🍁 Bölüm 13 🍁

814 67 26
                                    


——————————————————

Buğra okuduğu mektupla içini tuhaf bir his kapladı. Ne etrafa ne gökyüzüne ne de Buse'ye bakıyordu. Sadece ama sadece mektuba bakıyordu. Ne yapacağını ve Buse'ye ne diyeceğini bilmiyordu.

Nihayet ateş böceğini bulmuştu. Ateş böceğini bulduğunda nasıl davranacağı hakkında defalarca prova bile yapmıştı fakat şu an yaptığı provaların bir tanesi bile aklına gelmiyordu.

Sevinmişti sevinmesine ama bir tarafı da hüzünlüydü. Hüzünlüydü çünkü aklında Buse'yi reddetmek vardı.

Yavaşça Buse'ye döndü ve Buse'nin gökyüzüne baktığını gördü. Bir süre izledi Buse'yi.. Onu kıracağından emindi. Aklına Arda'yla olan konuşması geldi.

"Nasıl yani? Beni gerçekten seviyor mu?"

"Senin anneni sevdiğin kadar..."

Buğra, Buse'ye bakarken Buse hala gökyüzüne bakıyordu ve artık anlamıştı reddedileceğini bu yüzden gözleri yavaşça dolarken Buğra'ya doğru baktı  ve üzüldüğünü belli etmemek için gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Geldiğin ve yazdığım mektubu içtenlikle okuduğun için teşekkür ederim." dedikten sonra dizlerinden destek alarak banktan kalktı. Tekrar son kez gözleri kısılana kadar gülümsedi Buğra'ya ve arkasını dönüp uzaklaştı.

Arkasını döndüğü anda gözyaşları boncuk boncuk akmaya başladı. Ağladı, ağladı fakat sessizdi.. Sessizdi çünkü dudaklarını birbirini bastırmış gözyaşlarını silmemek için kendini zor tutuyordu. Göz yaşlarını silseydi eğer Buğra anlardı ağladığını..Bilsin istemiyordu bu kadar güçsüz biri olduğunu bu yüzdendi saklama çabası.

Ağlamasının verdiği hareketle omuzları  hafiften aşağı yukarı doğru kalkarken bir an önce uzaklaşmak için hızlandı Buse. Köşeyi dönmek ve bağırarak ağlamak istiyordu. Boğazı yırtılana, ses telleri kopana kadar ağlamak...

Buğra ise sessizdi. Buse'ye diyebilecek bir lafı yoktu. Kendine lanet okuyordu sadece. "Niye birini sevemiyorum! Niye sürekli birinin kalbini kırmak zorundayım. Niye!"

Şu anda tek yapabileceği sessizce Buse'nin arkasından ilerlemekti ve ilerledi de. Başına bir şey gelsin istemiyordu bu yüzden Buse'nin farketmemesi için arkasından yavaşça ve sessizce ilerliyordu.

5 dakika kadar yürüdükten sonra Buse köşeyi dönmüştü ve döner dönmez duvara yaslandı. Bağırarak ağlamaya başladı. Nasıl ağlamazdı ki? Kaç sene boyunca bu günü beklemişti Buse. Bütün hayalleri ve dilekleri bunun üzerineydi. Yavaşça sürtünerek yere çömeldi ve dizlerini kendine çekerek ellerini bacaklarına doladı, kafasını dizlerine dayadı.

Sesli sesli ağlarken bir endişesi yoktu. Buğra'nın kalkıp gittiğini düşünüyordu bu nedenle ağladığını duyması imkansızdı. Fakat Buğra, Buse'nin arkasından gelmişti ve Buse köşeyi dönünce kaybetmemek için hızlanmıştı.

Ağlama sesini yavaştan duymaya başladı. Tam olarak duyduğu vakit ise donup kaldı. Titreyerek köşeye yaklaştı.  Köşeyi korkuyla döndü, dönerken ise aklından "Lütfen, Lütfen Buse olmasın!" diye geçiriyordu.

Köşeyi döndü ve etrafına baktı. İlk başta kimseyi görememişti çünkü Buse yere çömelmiş bir vaziyetteydi.

Buğra yavaşça gözlerini ayaklarının ucuna indirdi ve o sıra Buse'yi gördü. Buse, Buğra'nın tam dibinde hıçkırarak ağlıyordu.

Bir süre hüzünle ve dolmuş gözlerle Buse'yi izledi. Ağlattığı ateşböceğini...
Kendi eserini...

Sessizce o da çömeldi Buse'nin yanına. Buse şu anlık hiçbir şeyin farkında değildi, sadece ağlıyordu.

Saçlarında bir el hissetti. Biri saçlarını okşuyordu. Korkarak kızarmış ve hala akmaya devam eden gözlerle kafasını kaldırdı dizlerinden. Tam o anda Buğra'yı gördü ve ne yapacağını şaşırdı.

Saçlarını okşayan kişi Buğra'ydı. Sokak karanlıktı bu yüzden Buğra'nın dolmuş gözlerini net olarak göremiyordu Buse. Görseydi daha çok üzülürdü...

Buğra, bir eliyle Buse'nin yumuşak saçlarını okşarken diğer eliyle boğazını temizledi ve çatallı bir sesle konuşmaya başladı.

"Ağlama."

Bunun üzerine Buse daha çok ağlamaya başladı. Ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Gözleri kısıldı, ve sanki boğazına bir şey batmış gibi yüzünü ekşitti. Ağlamak istemiyordu ama ağlıyordu.

Buğra tekrar etti dediğini.

"Ağlama."

Buse, bu sefer kafasını başka yöne çevirdi ve sessizce devam etti ağlamasına. Durdurmak istiyordu, durduramıyordu.

"Ağlama ateş böceği. Benim yüzümden ağlama! Lütfen ağlama."

Buse hala sessizdi. Ağzını açıyor fakat ses çıkartamıyordu. Konuşmak için çabaladı, sanki konuşmayı unutmuş gibiydi.

Buğra kendini çaresiz hissetti. "Beni bu kadar mutlu ederken ben seni niye bu kadar üzüyorum!" diye geçirdi içinden.

Bir süre Buse'ye baktı fakat gördüğü tek şey saçlarıydı çünkü Buse'nin yüzü hala diğer tarafa dönüktü.  Elini, Buse'nin saçlarından çekti ve yüzünü görmek için Buse'nin çenesinden tutarak kendine doğru çevirdi.

Gözleri hüzünle Buse'ye baktı bir süre. Aynı şekilde Buse'de Buğra'ya...

"Eğer" dedi Buğra. "Eğer birini sevebilseydim..."

Bakışlarını Buse'den çekti ve gökyüzüne bakarak devam etti konuşmasına.

"Sonsuza kadar seni sevmek isterdim Ateş böceği."

Buse'nin ağlaması bir anda durdu. Bunu kendisi başaramamışken; Buğra tek cümlesiyle başarmıştı.

Buğra tekrar tekrar etti Buse'nin kızarmış gözlerine bakarak.

"Eğer birini sevebilseydim, sonsuza kadar seni sevmek isterdim."

Ellerini, Buse'nin yanağına götürdü ve okşamaya başladı.

"Seni gerçekten sevmek isterdim." dedi ve başını sağa doğru eğdi.

Hafifçe dudağı yukarı doğru kıvrıldı Buse'nin.Bu gülümseme hem kabulleniş hemde hüzünlü bir gülümsemeydi.

Yanağında olan Buğra'nın elinin üstüne kendi elini de koydu ve Buğra'nın elini okşadı.

Buğra, Buse'nin konuşmasını bekledi fakat Buse konuşmuyordu. Yüzünde sadece çok ama çok hafif bir gülümseme vardı. Daha sonra Buğra'ya duygulu bir bakışla baktı ve "Seni seviyorum." dedi.

Buğra bir süre bu duyduğu iki kelimelik cümlenin üstüne bir şey diyemedi. Sadece bir birlerine bakıyorlardı.

"Biliyorum" dedi Buğra. "Biliyorum... Benim annemi sevdiğim kadar.." diye devam etti konuşmasına.

Buse gülümseyerek elini, Buğra'nın elinin üstünden çekti  ve tekrar başka yere bakmaya başladı. Buğra'da aynı şekilde elini yavaşça çekti ve hala Buse'ye bakmaya devam etti.

Karanlık sokakta sadece iki kişi vardı. Birbirine aşık iki kişi.

Biri bu hayatta kimseyi sevemeyeceğini düşünüyordu, diğeri ise sevdiği adamın onu sevmediğini...

İki yanlış bir doğruyu götürmez. Belki ikisi de yanlış düşünüyordu ama bu birbirlerine aşık olduğu doğrusunu değiştirmezdi.

—————BÖLÜM SONU—————

Diğer bölümde görüşmek üzere 💕 Yorumlarınızı bekliyorum, lütfen affedin beni...

VAZGEÇME (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin