Fëanor, geride bırakacakları konusunda çok zor karar vermişti. Nerdanel'in hamileliği çok daha fazla endişe taşımasına sebep oluyordu. Geride şehri koruyacak esaslı bir birlik bırakılmıştı. Surları her yerine yeni mancınıklar eklenmişti. Çok daha sıkı bir nöbet sistemini yürürlüğe sokulmuştu. En onunda ise Curufin ve Celebrimbor'u geride bırakma karar aldı. Finarfin oğullarından Angrod'u da Himlad'da bırakacaktı. Ve güçlerinden emin olduğu Ecthelion, Glorfindel ve Tuor'un da Himlad'da olması kralın endişe ile kabaran yüreğini rahatlatıyordu. En büyük destek ise kuşkusuz Finwe'nin varlığıydı. Babasının yanında olması, şehirlerini ona emanet etme fikir Fëanor'un sığındığı bir huzurdu.
Savaş günü geldiğinde, sevdiklerini geride bırakıp Himlad'ın kapılarından çıkmak her bir Noldo'ya zor gelmişti. Herhangi bir birlikteki herhangi bir askerden krala kadar... Maglor'un ilerleyip atına binebilmesi için 3 yaşına gelen Finwe'yi annesi zapt etmeye çalışmıştı ama başarılı olamayınca amcası Curufin onu kollarına almıştı. Uzun süre ağlamış, havaya yumruklar ve tekmeler savurmuştu. En sonunda hala yanaklarından yaşlar süzülürken amcasının kucağına uyuya kalmıştı. Silmaril ve Sandor da 8 yaşına basmışlardı. Finwe'den büyük olmalarına rağmen tek fark sessizce ağlıyor oluşlarıydı. Maglor ve Celegorm, çocukları ve eşleri artık birer küçük nokta kalıp tamamen kaybolana kadar dönüp şehre bakmışlardı. Bir gece önce Maglor ve Elaine birbilerine söz vermiş, Maglor savaştan döner dönmez evleneceklerini kararlaştırmışlardı. Herkes bu gidilen savaşın ağırlığını hissediyordu. Noldor ordusunun kırmızı, mavi ve altın renkleri içinde parlayan görkemi dahi yürüklere çöreklenen endişeyi tamamen yok etmiyordu. Kral, eşi ile paylaştığı yatağından çıkabilmek için uzun süre kendisiyle mücadele etmişti. Ona bir çocuk daha verecek olan eşini arkada bırakmak... Dünyanın bütün orduları Himlad'ı korusa dahi Fëanor'un içi rahat etmezdi. O yüzden Curufin ve babası Finwe ile konuşup onlara defalarca tekrarladı: "Ne olursa olsun Nerdanel'in yanından, bu saraydan ayrılmayın. Ne olursa olsun, burada kalın ve onu koruyun. Her yer alev alev yansa bile." demişti onlara ve eşi ile arasındaki sırrı annesi Miriel ile paylaşmış, ondan da daima Nerdanel'in yanında olmasını istemişti. Ordunun kapıdan çıkması oldukça fazla zaman almıştı. Yanlarında uzun zaman yetebilecek kadar ikmal malzemesi de taşıyorlardı. Çok sayıda şifacıları vardı. İlaçları, yedek silahları ve zırhları da ikmal bölüğünün taşıdıkları arasındaydı. Kamp yaparak ilerleyeceklerdi. Beleriand'ın güneyine iniyorlardı ve önlerinde uzun bir yol vardı.
Himlad'dan ayrılan Noldor ordusu birkaç günlük yolculuğu geride bırakmış, ortalama bir hızla rahat bir yolculuk ediyordu. Elbette gözcüler daima alarm halinde, askerler savunma ya da saldırı yapabilecek şekilde ilerliyorlardı. 2 gün daha yol alınca mola verebilecek korumalı düz bir alan buldular. Hemen çadırlar kuruldu. Yemekler hazırlanmaya başlandı. Fëanor ve Fingolfin , atlarından indikten sonra ordunun arasına karışıp askerlerin durumlarını kontrol etmeye başladılar. Fingolfin, Fëanor hediyesi zırhının içinde kudretli olduğu kadar görkemli de görünyordu. Miğferinden çıkan mavi tüyler ensesinden akıp aynı renkteki mavi pelerini ile buluşuyordu. Ve miğferinin önünden uzanan devasa bir iğne gibi duran çıkıntı 3. Yüce Noldor kralına daha tehlikeli bir hava katıyordu. Göğüs tabakasına mavinin değişik tonlarındaki incecik taşlarla işlenmiş desenler Fingoldin'in göğsünde parıldayan bir deniz gibiydi. Fëanor, bir önceki savaşından farklı bir zırh giyiyordu. Fingolfin'in miğferindeki devasa iğneden Fëanor'un miğferinde 3 tane vardı. En uzun olanı miğferin alın kısmının ortasından başlıyor oldukça yukarı yükseliyordu ve iğnenin ucu yıldız gibi parlıyordu. Ortadaki iğnenin iki yanından yukarıya doğru uzanan daha kısa iki tane iğne daha vardı. Onların da uçları parıl parıldı. Miğferdeki uzun iğnenin arkasındna uzanan koyu kırmızı tüyler ensesinden inip koyu kırmızı pelerini ile birleşiyordu. Zırhının göğüs tabakası ve sırt tabakasını omuzdan birleştiren metal kısımların omuz kenarlarında kısımalar, sağ ve sol omuzun üstünden bir çengel gibi yukarıya kıvrılıyordu. Kol koruyucuları dirseklerden sağlam siyah renkte derilerde birleşiyordu ve bilek kısımlarına uzun sivri metaller lehimlenmişti. Bacak korucuları da diz kısımlarından aynı sağlam deri ile tutturulmuştu ve zırhın alt bacakları koruyan kısımlarında da uzun metal çiviler vardı. Fëanor, metalden yapılmış, dize kadar uzanan çivili çizmeler giymiş gibi görünüyordu. Göğüs tabakasının tam ortasında kenar çizgileri yakutlarla işlenmiş 8 köşeli Fëanor yıldızı vardı ve yıldızdan 14 tane kırmızı taşla işlenmiş şerit göğsünün her tarafını sarıyordu. Kralın göğsünü 8 köşeli yıldızı ve ailesinin her bir üyesini, simgeleyen 14 şerit koruyor gibiydi. Fëanor ve Fingolfin yan yana geldiklerinde, iki parlak yıldız birbirine yoldaşlık ediyormuş gibi görünüyordu. İkisinin de zırhları gümüşi renginden metalden yapılmıştı. Miğferlerindeki koyu kırmızı tüyler ve aynı renkteki pelerindeleri ile birlikte bir yıldız alev alev parlarken öteki buz gibi bir aura yayıyordu. Kuşkusuz renkleri ve duruşları ile zırhları 2. ve 3. Yüce Noldor krallarının karakterlerini birebir yansıtıyordu. Fëanor ve Fingolfin'in hemen arkasından Fëanor'un kraliyet muhafızları Norgeiros ve Morthil yürüyordu. Kral ve prens birliklerin durumunu kontrol edip çadırlarında geçtiler. Herkesin biraz dinlenmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ñoldor'un Dönüşü
FantasyÑoldor'un Arda'nın İkinci Çağ'ında, Mandos'un salonlarından ayrılması ile başlayan hikayesi. Bu hayran kurgusunda/ fanfiction bir kaç tane eklenilen karakter ve yer ismi hariç tüm karakterler ve yer isimleri Tolkien'e aittir. Hiçbir şekilde çoğaltm...