindsey'in evi bizimkine oldukça yakın olduğu için beş dakika da varmıştık. Önce Lindsey eve girdi ve ailesiyle bir konuşma yaptı. Kısa bir süre içinde dışarı çıktı ve "Annemle babam sizi iki günlüğüne misafir etmekten onur duyarmış. İki gün içinde babam size uygun bir ev bulacakmış." dedi.

Carrie ile birbirimize baktık. Yüzü solmuştu, yeşil gözleri yorgun görünüyordu.

"Pekala," dedim ve valizi alarak içeri girdim. Carrie de peşimden gelince Lindsey kapıyı kapattı, içerisi sıcak bir yuvayı anımsatıyordu. Her şeyiyle sımsıcacık bir yuva.

Lindsey'in annesi Bayan Wells ve babayı Bay Wells ile tanışıp kısa bir sohbette bulunduk. Bize neden evsiz kaldığımızı sormadılar, biz de söylemedik. En sonunda küçük Lisbeth ile tanışıp Carrie ile kalacağım misafir odasına çıktık. Valizi odanın bir köşesine bırakarak çift kişilik büyük yatağa uzandım. Carrie de bana eşlik etti.

"Ne gündü ama." dedi ikimizde yatakta tavanı izlerken.

"Sence bütün kurtlar orada mıydı?"

"Hepsi olmasa bile çoğunluğu oradaydı. Zaten artık bize yaklaşmaya cesaret edemezler." dedi. "Billy için üzgünüm."

"Ben de."

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin