"Kanafinwë Makalaurë'nin Valinor Güncesi"

121 6 0
                                    


Fëanor ve Nerdanel, beşiğin üzerine eğilmiş, minik sağ elinin parmağını emerek uyuyan Kanafinwë'yi izliyorlardı. Fëanor "Bilemiyorum Nerdanel" dedi fısıldayarak. Nerdanel ise "Merak etme aşkım, Makalaurë oldukça sakin bir bebek" diye karşılık verdi. Fëanor devam ederek, "Yani Nelyafinwë de yaramaz bir bebek sayılmazdı, bizi pek bunaltmadı ama Kanafinwë bambaşka. Bu kadar sakinlik normal değil diye düşünüyorum. Baksana nasıl uyuyor. Her bebek gibi gece yarısı süt emmek için feryat ederek ağlamıyor bile. Sabah senin uyanık olduğun bir saatte uyanıyor ve o zaman emiyor sütünü. Benim oğlumun bu kadar sakin olması... Bir şeyi yoktur değil mi?" Nerdanel gülerek,"Elbette yok hayatım, sadece doğası sakin olan bir bebek, endişelenme lütfen." Fëanor, Nerdanel'in beline sarılıp, "Bu kadar sakin iki bebekten sonra üçüncü bebekte bir fırtınaya yakalanacağız diye düşünüyorum" dedi ve ikisi de gülümseyerek Kanafinwë'yi izlemeye devam ettiler. Kanafinwë gerçekten de sakin bir bebekti. Gününü annesinin ya da babasının kucağında geçiriyordu, ağladığı tek zamanlar ise kucaktan indirildiği zamanlardı. Fëanor, kucağa fazla alışmasın demişti, Nerdanel de onaylamıştı ama ne zaman kucaklarından indirseler gözlerinde koca koca yaş damlaları ile öyle içten ağlıyordu ki onu kucaklarından bırakmaya kıyamıyorlardı. Bir yaşına yaklaştığında ve ilk adımlarını atmaya başladığında, Fëanor ona sık sık yürüme egzersizi yaptırıyordu. Bu egzersizlerde düşüp doğrulurken iki elini de oldukça etkili ve güçlü bir şekilde kullanması Fëanor'un ilgisini çekmişti. Diğer bir ilgi çekici yönü ise seslere olan ilgisiydi, her sesi dinliyor adeta not alıyor gibiydi. Yerde iki küçük metal parçası bulsa diğer bebekler gibi ağzına sokmuyordu hemen onları birbirine vurup kendince melodiler üretmeye başlıyordu. Aynı zamanda da başını dans eder gibi sallayıp kendi melodisine eşlik ediyordu. Nerdanel, onu masaya oturtup ona yemek yedirirken bile durmuyordu. Masanın üstünden elleri ile, masanın altından da küçük ayakları ile vurarak melodiler tutturuyordu. Bir süre bu melodilere ve baş sallamaya, şarkı söylemeler de eklendi, tabii ki o yaşta ancak anlamsız sesler çıkıyordu ağzından ama yorulmadan etrafında bulduğu nesnelerle ses çıkıyor, başıyla eşlik ediyor ve ağzından da sesler çıkarıyordu. İlk kelimelerini söylemeye başlaması ise herkes için bir mutluluk kaynağı olmuştu. Fëanor ile egzersiz yaptıklarında Fëanor'u ilgi ile dinliyor ama yine de kelimeleri kendi biçiminde söylüyordu. "Atar oğlum atar", Nerdanel'i göstererek "oradaki de amil söyle bakayım." "Atağ, atağ, mmm, oradaki değ amiğ" Fëanor gülümseyerek kelimeleri tekrar ediyor Maglor yine "atağ" ve "amiğ" diyordu. "Hayır oğlum, son harf yanlış, onu değiştirmelisin".  Büyüyüp 8 – 9 yaşında geldiğinde ise babasının alfabesi Tengwar'ı tamamen öğrenmişti ama yine de konuşması tam düzelmemişti, sadece şarkı söylediği zamanlarda kelimeleri duru ve açık söylüyordu. İki eli ile kılıç kullanabiliyordu, babası bu yeteneğine ilgi göstermişti, müziğe olan ilgisine de önem veriyordu Fëanor. Onun için hem iki tane talim kılıcı dövmüş hem de onun çalabileceği boyutta bir arp yaptırmıştı. Maglor'un bunların dışındaki tutkusu ise abisi Maedhros'tu. Ona olan büyük sevgisi bebekken başlamıştı. 3- 4 yaşlarındayken en büyük tutkusu uzun boyuyla ün salmış abisinin omuzlarında gezmekti. Maedhros büyümüş ve neredeyse yetişkin bir elf olmuştu. Ama yine de tüm boş zamanını Maglor ile geçiriyordu. Maedhros ne zaman Maglor'u omuzlarına alsa Maglor iki elini havaya doğru açar ve uçma taklidi yaparak haykırarak gülerdi. Gece uykusunda korktuğu zamanlarda bile abisine koşar onunla uyurdu. Ergenliğini çoktan geri bıraktığı yıllarda ise kılıç ve müzik yeteneğinin yanı sıra yakışıklılığı ile de Ñoldor'un göz bebeği olmuştu. Dedesi, Kanafinwë'den en az bir şarkı dinlemeden geçirdiğim günü boşa geçmiş bir gün sayıyorum, diyordu. Fingon doğup büyüdüğünde ise onunla çok kavga etmişti çünkü Fingon neredeyse her gün Maedhros'un yanındaydı ve Maglor abisini onunla paylaşmayı hiç sevmiyordu. Her şeyiyle birlikte Maglor, Valinor'da en sevilen prenslerden biriydi...

Fëanor, anılara dalıp gittiğinde onu kendine getiren yine Maglor'un melodileri oldu. Anılarını huzurla arkada bırakıp oğlunu izlemeye devam etti. Gece boyunca şarap içip eğlendikten sonra herkes odasına çekildi. 

Ñoldor'un DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin