Bu bölüm, en özendiğim bölümdü. Saygılar ve sevgilerle..
Umarım keyif alırsınız, çünkü cidden çok uğraştım 😂😂
Bir de şuraya ufacık, minnacık yorumlar atarsanız sevinirim; malum yorum sayıları efsane bir düşüşe geçti de 😂😂💜"Denize karşı sakince oturmak istiyorum bir de sana sarılmayı. Mümkünse bu ikisi aynı anda olabilir mi hanımefendi?"
Okuduğu mesajla bir anda heyecanlandı Buse, gözünde canlanan manzara karşısında kim heyecanlanmazdı ki zaten? Elleri telefonun dokunmatik ekranındaki klavyeye gidip geldi, ne yazacaktı ki bu mesaj karşısında?
Olabilir derse kalbi dayanmazdı, olamaz derse pişmanlık içinde boğulup ölürdü. Her iki durumum da ölüme çıkması Buse'yi çıkmaza soktu. Yine de ölecekse mutluluktan ölmek isterdi.
"Olabilir beyefendi." yazdı fakat gülümserken bile eli gönder tuşu üzerinde kalakaldı. Bir an sorguladı "Bu gerçek miydi?" diye kendi kendine konuşurken. Gözlerini kırpıştırdı ve kendini yatağa doğru atarken gönder tuşuna basıp beklemeye başladı. Bir süre bekledi ama mesaj gelmediği için telefonunu oflayarak masanın üstüne koydu ve balkona çıkıp tam karşısındaki otele bakmakta başladı.
"O odalardan birinde Buğra kalıyor. Bu sanki gerçek değil gibi..." diye mırıldandı. O sırada telefonuna mesaj gelmişti ama sessizde olduğu için duymadı Buse.
"Hayallerimden birisini gerçekleştirmeme izin verdiğin için teşekkür ederim Ateş böceği." demişti Buğra, onunda kocaman bir gülümseme vardı yüzünde. Yazarken ellerine kızıyordu ama yazmak istiyordu. Kızmasının sebebi; daha kendini affettirmeden ondan bir şeyler istemekti. Bunu yapmamalıydı, biliyordu ama kendine söz geçiremiyordu.
Mesaja cevap beklerken bir yandan da düşünüyordu, Buse'ye yaptığı haksızlıkları.. "Etraflıca oturup makul bir dilde konuşmam lazım, duygularım hakkında." diye düşündü. Bunu yapacaktı, belki yarın belki de başka bir zaman ama en kısa sürede yapmayı planlıyordu. Belki şimdi, belki de... diye düşünürken Buseye mesaj attı.
"Dışarı çıkar mısın?" Otelde kaldıklarını düşünürsek eğer Buğra, Busenin dışarı çıkmamak için bir nedeni olmaması gerektiğini düşünüyordu. Bu durumda kesinlikle çıkacaktı. Üzerine ceketini geçirdi ve Cem'e bir göz attıktan sonra odadan dışarı çıkıp az önce Bensu'nun kalmış olduğu banka ilerledi.
Arada kafasını otele çevirse de hemen önüne dönüyordu. Aklı başından gitmiş bir vaziyette beklerken Buse'nin aslında yurtta kaldığı ve bu saatten sonra yurttan çıkamayacağı gerçeğini unutmuştu. 10 dakika kadar beklemişti, mesajı gördüğünü biliyordu çünkü mavi tik olmuştu.
Bir 10 dakika daha bekledi, daha sonra ise tekrar mesaj attı.
"Hey! Orada mısın? Mesajı gördüğünü varsayıyorum. Dışarı çıkmayacak mısın?" gibisinden kendince uyarı mesajı atmıştı. Yarım saat kadar bekledi daha sonra aklı başına geldi ve Buse'nin yurtta olduğunu hatırladı. Alnına vururken "Ben bir salaklık yarışmasına girsem ilk üçü çekerim, aptalım." diye kızdı kendine ve banktan kalkıp otele giriş yaptı.Merdivenleri çıkarken attığı mesajlar beyaz ışık misali gözlerinin önünde süzülürken kalbi sıkışıyor, yaptığı bu aptallığı Buse'nin farketmemesi için bir şeyler düşünüyordu. O sırada cebindeki telefon titreşti. Gözleri sanki cebinde korkunç bir şey varmışta onu yeni farkediyormuş gibi kocaman açılırken titrek elleriyle cebini yokladı ve telefonu çıkarttı.
Ekrandaki kocaman Ateşböceği resmini görmezden gelirken üst taraftaki bildirimi ayrı bir sekmede açtı ve mesajı okumaya başladı.
"Üzgünüm balkona çıkmıştım. Şimdi gördüm mesajını ve şu anda dışarı çıkamam. Çok üzgünüm ya bekledin değil mi?Gerçekten çok özür dilerim." gibi bir mesaja alışık değildi BC olsaydı bu durum karşısında fazlasıyla dalga geçerlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAZGEÇME (DÜZENLENİYOR)
TeenfikceBu kitap; kalbinin kanatlanıp gittiği yere, bedeninin gidemediği insanlara ithaf edilmiştir. "Sabaha karşı saat 5 fakat henüz gün doğmadı. Ne zaman doğacak bilmiyorum, belki sen geldiğinde belki seni sevdiğimi söylediğimde.. Buse? Soru işareti...