2. Ormandaki Issız Kulübe

8K 353 27
                                    

Babam büyük bir hışımla kolumdan çekip beni dışarı çıkardı.

Evin bahçesindeydik, merdivenlerin altında Bay Crossan ve Bayan Crossan boynundan kan akar halde yerde yatıyordu ve ikisinin de gözleri bir noktaya kenetlenmişti.

Gözüm O'nu aradı ama bulamadım, ardından biraz daha göz gezdirince ormandan bana baktığını gördüm, ardından el işaretleriyle beni çağırdı. Hiçbir şey düşünmeden, direk onun yanına gittim. Babam arkamdan "Ethan! Dur! Ethan!" diye bağırıyordu.

"Nereye!"

"Bunun için zaman yok baba." dedim.

"Ethan Harper! Hemen buraya geliyorsun!" dediyse bile umursamadım ve yürümeye devam ettim.

Sonra kızın yanına geldim ve yürümeye başladı, onu takip ettim. Korkak adımlar ile peşinden gidiyor ve meraklanıyordum.

"Merhaba?" dedim ama cevap alamadım. "Neler oluyor?" diye sordum fakat tekrar yanıt alamadım. Birkaç saniye sınra "Bana neler olduğunh söyler misin?" dedim.

"Sus ve devam et." dedi kız.

"Kimsin sen?" dedim.

"Beni takip etmeye devam etsen iyi edersin. Ama şunu söylesem iyi olur, bana pek güvenme." dedi ve pis pis sırıtmaya başladı. Açıkçası biraz ürkmüştüm ama bir şey belli etmeden onu takip etmeye devam etim. Hayatımda hiç vampir olayına karışmamıştım hatta hiç vampir bile görmemiştim ve bu ana dek efsane ya da benzeri bir şey sanıyordum ama artık gerçekti, ileriye bakarsak kasabamız büyük bir çıkmazın içinden tehlike ile boğuluyordu ve yıl 1569'ken ve teknolojiden bir haber bir kasabadaysak bu mümkün değildi.

"İsmin ne?" dedim.

"Carrie." dedi.

Biraz daha ilerledikten sonra önümüzde bir şey belirdi, karanlıktan pek seçemiyordum ama bir kulübeydi ve içerisi karanlıktı. Carrie beni içeriye doğru götürdü, kapıyı açtı ve beni bir şeyin üstünü oturttu ve "Bekle." dedi. Ardından uzaklaşıp bir zinciri çekti ve tavanda asılı olan ışık hazmesinin içindeki gaz lambası yanmaya başladı. Her yer ışıklanınca gördüğüm şey karşısında dehşete düşmüş bir şekilde bir çığlık atmıştım, çünkü kulübenin ortasında, bir sandalye de, elleri arkadan bağlanmış bir adam duruyordu. Beni ürküten şey ise adamın ağzından kan akmasıydı.

"Bu John." dedi Carrie. "Evet tahmin ettiğin gibi o bir vampir." dedi ve kahkayı bastı. Vampir! Evet tahmin etmiştim ama onu tam karşımda, bir sandalyede beklemiyordum. Ve açıkçası korkuyordum. Kasabamızda dükkanlarda hep sarımsak, tahta kurşun ve kazık satılırdı. Ama ben bunların bir saçmalık olduğunu düşünüp alma cesareti bulamamıştım ama şimdi gökten yağsın diye dua ediyordum.

"Neler oluyor?!" diye bağırmaya başladım. Ama Carrie umursamıyordu, daha doğrusu duymazdan geliyordu.

Tam o sırada kulübenin kapısı açıldı, içeriye birisi girdi. Gözlerimi kıstım ve yüzünü seçebildim. Ve o an şaşkınlıktan ağzım açık kaldı.

Hayat bana bu gece oyun oynuyordu, yoksa onun burada olma nedenini bilmem gerekirdi.

Cadının LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin