"Ñoldor, Teleri Karşısında"

199 7 4
                                    


Fëanor salona dönünce konseyini topladı ve Teleri'ye savaş ilan etti, ordusunun açık alan muharebesine hazır hale getirilmesi için gerekli emirleri verdi. O anda itibaren Himlad'da hazırlıklar başladı. İlk iş olarak Dorth-Morion'a destek birlik gönderildi. Gil-Galad destek birliğin başındaydı. Fëanor, Kloia'yı Himlad'a geri çağırdı. Ñoldor ve Himlad açık olarak savaşa hazırlanıyordu artık. Destek birlik Dorth-Morion'a vardığında şehir rahat bir nefes almıştı. Teleri ikinci bir saldırı gerçekleştirmemişti. Ñoldor'un karşılık vereceğini biliyorlardı, Thingol konseyine "Çoktan savaş ilan etmişlerdir" dedi. Ayağa kalkıp sözlerine devam etti., "Topraklarını ellerinden alamasak bile onları bu şekilde yıpratacağız. Askerlerini öldürerek en sonunda zafer bayrağımızı dikeceğiz ve Beleriand toprakları tekrar haklı sahiplerinin olacak. Finwë, oğulları ve torunlarınının hiçbirini esir almak istemiyorum. Ñoldor'a esarette bile güvenemezsin!" Dior dedesine baktı, Thingol de kafasıyla onaylayıp devam etti, "Sadece bir tanesini esir alacağım, torunum Dior'un ve çocuklarının intikamı için!" dedi. Teleri içinde Thingol'e karşı çıkanları oldu, bunun sadece Teleri'yi felakete sürükleyeceğini, 1. Çağ'daki hatalardan ders alınması gerektiğini söylediler ama sesleri savaş destekçilerinin yanında cılız kalmıştı. Teleri'nin gerçekten büyük ve güçlü ordusu vardı ve kralları da buna güveniyordu.

Ñoldor tarafında ise hazırlıklar tam hızıyla devam ediyordu. Ñoldor, Himlad'da büyük bir birlik bırakıp Teleri'nin üzerine yürümeyi planlıyordu. Eğer onları açık bir savaşa çekemezlerse şehirlerini istila edeceklerdi. Tüm zırhlar ve silahlar gözden geçiriliyordu, Ñoldor'un tüm askerlerinin elinde Ñoldor prenslerininki kadar kaliteli silahlar vardı. Fëanor ve konseyindekiler ordunun tüm bölümlerini gözden geçiriyor, savaşın geçeceği muhtemel coğrafyaları göz önünde bulundurup taktik geliştiriyorlardı. Fëanor, Kloia'ya "Praithe de Ñoldor ( Ñoldor'un Gururu)" nişanı vermişti. Bu bir askerin sahip olabileceği en büyük nişanlardan biriydi. Maedhros içten içe gururla dolmuştu. Elbette şu aşamada ilişkilerinden kimsenin haberi yoktu. Düğünden sonra pek bir arada görünmemişlerdi. Kloia savaşa ön saflardan katılacak kumandanlardan biriydi. En büyük meselelerden biri Himlad'da kral hanedanından kimin kalacağını belirlemekti. Bunun gerekliliğini çok iyi bilseler de tüm Ñoldor prensleri savaşa katılmak istiyordu. Özellikle Celegorm ikilemdeydi, çocuklarını ve eşini geride bırakıp gitmek onun için büyük bir azap olacaktı ama karşılarındaki düşman ile yüzleşmesi de şarttı. Aredhel güvende olacakları konusunda onu ikna etmeye çalışıyordu ama Celegorm'un yüreği ikna olmaktan çok uzaktı. Onların durumuna şahit olan Turgon ise bir fedakarlık yaparak geride kalmaya gönüllü oldu. Fëanor ona bu konuda güveniyordu, Gondolin'i yıllarca ayakta tutmuştu, Himlad'ı da koruyacağından emindi. Finwë de savaşa katılmayacaktı. Fëanor, onu Thingol ile karşı karşıya gelmesini istemiyordu, ne de olsa bir geçmişlerdi vardı ve vicdani yönden babasını zorlamak istemiyordu, daha doğrusu Finwë'nin hiçbir savaşta yer almasını istemiyordu. Annesi ve babasının ikinci şansı savaşın ağırlığıyla gölgelenmeyecekti. Himlad'daki tüm yetki Nerdanel'in elinde olacaktı, askeri anlamdaki yetki ise Finwë'ye ve Turgon'a verilmişti. Himlad ile Teleri diyarı arasında oldukça fazla bir mesafe vardı. Bu yüzden Ñoldor ordusunun kamp kurarak ilerlermesi gerekiyordu. 

...

Savaş ilanından  2 ay sonra Ñoldor ordusu Himlad kapılarından çıkmaktaydı. Kırmızı, mavi zırhları güneşin altında parıl parıldı, Ñoldor sancağı ve Fëanor sancağı ordunun dört bir yanına taşınıyordu ve şehir boruları ordusunu uğurluyordu. Nerdanel, Finwë, Turgon, Silberian, Aredhel ve bebekler, sevdiklerine şehrin kapılarına kadar eşlik etmişti. Nerdanel eşini ve 7 oğlunu büyük bir savaşa uğurluyordu. Bir kraliçe gibi dimdik duruyordu ama Fëanor onu geride bırakıp arkasına dönüp kraliçesine baktığında Nerdanel'in içinden geçenleri biliyordu. Onunla adeta zihni aracılığıyla konuştu, "Yüreğini serin tut, oğullarını sana geri getireceğim" dedi. Celegorm da eşine, bebeklerine ve annesine bakıyordu. Kafasını çevirip önüne bakmak onun için zor oldu. Silberian çok fazla dayanamadı ve yanağından bir damla yaş süzüldü, Curufin'i ve Celebrimbor'u uğurlamak ona çok zor gelmişti. Ordu kapılardan tamamen çıkınca devasa demir kapılar kilitlendi ve şehrin içindeki birlikler pozisyon aldı, çok büyük bir disiplinle hareket edip şehri güvende tutacaklardı. Ñoldor ordusu ana olarak 3 kola bölünmüştü. Fëanor ve birliği orta kısımdaydı ve askerler kralın sancağını takip edeceklerdi. Sağ taraf Fingolfin ve birliklerine, sol taraf ise Maedhros's teslim edilmişlerdi. Fëanor'un birliğinde prenslerden Caranthir, Curufin, Amrod ve Celebrimbor vardı. Maglor, Amras, Fingon ve Angrod, Maedhros'un birliğindeydi. Finrod, Aegnor, Orodreth ve Argon ise Fingolfin birliğinde at sürüyordu. Bu 3 birlikte de mızraklı askerler vardı. Ordunun en ön kısmı bu şekildeyken, 2. Kısmı tamamen mızraklı süvarilerden oluşuyordu. Mızraklı süvarilerin arkasında ise Celegorm ve onun devasa okçu birliği vardı. Fëanor, oğlunun önün görüş alanının dışında, ordunun arkasında kalmasından hoşlanmıyordu elbette ama okçu birliğini yönetmesi konusunda ancak ona güvenebilirdi. Yani ordu 3 ayrı katmana bölünmüştü. Tüm Ñoldor kalkan taşıyordu, kalkan onlar için ekstra ağırlık anlamına gelse de Teleri'nin okçu birliklerinin çok iyi olduğunu biliyorlardı. Himlad kapılarından ayrıldıktan 5 gün sonra epey yol kat etmişlerdi. Yine de çok akıllıca davranıyorlardı, askerlerin ve atların savaşacak enerjisi kalmalıydı çünkü. Teleri'nin öncü birlikleri Ñoldor ordusunun ilerlediği haberini almıştı. Thingol'un Ñoldor'u şehrine yaklaştırmaya niyeti yoktu. Bu yüzden ordusu ile Ñoldor'u farklı bir bölgede karşılamaya karar verdi. Aynen Ñoldor'un yaptığı gibi büyük bir birliğini geride bırakıp Ñoldor ile yüzleşmek için ordusuyla şehrinin kapılarından çıktı. Ñoldor Teleri'ye yaklaşırken, Teleri de Ñoldor'a yaklaşacaktı. Bu Ñoldor arasındaki ik meydan savaşı olacaktı, Mandos ise bu savaşa tek katkısı Teleri askerlerini geri döndürerek sayılarını arttırmaktı. Ama bunu son kez yapabilmişti çünkü Eru ona verdiği bu görevi kendisinden almıştı. Artık Mandos hiçkimseyi geri getiremeyecekti. Teleri'ye başka türlü bir yardımı da olmayacaktı çünkü Orta Dünya'daki saklanışı daha çok yeniydi. Tüm Valar onu arıyordu ve açık olarak bu aşamada hiçbir büyü kullanamazdı. Sabretmeli ve Valar'ın onu büyük bir sıkılıkla aradığı günlerin geçmesini beklemeliydi.

Ñoldor'un DönüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin