İki gencin arasındaki sessizliği Buğra bozdu ve Buse'ye dönerek "Bende, sana ait bir şey var." dedi.
Buse o anın güzelliğiyle ne olduğunu tahmin edemedi, oysa ki çok iyi biliyordu.
Buğra cebinden kolyeyi çıkarttı ve Buse'ye doğru uzattı.
"Yazdığın mektuplar benim için çok değerliydi ve hala da öyle. O yüzden şakın üzülme seni sevemiyorum diye. Belki sevmiyorum ama değer veriyorum. Kolyende dahil bütün mektuplarını hala saklıyorum. Buse, ben gerçekten sana değer veriyorum." dedi.Buse gülümseyerek kolyeyi aldı.
"Bunları duyduktan sonra sevmesende olur. Ben şu an mutluyum. Biliyorum birini sevemediğini. Bunu bilerek geldim buraya. Üzüldüm fakat şu an mutluyum."
Buğra, Buse'yi kendine çekerek sarıldı. Buse bunu beklemediği için şaşırdı ve hemencecik kızarmaya başladı.
"Üzülme. Seni gülümserken görmek istiyorum. O yüzden üzülme!" dedi Buğra fısıldayarak.
Buse ise sessizce başıyla onayladı.
İki genç birbirlerinden ayrıldıktan sonra ikisi de utançla birbirlerine bakmaya başladı. Buğra uzun zamandır bir kıza sarılmamıştı ve kendini tuhaf hissetti. Bu tuhaflığı bozmak içinde "Hadi seni durağa bırakayım." dedi gülerek.
İki genç durağa ilerlerken az önceki yaşadıkları durumu düşünmeye başladılar. İkisi de sessizdi, ikisi de utanıyordu. Durağa yaklaşınca Buse, Buğra'ya dönerek "Okulda görüşürüz" dedi.
Buğra sevinmişti çünkü Buse'nin bir daha onunla konuşmayacağını sanıyordu. Bunun üzerine o da heyecanla kekeledi ve "G-görüşürüz." dedi. Neden kekelediğini yada utandığını bilmiyordu. Bilseydi zaten bu halde olmazlardı. Buse otobüsün geldiğini farkedince hızlıca otobüse bindi ve tekrar Buğra'ya el sallayarak bir koltuğa oturdu.
Oturduğu koltukta onun yaşlarında bir erkek oturuyordu. Buse, Buğra'ya baktığı için onu görmemişti ama Buğra görmüş ve biraz gerildi.
Otobüs yavaşça hareket etmeye başlayınca çabucak Buse'ye kalkması için eliyle işaret yaptı fakat Buse, Buğra'nın ne demek istediğini anlamadığı için oturmaya hala devam ediyordu.
Sonunda Buse, yanındaki çocuğu farketti ve hemen kalktı yanından. Başka bir koltuğa otururken tekrar Buğra'ya baktı ve gülümsediğini görünce o da gülümsedi.
Otobüs gözden kaybolurken Buğra hemen telefonunu çıkardı ve Cem'i aradı.
Cem arayan kişiyi görür görmez hemen açtı ve ilk konuşan Cem oldu.
"Ooo, naber lan kazulet. Yıllık arama hakkını kullanıyorsun sanırım" diyerek alaya aldı Buğra'yı.
Buğra pek arayıp soran bir insan değildi bu yüzden Cem şaşırmıştı."Batu'yu al yanına içmeye gidiyoruz."
"İyi alayım almasına da Batu içki içmez kardo. Bilmiyor musun?"
"Olsun, al sen al. Bizim apartmandaki boş olan evde içeriz oraya gelin." dedi ve kapattı telefonu.
Sonra da otobüs beklemeye başladı. Telefonundan otobüs saatlerine baktı ve gelmesine 8 dakika kadar olduğunu hesaplayarak tekrar Buse'yle oturdukları banka ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇME (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilBu kitap; kalbinin kanatlanıp gittiği yere, bedeninin gidemediği insanlara ithaf edilmiştir. "Sabaha karşı saat 5 fakat henüz gün doğmadı. Ne zaman doğacak bilmiyorum, belki sen geldiğinde belki seni sevdiğimi söylediğimde.. Buse? Soru işareti...