Evet bu bölümde Cem'i daha iyi tanıyacaksınız lakdldkdkls
Sakın bana kızmayın 😂😂😂
-Çerez bölüm-"Acaba kızın yüzüne nasıl bakacaksın?" derken videoyu izlemiş olan Bensu odadan çıktı ve Cem'le göz göze geldiği anda bağırmaya başladı.
"TÜRBÜLANSA GİRİYORUZ! Dıtıdıdıtı... OLAMAZ!!"
İşte şimdi Cem için cenaze namazı kılınmaya başlanmalıydı..
Utangaçlığın etkisiyle sinirle Arda'ya doğru yürürken; Bensu kuzenini korumak için Arda'nın önüne geçti ve sinsice gülümsemeye başladı.
Cem ise birden önüne geçen Bensuyla bir an durakladı. "Aman be! Ne halt yiyorsanız yiyin!" diyerek mutfağa doğru yürüdü.
Bensu ve Arda havada yumruklarını tokuştururken Helin kafasını olumsuz anlamda iki tarafa doğru salladı ve Batu'nun açmaya çalıştığı kavınızı elinden alıp hemencicik açtı ve tekrar Batu'ya verdi.
Batu, eli terlediği için açamamıştı kavanozu bu yüzden d karizması çizilmesin diye "Elim terliydi yoksa bende açardım yani..." diyerek Helin'in arkasından hafifçe bağırdı duyabilmesi için.
Helin ise gülümseyerek başını arkaya çevirdi ve "Biliyorum." dedi.Helin'in gülümsemesini ne zaman görse istemsizce gülümserdi Batu, yine aynısı olmuştu. Elindeki kavanozla kala kalmış ve gülümsemişti istemsizce.
Bensu ve Helin yiyecekleri hazırlarken erkeklerde masayı kuruyorlardı kahvaltı için.
Buğra ise yeni işi için hazırlanıyordu. Bir yandan da Buseyle görüntülü konuşurlardı.
"Saçını fönlediğine göre birine kendini beğendirmek istiyorsun ha?" derken somurtmuştu Buse."Ah evet! Beğendirmek istediğim biri var." derken sesi fazla ciddi çıkıyordu Buğranın ama ne zaman telefona arkasını dönse gülmemek için kendini tutuyordu.
Şu an Buse'nin odasındaydı ve Buse'nin aynasını kullanıyor, Busenin dön makinasıyla saçını dikleştiriyordu."Öyle mi?" derken gözlerini devirmişti Buse. Buğra'nın dalga geçtiğini biliyordu ama yine de bilmiyormuş gibi yapıyordu.
"Öyle. Bu arada sen de baya süslenmişsin. Hayırdır?" derken gülüyordu Buğra ama bir an bozuldu.
Buse uzaktaydı.. Buse'ye güvense de bilmediği bir yerdeydi bu yüzden de güvende değildi. Bunu düşündükçe bir an önce Kore'ye gitmek istiyordu."Ah evet.. Birine kendimi beğendirmeye çalışıyordum da. Acaba beğenecek mi merak ettim. Sence beğenir mi?" derken yüzünü koluna dayamış Buğra'yı izliyordu.
Buğra ise bir anda telefona döndü ve Buse'yi izlemeye başladı. Gülümsedi..
"Neden beğenmesin ki?" dedi.Buse ise gülümsemek yerine ciddileşti ve ölesiye utansa da sormak istediği soruyu sordu.
"Beni beğeniyor musun Buğra?"Buğra ise gülümseyerek aynaya doğru ilerledi ve Buse'nin sorusunu cevapsız bıraktı.
"Hey sana diyorum! Beğeniyor musun?"Buğra ise kameraya doğru yaklaştı ve sadece gözlerini göstererek gülümsedi. Gözleri öyle bir kısılmıştık ki; Buse'nin 'önünü görebiliyor musun' diye sorası geldi.
"Beğeniyorum. Saçlarını, gözlerini, burnunu, dudaklarını ve..." derken Buse heyecanla Buğra'nın konuşmasını kesti ve
"Ve!? Devam etsene.. Ve ne?" derken gözlerini kocaman açmıştı.Buğra kahkaha atarak kameradan uzaklaştı ve telefonu eline alarak diğerlerinin yanına ilerledi.
"Sözümü kesmeseydin söylerdim, o yüzden söylemiyorum." derken arka kameraya bastı ve Buse'ye Helin'i gösterdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/123836231-288-k533646.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇME (DÜZENLENİYOR)
JugendliteraturBu kitap; kalbinin kanatlanıp gittiği yere, bedeninin gidemediği insanlara ithaf edilmiştir. "Sabaha karşı saat 5 fakat henüz gün doğmadı. Ne zaman doğacak bilmiyorum, belki sen geldiğinde belki seni sevdiğimi söylediğimde.. Buse? Soru işareti...