17. Karar

2.1K 123 17
                                    

Buradaki insanlar olağanüstü durumlarda olağanüstü şeyler yapardı.

Prattville'de önceden birçok vampir durumu yaşanmış. Buldukları anda önce başlarını koparmış sonra da yakmışlardı, hiç açıklamalarını dinlemeden. Ama onlar ölmemişti, ta kii şimdiye kadar.

Cadı durumlarında ise açıklamalarını dinlemişlerdi. Yakalanan tüm cadılar (cadı olduğu sanılanlar) suçsuz olsa bile suda boğmuşlar, ardından gömmüşlerdi. Kurtadam yakalamadıkları için onlara ne yapıldığını bilmiyordum.

O gece masaları parçalayıp yaktığımı gören insanlar hemen kaçışmışlardı. Kısa bir sürede kilise çanları devreye girmiş ve beni yakalamışlar, ardından şu an içinde bulunduğum kulübeye hapsetmişlerdi. Billy ve diğerlerine ne olduğu hakkında bir bilgim yoktu.

Sabah mahkeme vardı. Beni çıkartıp görüşlerimi dinleyecek, ardından suçsuz olsam bile ki suçluydum, ellerimi kelepçeleyip bir havuza atacak, ardından gömeceklerdi. Son saatlerimi yaşıyordum.

İçinde olduğum kulübe kapkaranlık ve buzgibiydi. Dışarıda yağmur yağıyor, tavadan içeri sızıyordu ve küçük bir göl oluşmuştu. Kapı kilitliydi ve kıramazdım. Yeteneklerimi kullanmayı denedim ama bulunduğum yer hepsini geri çeviriyordu. Bu kulübeyi cadılara özel tasarlamışlardı. O zaman birileri cadıları biliyordu. Gerçekten biliyordu. Yeteneklerini, yapabildiklerini ve ölümsüz olmadıklarını. Bunları bilebilen bir cadı olmalıydı. Karanlık cadı olamazdı, hepsi ölmüştü. Ama ölmeden önce tasarlamışta olabilirdi. Ya da bir aydınlık. Ya da cadıları bilen bir vampir veya kurtadam. Aklımda ki bu saçma sapan soruları bir kenara atıp kendime iyice sokularak uyumaya çalıştım ama dışarıdan gelen sesler ve soğuk buna engel oluyordu. Gözlerimi sımsıkı bir şekilde yumdum ve sabah olmasını bekledim. Ve açıkcası yine bir mucize bekliyordum. Ama bu sefer mucizelerin bile beni kurtaracağından emin değilim.

* * * * *

Günün ilk ışıkları kulübenin çatlak duvarlarından içeri sızıyordu. Her yerim tutulmuş bir şekilde yerimde doğruldum ve ayağa kalktım. Kulübede birkaç tur attım. Burası bana laneti kaldırdığımız kulübeyi anımsatmıştı. Geçmişi hatırlayıp yüzümde bir gülümseme belirdi. Ama kapının sonuna kadar açılıp soğuk ve güneşin içeri sızması her şeyi bozdu.

"Ayağa kalk." dedi gelen bir kadın.

"Ayaktayım zaten."

"Mızmızlanmayaı kes ucube!"

"Kapa çeneni moruk!"

"Düş önüme serseri! Yakında sizlerden kurtulacağız." dedi. Yürümeye başladı ve onu takip ettim. Minibüse benzer bir araba durdu ve arka kapısı açıldı.

"İçeri gir!" dedi. Girdim. Mahkemeye gidiyorduk. Sanırsam bu son saatlerim olacaktı. Peki bu zor zamanlarım da beni kurtarması gerekecek insanlar nerede?

Yolculuk bir saat kadar sürdü. Uykum vardı, hem de çok. Başımı cama koyup şekerleme yapmaya çalıştım. Tahmini bir on dakika kadar uyudum ve tam rüyamda ponpon kızları görürken uyandım.

"Kalk hadi! Merak etme kısa bir süre içinde sonsuzakadar uyuyacaksın!'' diyip kahkaha attı aynı kadın.

"Kes sesini yoksa seni bir maymuna çeviririm!"

"Cadı! Cadı bu! Çabuk yakalayın!'' diye korkuyla titremeye başladı. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip mahkeme salonuna doğru yürümeye başladık.

* * * * *

"Beş dakikanız var!" dedi görevli. Bir odada bekliyordum. Birden kapı açıldı ve içeri Kit, Billy ve Carrie girdi.

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin