Selam, twitterda başkanlığımı ilan etmemin ardından buraya gelip halkım için bölüm paylaşayım dedim.
Ficte #TeamByun'cu olduğum için bu bölümde Baekhyun'a söveni pataklamaya gelicem ona göre lşaskjdalkd
İyi okumalar, bölüme girmeden önce iç organlarınızı buraya bırakabilirsiniz, çıkışta unutmazsanız alırsınız.
---------
"Böyle bir yere gelmeyeli uzun zaman olmuştu." Dedim, bulunduğumuz teras katını izlerken. İş çıkışı beni yine almaya gelmiş ve hızlı bir araba yolculuğunun ardından neredeyse Seoul'ün dışındaki lüks bir otelin restoranına getirmişti. Burasının yeni yapıldığını düşünüyordum. Aslında emindim. Çünkü ilk defa geliyorduk. 6 yıl önce beni ülkedeki bütün şık restoranlara getirdiğini göz önünde bulundurarak konuşuyordum.
"Sana güzel bir yemek ısmarlamak istedim." Açık havayı seviyordum. Bu yüzden restoranın kapalı alanında değil teras tarafında oturmayı tercih etmiştim. Belki de yüksekte olduğumuz içindi, serin bir hava tshirtümün açıkta bıraktığı kollarından beni ısırıyordu. "Üşüyor musun?" Başımı sallayınca az önce sipariş verdiği garsonu nazik bir el işaretiyle geri çağırdı. "Battaniye getirebilir misiniz?" Adam başını sallayıp giderken ona gülümsedim.
Bugün gerçekten tam olarak bir beyefendiydi. Beni aldığından beri yapmadığı tek şey kapımı açtıktan sonra eliyle reverans yapmaktı.
"Çok düşüncelisin. Ama yine de beni bir böyle bir yere getirmeden önce haber ver ki eski bir tshirt ve keten bir pantolonla yakalanmayayım." Üzerinde işe giderken giydiği takımlardan biri vardı. Hala bu meseleyi atlatabilmiş değildim. Erkeğim her gün işe bu kılıkta gidiyordu bu da yetmezmiş gibi bol ve rengi solmuş mavi tshirtlü sevgilisini işten alıp yemeğe getiriyordu.
"Her halinle iyi göründüğünü söylemekten hiçbir zaman bıkmayacağım sanırım." Eline yasladığı yanağı ile bana bakıp tatlı tatlı gülümserken bugün gerçek anlamda ne kadar da şeker olduğunu düşündüm. İş yerine bir demet zambak göndermişti, sonunda en sevdiğim çiçek konusunda ikna olmuş gibiydi. Çünkü zambakları çok severdim. Beyaz olan her şeyi sevdiğim gibi. Onun gibi kırmızı delisi olmamam onu hayal kırıklığına uğratıyordu sanırım.
"Teşekkürler." Battaniye gelince kibarca teşekkür edip katlı kumaş parçasını ayırmaya koyuldum. Chanyeol çoktan ayağa kalkıp arkama geçerek bana yardım etmeye hevesli görünüyordu. O kadar kişinin içinde bunu yapması yanaklarımı kızarttı. Başka herhangi bir yerde bunu sorun etmezdim belki ama etrafımızı çevreleyen takım elbiseli ve abiyeli insan sürüsünün içinde utanmıştım.
"Adamın battaniye seçimini beğendim, bol bahşiş bırakacağım." Üzerimdeki kırmızı battaniyeye bakıp göz devirdim. Adamların çok fazla battaniye rengi seçeneklerinin olduğunu sanmıyordum. Keyfini bozmamak için bunu dile getirmedim.
"Bugün centilmenliğini neye borçluyuz?" Akşamdan beri dilimde dönen soruyu sonunda özgürlüğüne kavuşturdum.
"Her zaman böyleyim." Buna inanmayan bir kahkaha attım.
"Hiç sanmıyorum."
"Uzlaşmacı olduğunda hep böyleyim. Sen hırçınlaşarak içimdeki kaba herifi gün yüzüne çıkartıyorsun. Bugün diğer günlere nazaran sakin olduğunu sen de biliyorsun." Sakin değildim, sadece bugün biraz daha aklımı başımdan alıcı görünüyordu. Ancak her şeye rağmen ben yine de normal hallerini, kaba herif olarak nitelendirmezdim. Belki biraz zorba, biraz da şakacıydı. Kesinlikle kaba değildi.
