BEEN GELDİİEEEMMMM
Biliyorum, tam da bugün bölüm aklınızdan geçmişti aşsldksadkad
Heyecanlı yerde bitmişti önce diğer bölüme bakıp hatırlayın derim aşslkdaslşdk
Hiiiiiç kontrol etmedim zaten bayram yüzünden meşguldüm ve bi yazdım bi kapattım bi yazdım bi kapattım derken bölümde geçiş bütünlüğü sağlayamadı isem ve yanlışlarım varsa affedin
İyi okumalar <3
----
Ağır adımlarla ona doğru gittim. Karşısında dikildim ve bir süre oturduğu yerde ellerini incelemekten başka bir şey yapmadı. Yüzü önüne düşmüştü. Bir şeyler düşünüyordu ve sanırım ben o düşüncelerin hiçbirini bilemeyecektim.
Avuçlarını birbirine sürttü. Derince iç çekti. Ya konuşup konuşmamaya karar vermeye çalışıyordu ya da ne diyeceğine. Ben onu nefes aldığım her saniye kırmayı başarırken o kırılmasına rağmen beni kırmamak için ağzını bile açmıyordu.
Düşmüş omuzlarını dikleştirdi ve onun ardından başını kaldırdı. Bakışlarında gördüğüm şey kendimi tepeden tırnağa bana kendimi çıplak hissettirdi. Her şeyimi görüyor gibi bakıyordu, belki de gerçekten gördüğü için. Öyle bir bakıyordu ki kendimden utanmıştım. Olduğum kişiden, yaptıklarımdan, her şeyden ama her şeyden derin bir utanç duymuştum.
"O adamın yüzünü dağıtmadıysam bil ki kaba kuvvetle sorun çözmekten hoşlanan biri olmadığım için. Dahası, sana ve kararlarına saygı duyduğum için." Bunu yapardı. Bunu yapabilecek güce sahipti. Ama yapmadığı için mutluydum. Sessizliğim karşısında gözlerini kaçırdı. Evet, işte ben buydum. Böyle durumda bile bir şey diyemeyen biri. "Onu buraya getirmen hataydı. Onu buraya, bizim yeni başlayan küçük dünyamıza getirmen hataydı."
"Biliyorum." Sesimin bu kadar kötü çıkacağını tahmin etmemiştim.
"Öyleyse niye yaptın?" Koca bir yumru boğazıma oturdu. Oradan hiç gitmedi, yutkunamadım. Nefes alamadım. O kadar şeyden sonra onunla bu kadar huzursuz bir ortama düşeceğimi bilemezdim. Canım çok acıyordu. Onu üzmüş olmak canımı yakıyordu. Onunla böyle olmaktan nefret ediyordum. "Baek seni anlayamıyorum. Elbette bunu yapman için geçerli bir nedenin vardır. Sana ve yaptıklarına kendimden daha çok güveniyorum. Ama bunu gerçekten anlamıyorum."
"Chanyeol ben..." Ne diyeceğimi bilemiyordum açıkçası ne diyebilirdim ki? Ben artık zayıf biriyim. O eski Baekhyun değilim mi?
"Seni seviyorum. Bir insan başka bir insanı böylesine sevebilir mi emin bile değilim." Durdu ve yeniden gözlerimin içine baktı. "Sen de beni seviyorsun. Ama bir şey var. Bu her neyse bu yüzden benimle kalmıyorsun, bu yüzden o işte kalmaya devam ediyorsun ve bu yüzden o adamı bugün buraya getirdin. Bu ne bilmiyorum."
"Çok basit Chanyeol." Gülümsemeye çalıştım. Bu çok zor oldu. "Değiştim." Omuz silktim. "Bunun konusunu açmamdan nefret ediyorsun biliyorum ama 6 yıl geçti ve ben değiştim. Değişmek zorunda kaldım. Sen değişmedin çünkü değiştirebileceğin hiçbir şey yok. Olduğun halinle, çok güzelsin."
"Sen de öylesin Baek..." Gözlerinde kendimi gördükçe her şeyi unutasım geliyordu.
"Senin gözlerinde öyleyim. Ben küllerimden yeniden doğmaya çalışıyorum Chan. Her şeyimi kaybettim. Geriye kalan tek şey bu bedenimdi. Aynaya baktığımda artık o genç, mutlu, her şeyi yapabileceğine inanan kişiyi göremiyorum ben. Denedim, her şeyi yapmayı denedim ve başarısız oldum. Artık yeniden denemeye cesaretim yok. Seninle kalmıyorum çünkü korkuyorum, ya söndüğümü fark edersen? Ya o gözlerinde gördüğüm ben, aynada gördüğüm kişiye benzerse? Ya gözlerinde de solup, sönersem?"