Valinor'da Hüküm Çemberi'nde Eönwë konuşunca hiçbir Vala duyduğuna inanamamıştı. Mandos zaten her toplantıya katılmazdı, bugün de toplantıda bulunmuyordu. Manwë böyle bir şey yaptığına asla inanmıyordu. Mandos'un Ñoldor'u kabullenmek konusunda hep sıkıntısı olmuştur ama bu söylediklerini yapmış olamaz dedi. Eönwë, ona Mandos'a dair bir takım kanıtlar sundu. Manwë diğer maiası Ismende'yi Mandos'u çağırmaya yolladı ama Ismende Mandos'u bulamadı. Mandos Valinor'u terk etmişti ve Orta Dünya'ya kendi saklamıştı. Mandos'un Salonları'nı ise kendi haline terk etmişti. Manwe duyduklarına inanmakta ciddi manada güçlük çekiyordu. Morgoth'u tamamen karanlığa kaptırmanın vermiş olduğu acı hala yüreğinde iken Mandos'un da aynı yolda ilerliyor olması düşüncesi onu dehşete düşürmüştü. Eru ile görüşme talep edip karşısına çıktığında Eru, ona Mandos'u bir örnek yapması gerektiğini söylemişti. Eru, dünyanın kara büyü tarafından kirletilmesinden nefret etmişti, özellikle de bunu yapan bir Valar iken. Diğer tarafta ise Finarfin kulaklarına gelen haberlerden hiç hoşlanmamıştı ve endişeye kapılmıştı. Valinor'da kalan Ñoldor'u toplayarak onlara hitap etmiş ve onları Orta Dünya'ya taşıyacağını söylemişti. Finarfin artık Valinor'da kalmak istemiyordu. Halkını arkada bırakamayacağından onları Orta Dünya'ya geçmeye ikna etmeye çalıştı. Verdiği uzun uğraşlar sonucu halkı Orta Dünya'ya geçmeyi kabul etti, Orta Dünya'daki Ñoldor'a yapılanlar Valinor'dakileri de isyan ettirmişti. Valar, Finarfin'e hiçbir şekilde müdahale etmemeye karar verdi. Artık onu Valinor'da tutamayacaklarını biliyorlardı çünkü Valar'ın karanlığa sürüklenenleri bu çağda da Ñoldor'u hedef almıştı, artık Valar'ın Valinor'da kalan Ñoldor'a bile söyleyeceği bir şeyi kalmamıştı. Finarfin halkını ikna edebilmekten hoşnut bir şekilde hazırlıklara başladı. Alqualondë'de hayatta kalan bir grup Teleri elfine yardım etmişti, elfler de bunun karşılığında Valinor'daki Ñoldor'a gemi yapımını öğretmişti. Bu da Finarfin Orta Dünya'ya geçerken güçlük çekmeyeceği anlamına geliyordu. Asıl güçlük kendisini Himlad'da bekliyordu. Fëanor'un onu kabul etmeyeceğinden emindi. Planı abileriyle iyi ilişkiler kurup Galadriel ile birlikte yaşamaktı ama halkı kızını hükümdar olarak kabul etmezdi, kendisi de öyle. Bu yüzden Beleriand'da değil Orta Dünya'da hüküm kurmayı düşünüyordu. Ama yine de ne olacağı ancak Orta Dünya'ya vardıklarından belli olacaktı. İlk yapması gereken halkını sağ salim bir şekilde denizin karşısına geçirmekti.
...
Fëanor'un tedaviye alınmasının üzerinden 16 gün geçmişti. Oğulları ise adeta bir uçurumun kenarında gibiydiler, bu süreç onlara bin yıl gibi geliyordu. Babalarının uyanmadığı her gün daha da geriliyorlardı. Nerdanel ise Fëanor'un yanından neredeyse hiç ayrılmamıştı. Çok az bir şey yemişti, hep onun yanında kalıyor, kendinden habersiz bir şekilde uyurken eşini izliyordu. 17. günün sonunda doğru, gece yarısına az bir süre kala Nerdanel yine Fëanor'un yanındaydı. Yatağının kenarında oturuyordu. Uzanıp Fëanor'un sağ elini avuçlarının içine aldı. Avucunun içini dudaklarına götürüp öptükten sonra onu incelemeye başladı. Çekiç tutan da, Nor-Gilithon'u kullanan da ve genelde Nerdanel'i okşayan da sağ eliydi. Nerdanel, Fëanor'un avuç içini özlemle yanağına koydu, kendi elini de üzerine koyduktan sonra gözlerini kapadı. Gözleri kapalı bir şekilde düşünürken, Fëanor'un Nerdanel'in yanağındaki eli hareket etti ve Nerdanel'in yanağını hafifçe sıktı. Nerdanel gözlerini açıp Fëanor'un elini tekrar avucunun içine aldı. Bu kez de Nerdanel'in elini sıktı ve parmaklarını okşadı. Nerdanel, Fëanor'un üzerine eğilip sağ eliyle saçlarını ve yüzünü okşadı. Başını yavaşça sağa sola oynatan Fëanor yavaşça gözlerini açtı. Nerdanel, mutluluktan çığlık atmıştı adeta. Fëanor sol elini kendi dudaklarına götürüp sonra da Nerdanel'in dudaklarının üzerine koydu, bunun üzerine Nerdanel eğilip eşinin dudaklarını öptü. Fëanor, boğazını temizleyip "karım" dedi. Az önce çığlığı duyanlar ise şifa haneye koşmuştu. İlk içeri giren Finwë ve Miriel oldu. Fëanor anne ve babasını görünce doğrulup oturmak istedi ama Nerdanel onu ikna edip geri yatırdı. Miriel ve Finwë oğullarının iki yanına geçip onu dikkatlice kucakladılar. Sonra da oğulları yavaş yavaş içeri girmeye başladı. Hepsinin yürekleri rahatlamıştı. Babaları mücadeleyi kazanmış ve onlara dönmüştü. Celegorm'un kucağındaki ikizler dedelerini görünce babalarının kucaklarında kıpır kıpır oldular ve kıvrılıp yere indiler. Fëanor onların adım attığını görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Yatağa kadar düşe kalka gelip amcalarının da yardımı ile yatağa tırmandılar ve dedelerinin iki tarafında geçtiler. Onu öptükten sonra hemen onunla oynamaya başladılar. Sandor dedesinin saçlarından büyükçe bir tutam alıp inceledi ve sonra saçları kendi kafasına koyup babasına gülümsedi, Silmaril ise dedesinin sivri kulağıyla oynuyordu. Fëanor'un yeğenleri de içeri girip onu selamladılar. Fingolfin bir türlü içeri girmeyince Fëanor onu çağırttırdı ama Fingolfin'i bulamadılar. Turgon, büyük ihtimalle kol desteği ile yürüyüşe çıkmıştır dedi. Fingolfin abisininin karşısına çıkmaya hazır değildi, onun kendisine geldiğini anlayınca bir süre ondan kaçınmaya karar verdi. Fëanor ise meseleyi bildiğinden dolayı üzerine gitmedi. Kral hemen yataktan kalkmak istedi elbette ama oğulları buna müsaade etmeyeceklerini söylediler. Fëanor önce oğullarına sonra da karısına baktı, "Nerdanel bunlar büyüdü de bana izin vermeyeceklerini mi söylüyorlar? Yoksa ben mi yanlış anladım?" Nerdanel bir anda arada kalmıştı, gülümsedi, "Biraz büyümüş olabilirler, yani baksana iki tanesi baba oldu bile" dedi. Bunun üzerine Fëanor yanına kıvrılıp uykuya dalmış olan Silmaril'e ve Sandor'a baktı. Önce Sandor'un, sonra da Silmaril'in saçlarını okşadı. Silmaril'in gümüş rengi parlak saçları onu yine Valinor'a geri götürmüştü, Valinor'a dair hatırlamayı sevdiği tek şey oğulları ve eşi ile ilgili olan anılarıydı ve yine onlardan birinin içindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ñoldor'un Dönüşü
FantasiÑoldor'un Arda'nın İkinci Çağ'ında, Mandos'un salonlarından ayrılması ile başlayan hikayesi. Bu hayran kurgusunda/ fanfiction bir kaç tane eklenilen karakter ve yer ismi hariç tüm karakterler ve yer isimleri Tolkien'e aittir. Hiçbir şekilde çoğaltm...