Selaaammm *-*
Ve iyi okumalaaar
Ve bol bol yorum yapııınnn *-*-*
------
---Geçmiş---
"Tanrım Chanyeol deli etme beni! Sehun'un burada işi ne?"
"Gidecek yeri yokmuş, gönderemedim."
"Ne demek gönderemedim Chanyeol? Gönder şu çocuğu."
"Sokakta mı kalsın çocuk? Bizimle birlikte yemek yer işte." Sinirden saçlarımı yoluyordum. Chanyeol gerçekten şu anda deli gibi sinirlenirimi bozuyordu.
"Chanyeol farkında mısın ama bu bizim birinci yıl kutlamamız. Bunun baş başa romantik bir yemek olması gerekiyordu. Sehun'u niye getiriyorsun?" Bağırarak Chanyeol'ün üzerine yürüdüm. Kontrolümü kaybetmiştim çünkü.
"Seni duyabiliyorum annecik." Sehun'un içerden bağırdığını duyduğumda bütün kan beynime sıçramıştı.
"Baksana! Bizi duyabiliyor! Bunun anlamı gece de duyabilecek!"
"Baekhyun sakin olur musun biraz? Bağırdığın için duyuyor."
"Bana sakin ol deme! Kaç saattir uğraşıyorum biliyor musun?" Olan her şeyi baştan alayım. Bugün Chanyeol'le birinci yıl dönümümüzdü. Sabahın köründe uyanıp alışveriş yapmış ve Chanyeol'ün evine gelmiştim. Bugün Sehun'un sorunlarını çözmek için erkenden evden ayrılıp avukatla görüşmeye gitmişlerdi. Saatlerce yemek yapmakla vakit harcamıştım.
Özel her günümüzde, yani Chanyeol'ün 'ay dönümü' adı altında her ayın 18'inde bana hediye aldığı günlerde, uğraşan kişi Chanyeol olduğu için bu sefer ben bir şeyler yapmak istemiştim. Chanyeol'e ne istersin diye sorduğumda evde vakit geçirelim demişti. Ben de onun isteği doğrultusunda evi o kadar güzel bir hale getirmiştim ki kendim bile kendi yaptığım yemeğe inanamıyordum.
Ama sonrasında ne mi olmuştu? Yüz defa Chanyeol'e Sehun'u uzak bir yerlere bırakıp onu terk et dememe rağmen kapıyı açtığımda -ki tam olarak Chanyeol'ün üzerine atlamaya hazırdım- karşımda Sehun'u da bulmuştum.
Başlarda ikisinin anlaşması bir hayalin gerçek olması gibi gelmişti ama hayır. Kesinlikle bir kabusun gerçek olması gibiydi. Birlikte maçlara gitmeleri, Chanyeol'ün okuluna gitmeleri, konsere gitmeleri, içmeye gitmeli ve daha birçok birlikte yaptıkları etkinliğin sonunda deliren ben olmuştum. Resmen kendilerine ait 'erkeksi' bir dünya olmuştu ve ben 'annecik' olarak bu dünyanın dışında tutuluyordum. Dinlediği müzikler bile aynıydı. Ben onları nasıl ayırabilirdim ki? Şu an gerçekten sinirden deliriyordum. Birbirlerinin en yakın arkadaşları olmaları, Chanyeol'ün 20 küsür yıldır özlemini çektiği kardeş sahibi olma duysunu sikeyim. Onları daha fazla bir arada görmeye dayanamıyordum. En yakın arkadaşımı mı, erkek arkadaşımı mı yoksa birbiriyle iyi anlaşan bu iki arkadaşı mı kıskanmalıydım bilmiyorum.
"Eminim bütün her şey çok güzel olmuştur. O kadar çok şey yapmışsın ki eminim tek başımıza bitiremeyiz, Sehun'a da bir tabak koyalım."
"Mum ışığında yemek hazırladım Chanyeol. Senin için en sevdiğin renkte pijama aldım." Üzerimdeki gri saten kumaşı tutup çekiştirdim. Aynaya baktığımda ben bile kendimden etkilenmiştim Chanyeol beni göre göre nasıl Sehun'a da bir tabak koyalım derdi? "Saçlarımı kırmızıya boyattım be adam! Her şeyi bu gece için özel olarak ayarlamışken nasıl olur da Sehun da bize katılsın dersin! Her gün birlikte vakit geçirdiğiniz yetmiyor mu? Markete su almaya bile birlikte gidiyorsunuz! Yeter be!" Çıldırarak odanın içinde bir ileri bir geri yürümeye başladım.
