Selam
Bu nasıl bir bölüm oldu hiçbir fikrim yok içime sinmedi ama umarım siz çakmazsınız lşaskdşlkaslsşklşa
Yorumlarınıza ihtiyacım vaaarr
İyi okumalar
Ha bu arada geçmiş bölüm yok kafanız karışmasın hepsi günümüz aşslkdalşsdkaslşdsa
----
Yemek kazasız bir şekilde geçmişti. Yani benim kalp spazmı geçirmem, Chanyeol'ün beni her an öldürmek için hazırda bulunması dışında kazasız geçmişti. Yanına oturma planım suya düşmüştü. O terastan indiğimde bütün öz güvenim terastan intihar etmiş beni yalnız bırakmıştı.
Yine de ona kuzu gibi sessizce köşeme geçtiğimi belli etmemiştim. Yemeğe gidip bizimkiler kutlama içkilerini içerken onlarla olabildiğince eğlenmeye çalıştım ve sanırım biraz içkinin bokunu çıkardım. Sözde kendimi yarına saklamıştım. Onlarla sohbet edip şakalar yaptım, hiçbir şey olmamış gibiydi, hiçbir şey hissetmiyormuşum gibi davrandım. Chanyeol'le göz göze geldiğimizde panikle gözlerimi kaçırmamaya çalıştım ve o gözlerini çekene kadar bakmaya devam ettim ya da öylesine göz göze gelmişiz gibi davranıp başka yerlere de baktım.
Sanghun denilen çocuk biraz fazla ağıma takılmıştı. Bana içki getirmesinden ve telefon numaramı istemesine kadar. Neyse ki elimdeki kapaklı telefonu gösterip, sence çok telefon kullanıyor gibi miyim diye göstererek ona numaramı vermekten kaçmıştım. Ayrıca o kadar sarhoş görünüyordum ki benden bu gecelik bir iş çıkmayacağını fark etmiş olmalıydı.
"Yarın uzun bir gün olacak çocuklar. Bence artık yatmalıyız." Kyungsoo'ya hayatımda hiç böylesine onay vermemiştim.
"Bence de." Hevesle ayağa kalktım. Ayağa kalkarken başım biraz dönse de bunu saklamayı başardım.
"Baek, sen kendin gidebilirsin değil mi? Ben telefonla konuşacağım da." Sehun telefonunu gösterince kaşlarımı çattım. "Uzun zamandır konuşmadığım biri de." Sehun'un uzun zamandır konuşmadığı kimse yoktu ki. Yani uzun zaman sonra konuşmak isteyeceği uzun zamandır konuşmadığı kimse yoktu. Bunun sorgusunu sonra çekmek istedim çünkü Chanyeol'ün bakışları bütün tüylerimi ürperiyordu. Üstelik beynim çok parlak bile değildi. Terastan inince alkole sığınmamam gerekiyordu.
"Peki, odaya girince bana mesaj at. Aklım sende kalmasın."
"Tamam an-" Ona büyüttüğüm, öfkeli gözlerimle baktım."Anladım." Annecik demek üzereyken onu son anda susturmayı başarabilmiştim.
"İyi geceler." Kyungsoo ve Jongin diğer masadakilere veda etmeye gittiler. Jongdae ve Minseok da onlara eşlik etti. Yixing koluma girdiğinde rahatladım. Onun varlığıyla diğer kimseye bakmadan beni çekiştirip salondan dışarı çıkartmasına izin verdim.
"Wufan bütün ruhumu emdi resmen. Bir insan bu kadar kasıntı olamaz." Güldüm. Yixing aslında kimseyi kolay kolay sevebilen biri değildi. Beni bile sevmesine anlam veremiyordum. Onu tanıdığım ilk zamanlar yılışık bir insan olduğumu düşünsem de zamanla tanımayı başarmıştım.
"Eminim o da seni tam bir baş belası olarak görüyordur."
"Sen kendine bak. Chanyeol sana baktığında dizlerin titriyor."
"O Chanyeol'den değil. Alkolden." Uydurduğum bahaneye inanmadığını biliyordum ama Yixing'den de çekinecek değilim. "Biliyor musun? Başlarda senden nefret ederdim."
