37. Oyun Bitti

1.5K 84 21
                                    


"Çünkü bir kişinin yanması iki kişinin yanmasından daha makbuldur."

İnsanlar hayatlarında her zaman umduklarını bulmaz. Her yolun sonunda bir başlangıç saklı. Hepimizin görevi farklıdır bu hayatta. Benim görevim ise kendime hayatı zindan etmekti, bunu anlamıştım artık.

Ne yapacağımı bilmeden etrafı izliyordum. Nerdeyse bin kişi toplanmış "yönetici"yi izliyordu. Yönetici tahminlerimdeki kişi çıkmıştı.

Gözleri siyahlar içindeki mutant Billly.

Carrie karşımda bir kafeste dururken nefeslerim düzensizdi. Kimse beni fark etmemiş, onlardan sanmıştı ki bu şu an gerçekten de işime yarıyordu. Carrie'nin korktuğu her halinden belli oluyordu. Kafasını demir parmaklıklara koymuş, gözlerini kapatmış ve derin soluklar alıyordu.

Onu kurtarmak benim için son görevdi.

Yönetici oturduğu yerden kalktı ve birkaç adım öne geldi. Ne olduğunu anlamadan Billy dönüşmeye başladı. Ürkütücüydü, oldukça geriliyordum. Birkaç dakika sonra Billy, Josh'un mutanat görünümüne bürünmüştü. Siyah, yarasaya benzeyen bir yaratık olmuştu ve oldukça tiksindirici duruyordu.

"Size sesleniyorum." dedi. "Cadının kardeşi elimde!"

İnsanlardan hırıltılar yükseliyordu. Billy sözlerine devam etti.

"Bedel çiğnendi ve cadı güçlerini verdi. Bedel çiğnendi ve o gün bedel gerçekleşecek." Carrie hakkında dediği kısmı anlamıştım ama benim hakkımda kastettiği neydi?

"Cadının kardeşi idam edilecek!" Şimdi neyi kastettiğini anlamıştım. Carrie'nin ölümü benim içindi, bu dünyadaki tek varlığımın o olduğunu biliyordu. Dışı şeytan olabilirdi ama bence içi hala O'ydu.

İnsanlardan sevinç çığlıkları ve haykırışlar yükselirken birkaç kişiyi itip öne geçmeye başladım. Aklım bir an da Kit'e gitti. Muhtemelen beni arıyordu. Kit'in kan vadisine giden kestirme yolu bilmediğine inanamıyordum.

"Cadının kardeşinin kanı yere dökülecek."

Billy konuşmaya devam ederken birkaç kişiyi daha geçip ilerledim. Ama önümde daha binlerce kişi vardı. Olduğumuz yer bir mağaraydı ve ses yüksek bir şiddetle yankı yapıyordu. Kayalıklar ve duvarlar meşaleler ile aydınlatılmış ve konforlu bir görüntü verilmişti. Yönetici ve yanındakiler bizden 100 metre yüksekte duruyorlardı ki bakmak için başınızı epey kaldırmanız gerekiyordu. En üstte de kafes vardı ve içinde demir parmaklıkları yumruklayan Carrie duruyordu, beni henüz fark etmemişti.

Aklıma onu kurtarmak için tek yapabileceğim şey olan Kaos yetenekleri geliyordu. Bu seferde onlara sığanacaktım.

"Bizimle misiniz?" dedi Billy. Halktan hep bir ağzıda "Evet!" diye bir tufan geçti.

"Tekrar soruyorum, bizimle misiniz?"

"Evet."

"Aydınlıkların soyu bizim soyumuzla tükensin."

"Tükensin!" Karşılıklı sözler devam ederken yöneticinin yanına diğer mutantlarda geldi. Kyle, Linchon ve Grace. Josh ne yazık ki aralarında yer almıyordu. Onun külleri şu an gökte süzülmekle meşguldu.

Birkaç adım attığımda bir adama çarptım.

"Lanet olası biraz yavaş ol duyamıyorum." dedi adam kaba bir şekilde. Üstünde siyah bir örtü vardı ve ön kısmı hariç her yeri siyah örtü ile çevrelenmişti. Yüzünü göremiyordum.

"Özür dilerim." dedim nazikçe ve bu sefer yavaş adımlarla ilerledim. Önümde en az bin kişi vardı ve saniyeler Carrie'nin aleyhine işlemiyordu.

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin