Ñoldor'un eline geçen yeşil elf zindana yerleştirilmişti ve Fëanor ve oğulları onu parçalamak isteseler de ona dokunmadılar ta ki Curufin elinde deriden yapılma büyük ve garip bir çantayla zindanda belirene kadar. Aslında Fëanor ve diğer oğulları da zindandaydı ama yeşil elf onları göremiyordu. Hepsi onu gördüğü halde o sadece Cururfin'i görüyordu. Curufin yavaşça yürüyüp ona yaklaştı ve "Soliad (merhaba) ben Curufin Atarincë, Fëanor Curufinwë ve Nerdanel Istarnië'nin 5. oğluyum" dedi. Yeşil elf Curufin'e bakmıyordu, gözleri Curufin'in kılıcı ve hançerindeydi. Curufin yeşil elfin bakışlarını görünce konuşmaya devam etti, kılıcını ve hançerini göstererek "Bu Dagor Niella ve bu da Angrist" dedi. "İkisi de çok can aldılar ama yeşil elf hiç tatmamışlardı. Yine de merak etme, kılıcımı ve hançerimi senin kanına bulamayacağım." Yanında getirdi deriden yapılma çantayı masanın üstüne koydu ve açtı. İçinde çeşit çeşit küçüklü büyüklü hançerler ve başka bilinmeyen aletler vardı. Arkasını döndü ve yeşil elfin ağzındaki kumaşı çözerek ağzını açtı. Yeşil elf "Sana bir şey söyleyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun Fëanor oğlu" diye bağırdı. Curufin gülümsedi, "Hadi ama... Bu kadar sıkıcı olma. Böyle olunca kontrolümü kaybediyorum ve sonra kendime geldiğimde etrafımda ölü bedenler oluyor." dedi Yeşil elfin gözleri büyümüştü. Curufin gözlerine bakıp, "İşte! Aradığım tepki bu!" dedi ve güldü. "Bunu daha önce bir iki kez yapmıştım ama bu sefer farklı. Çünkü daha önce kimse anneme dokunmaya cesaret edememişti. Yine de sana bir şans vereceğim. Nerede saklandığınızı bana anlat ben de seni çabucak Mandos'a göndereyim." Yeşil elf "Asla! Sana hiçbir şey söylemem!" diye bağırdı tekrar. Curufin, "İstediğim bilgiyi vermeyi reddederek bana kaburgalarını yarma fırsatını verdiğin için teşekkür ederim" dedi. "Ama seninle işim bittiğinde istediğim her şeyi öğrenmiş olacağım." Yeşil elf çarmıh gibi bir şeye gerilmişti ve tamamen çıplaktı. Curufin daha önce oraya getirilmiş kazanlardan birinin ağzını açtı, kazandan açılır açılmaz buharlar yükseldi. Eldivenlerini giyerek kazanın içinden bir alet çıkardı. Alet yarım metre kadar uzun bir metal sopanın ucunda metalden bir kese olan ilginç bir şeydi. Kesenin üzerine delikler açılmıştı. Kesenin içi ise tamamen eritilmiş gümüşle dolu idi ve içindeki gümüş kaynıyordu. Curufin aleti yeşile elfe yaklaştırdı ve keseyi bedenine doğru sapından tutup sallamaya başladı. Kesenin deliklerinden fırlayan sıvı kaynar gümüş adamın tenine değince yeşil elften feryat koptu. Gümüş damlaları değdikleri teni hemen yakıyor ve yaktıkları yere yapışıyorlardı. Curufin ise elindeki aleti defalarca adamın göğsüne, karnına, cinsel organına ve bacaklarına doğru salladı. Elf her seferinde feryat ediyordu ve vücudu gümüş parçacıkları ile dolmuştu. Bu manzaraya izleyen Fëanor ve oğullarının içine biraz olsun su serpilmişti ama daha katledilecek çok mesafe vardı. "Annemin bedeninde de hançerlerle kesik açtıklarında böyle canı yanmış olmalı. Ama aranızda bir fark var. Onun senin gibi çığlık atmadığına eminim." Curufin bunları söyledikten sonra elfe yaklaştı ve "Eee konuşacak mısın? " diye sordu. Elf ise hiç yapmaması gereken bir şey yaptı bir süre bekledikten sonra nefretle Curufin'in yüzüne tükürdü. Prens yavaşça doğruldu astığı pelerininden bir mendil çıkardı ve yüzünü temizledi. Sonra ise bir sonraki adımı için açık çantadan bir hançer çıkardı. Fëanor, Curufin'in bu kadar kendini kontrol edebilmesine şaşırmıştı. Hançerini kontrol ettikten sonra adamın karnında dikey iki tane kesik açtı ve kesin uçlarını yukarıdan birleştirdi. (Karnına dikey bir diktörgen çizdiğini düşünün şekil olarak.) Sonra bir tane mengene alarak kesiğin üst çizgisini tuttu, bunları yaparken elf bağırıyordu. Mengene ile sıkıca tuttuğu et parçasını tüm gücüyle aşağı doğru çekti, elfin göğsünden göbeğinin altına kadar kocaman bir deri parçası koparmıştı. Yeşil elf yaşadığı acıyla kusmaya başladı ama inat edip konuşmuyordu ve daha fazla dayanamayarak kendinden geçti. Curufin sakince masaya yürüdü ve masadan küçük bir şişe aldı. Küçük şişenin kapağını açarak elfe koklattı, elf yavaşça kendine geldi. Curufin şişeyi bıraktı ve yanına giderek saçlarını kavrayıp ve kafasını kaldırdı. "Yaptığın çok kaba. Şurada sohbet ediyoruz ve sen haber dahi vermeden bayılıyorsun" dedi. İşkence uzadıkça uzuyordu. Curufin en sonunda, "şimdiye kadar hissettiğin acı Ñoldor halkında hediyeydi. Şimdiki ise annem için, oğullarından ve kocasında sana hediye" dedi, yürüyerek odadaki diğer kazanın ağzını açtı. Kazanın içinde kaynar yağ vardı ve yağın içinde iki tane yumurta büyüklüğünde metal top vardı. Curufin'in omuzlarına kadar çıkan eldivenleri özel bir maddeden yapılmaydı ve kızgın yağa karşı bile koruyabiliyordu. O yüzden hiç tereddüt etmeden elini soktu ve metal topları çıkardı. Topların sıcaklığı tahmin edilemeyecek derecede fazlaydı. Yanına gitti ve adamın yukarı doğru gerilmiş kolunu çözdü elf çırpınıyordu ama sabitlenmiş vücudu yüzünden hareket edemiyordu. Metal toplardan birinin elfin koltuk altına yerleştirdi ve kolunu aşağı doğru kapattı. Feryatları zindandan çıkıp bahçeye kadar ulaşmıştı. Bunu duyan Turgon gülümsedi, "Bağır bakalım seni ..." dedi. Curufin diğer koltuk altına da aynısını yaptı. Elf bağırıyor, feryat ediyor ve ağlıyordu. Gözyaşları ve ağzından, burnundan gelen sıvılar birbirine karışmıştı. "Peki, anlatacağım, yalvarırım bitsin artık, yalvarırım" diye feryat etti. Curufin, "seni iyi duyamıyorum ama" diye ekledi ve onun acı çekişini izledi Elf daha yüksek sesle, "Anlatacağım, her istediğini söyleyeceğim" diye bağırdı. Curufin kollarını açtı, metal topları çıkardı, elfin kol altlarındaki deri tamamen toplara yapışmıştı. "Ormandalar, yerin altında, karargahları orada ve fersahlarca büyük, tüm ormanın altı kazılı mağaralarla dolu. Ormanın köşesindeki büyük taşlardaki işaretleri incelerseniz mağaraların girişlerini bulursunuz" diye bağırdı yeşil elf. Sesinin tonundan yalan söylemediğini anlayan Curufin, Angrist'i aldı ve bir darbede boğazını baştan başa kesti. Sıçrayan kan Curufin'in yüzünü saçlarını ve göğsünü tamamen kızıla boyamıştı. Yeşil elf saniyeler içinde öldü. Curufin rahat hareketlerle çantasını topladı, kardeşleri ve babası bekledikleri yerden çıkıp Curufin'in yanında geldiler. Curufin "artık yapmamız gereken savaş hazırlığı" dedi. Fëanor oğluna baktı, "bir an önce gidip temizlen tamamen yeşile elf ile kaplısın" dedi. Curufin gülümsedi ve babasına selam vererek çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ñoldor'un Dönüşü
FantasyÑoldor'un Arda'nın İkinci Çağ'ında, Mandos'un salonlarından ayrılması ile başlayan hikayesi. Bu hayran kurgusunda/ fanfiction bir kaç tane eklenilen karakter ve yer ismi hariç tüm karakterler ve yer isimleri Tolkien'e aittir. Hiçbir şekilde çoğaltm...