Selaaaaaaam
Yine M koyup koymama kısmında kararsız kaldım çok şey yoksa bence ne bilem aşlskdaşslkdasşld zaten yazamıyorum neyse klaşskdlşa
Bölümü de düzenlemedim bakın yazım yanlışlarımla ve devrik cümlelerimle dalga geçiyosunuz hepsini yazıyorum bi kenara biriktiriyorum. Sıkacağım Chanyeol'ün topuklarına biraz daha dalga geçerseniz aşlskdaşldka
Bölümü çok zor şartlarda yazdım
Goodpoi, Sexpoi, Madpoi ve Badpoi sürekli kafamda çatışıp durdu adeta bitmedi dört gündür
Ve bilin bakalım kim kazandı :))))))))))))
:)))))))))))))))))))
Ay biraz daha atcam :))))))))))):))))))))))
:))))))))))
----
"Babamın ölümünden sonra... Her şey zaten benim için yeterince kötüydü. Ölmeden önce bir projeye imzasını atmıştı. İmzasını atıp parasını peşin almış, bilmiyordum. Parayı annemin tedavisinde kullanmış. Ama aniden ölünce projeye başlama fırsatı bile bulamamış. İnşaat şirketi de paralarını geri almak için ihtarname göndermiş. Ben bunu uzun bir süre fark etmedim. Zaten çoğunlukla kapılara çıkmazdım. Kapıya gelen her şeyi de bakmadan atardım. Taziye mektupları gelirdi çoğunlukla... Onları görmek acımı sürekli tazelerdi... Sonrasında parayı ödemediğim için eve bu sefer haciz memurları geldi."
"Ne yani? Sen şimdi evinizi kaybettiğini mi söylüyorsun?" Chanyeol şaşkınlığını gizleyemeyip acı dolu gözleriyle bana baktı. Ben ne kadar üzüldüğümü hatırlamıyordum bile. Chanyeol için bile durum böylesine üzücüyken...
Başımı salladım. Salonda oturmuş, bana sorduğu cevaplamaya çalışıyordum. Öncelikle her şeyi baştan bilmeli diye düşündüm.
"O öfkeyle inşaat şirketine gittim. Hesap sordum, bağırdım, çağırdım. Beni kimse dinlemedi. Uzaklaştırmaya çalıştılar. Polis çağıracaklarını söylediler. Tek dinleyen kişi oydu. Kapı dışarı edilmiş yol ortasında ağlarken geldi ve bana bir kartvizit uzattı. Avukat bir arkadaşının kartıymış. Sorunumu hukuki yollarla çözmem gerektiğini söyledi. İnşaat şirketinin muhasebecisi, Jaehyun."
"Denedin mi peki?"
"Denemedim. Deneyemedim. Gücüm yoktu. Gerekirse kendimi eve zincirleyecektim ama hukuki bir savaş için cesaretim yoktu. Günler geçti ve bir gün kapım çaldı. Sokaktan ne zaman araba geçse evi almaya geldiler sanıp korkuyordum. Kapıyı açtığımda karşımda Jaehyun'u gördüm. Elinde çiçek buketi vardı. Papatya."
"Sen papatyaları sevmezsin."
"Gülleri de sevmem." İtiraz etmekle uğraşmadı ama başını iki yana sallamıştı. "Onu o gün evime aldım. Konuşmadık bile. Genel olarak ben onunla hiç konuşmazdım. Bir süre hep böyle devam etti. O geldi, konuştu gitti. Bazen o da konuşmadı. Ben orada öylece ölü gibi otururken o televizyon izledi. Bana yemek getirdi. İştahım tamamen kapalıydı ve getirdiklerinden sadece bir iki lokma yedim. Yemekler bozuldu ve çöpe attı. Faturayı ödemediğim için elektrikler kesildi. Televizyon izlemek yerine kitap okudu bu sefer. Niye geldiğini bilmiyordum. O da benim niye bu halde olduğumu bilmiyordu. Söylemedim hiç. Ailemi kaybettiğimi biliyordu, iş yerinde olay çıkardığım için o da. Ne kim olduğumu bildi ne sevdiğim şeyleri, ne hoşlanmadığım şeyleri."
"Bunun farkındayım." Huzursuzca homurdandı. Ona Jaehyun'la ilgili her şeyi anlatmamı kendi istemişti. Ona her şeyi anlatmam gerekiyordu, bilmesi gerekiyordu. Kendi istemesine rağmen sinirlenmeden edemiyordu. İçindeki huzursuzluğun farkındaydım. Anlattıklarım hoş şeyler olmasa da karşımda beni dinliyor oluşu acılarımı yatıştıran tek şeydi.