"Derin, benim Türkü, sen iyi misin?" Ellerimle kolunu kavradığımda diğer elini güven verircesine benim elime koydu.
"İyiyim, sadece çarptım. Biliyorsun bu yollar benim gibi biri için pek tekin değil." Kıkırdadığımda, rahatlamış ses tonuyla derin bir nefes aldı. Elini koluma dolayıp omuzunu omuzuma dayadı.
"Beraber gidebiliriz. Nereye gidiyoruz?"
Beni yönlendirerek yavaşça yürümeye başladı. Avuçları arasına almış olduğu kolum sıcacık olmuştu.
"Normalde kuruma gidecektim ama sen varsın sahile gidelim." Dedim ondan ses gelmesini bekleyerek. Ses gelmeyince gülümsedim.
"Türkü eğer kafa sallıyorsan seni göremem biliyorsun değil mi?" Birden bir 'ah' sesi çıkartıp kolumu daha sıkı kavradı.
"Özür dilerim Derin unutuyorum. Kaldırıma dikkat et." Yavaşlayarak elimdeki bastonu önüme doğru sürttüm. Türkü kafasını omuzuma yasladı.
"Gitarın yanında mı?" Diye sordum ve susarak cevap bekledim. Bir kaç mırıldanma çıkarttı.
"Evet yanımda." Diye sonlandırdı mırıldanmalarını. Gülümsedim.
"Bana çalar mısın peki?" Onaylayan ses tonunu duyduğumda rahatladım. Beraber sessizce yürüdük. Geldiğimizi dalga seslerinden anlamıştım.
"Denizin sesi çok güzel." Dedi Türkü.
"Ses denize ait değil, karaya çarpan dalgalara ait." Diyerek cevapladım. Beni bir yere yönlendirip oturmamı söyledi onu dinledim.
"Anlat hadi." Dedim derin bir nefes alıp sırtımı rahatsız tahtaya yasladım.
"Gökyüzü çok açık bir mavi, güneş ortalıklarda yok, ufuk bu bembeyaz gözüküyor. Deniz ile aramızda üç metre var. İki metresi dar yürüyüş yolu. Bir metre kadarda şu büyük taşlardan dizili. Sağ tarafımızda yaşlı bir adam gazete okuyor, üzerinde haki rengi bir yağmurluk, banka dayalı siyah bastonu var. Kafasında eski bir kasket var. Hemen sol yanında genç bir çocuk var elinde son model bir telefonla beyaz büyük dj kulaklıklarını takmış, pantalonunun paçaları yırtık üzerinde ise yazdan kalma rengarenk Hawai yazan bir sporcu atleti var. Galiba hareketli bir şeyler dinliyor çünkü omuzları hareket ediyor. Ayak ucunda siyah zımparalı bir kaykay var. Buraya doğru yürümekte olan iki çocuk var. Bir de kadın. Kadın spor yapıyor göbekli orta yaşlı saçlarını topuz yapmış, önüne gelmemesi için bandana takmış. Çocuklar ise peçete satıyor. Üstleri başları yıpranmış. Birisinin ayağında terlik var. Tam karşımızda taşların üzerinde bir kedi oturuyor siyah beyaz renkli. Siyah üzerine beyaz lekeleri var. Diğer taraftan, Yeni yürümeye başlamış bir kız çocuğu onu gördü ve işaret ediy..."
"Kendini anlat." Bir süre sustu. Lafını ağzına tıkmıştım. Sesli bir şekilde yutkundu. Ardından boğazını temizledi."Şey, siyah bir pantolon ve mavi bir yarım tişört giydim. Dolgu topuklu ayakkabı giydim ve saçlarımı açıp dalgalandırdım. Lenslerimi takmadım bu yüzden gözlük var, sağ gamzemin yanında bir sivilce çıktı ben de onu fondötenle kapattım." Elimi ona doğru uzatıp elimi tutmasını bekledim. Elimi tuttuğunda gülümseyerek sıkıca kavradım.
"Bugün çok güzelsin Türkü." Dedim cevap vermesini beklemeden. Sadece öylesine ve sonra okulun nasıl gittiğini sordum...
#KalbiDengem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Türkü
ChickLit"Beni göremiyorsun Derin..." "Ama seni duyabiliyorum Türkü." Onu göremiyor olabilirdim, dünyadaki renkleri göremiyor olabilirdim. Ama o sesinin rengini hayal edebiliyordum. Onu sevebilirdim, ama o beni sevebilir miydi bilmiyordum... #KalbiDengem