40. Bölüm (Final)

14.3K 1K 1.7K
                                    

Arkadaşlar, oraya final yazısını yazmak benim için de zor oldu. O yüzden bölümün tadını çıkartıp sonda görüşelim oldu mu?

İyi okumalar 


----



Hayatım bir anda yeniden en karanlık kuyulara benzemişti. Gülmüyor, acıdan başka bir şey hissetmiyor, yemek yemiyor ve konuşmuyordum. Eğer elimden gelebilse nefes da almıyor olurdum.

Bitmişti. 6 yılın sonundaki karşıma çıkan o güzellik sona ermiş, her şey bitmişti. Belki hak ettiğimi bulmuştum belki de benim kaderimde zaten karanlığın içinde kalmak vardı. İki türlü de iyi değildim ve kesinlikle iyi olmayacaktım.

3 gün, Chanyeol'ün hayatımda olmadığı 3 koca gün. Günler benim için en son bu kadar uzun olduğunda Chanyeol yine yoktu. Onsuz yaşamıyor gibiydim. Bu yüzden zaman bir türlü akmayı beceremiyordu. Hayatım bu odada durmuştu. Ya da ben bu odanın içine sıkışı kalmıştım.

O gün geldiğimden beri bir an bile çıkmamıştım. Belki ufak bir teselliydi ama bir hafta boyunca odamda yatan Chanyeol'ün kokusu burada gibiydi. 6 yıldan sonra yaşadıklarım hayalden ibaretmiş gibi gelmiyordu bu yüzden. Çünkü bazen delirdiğimi, onun hayalimin bir ürünü olduğunu düşünmeden edemiyordum.

O gün dediklerinin beynimin bir oyunu olmasını istiyordum. Öyle ona ait olmayan cümlelerdi ki. Aynı zamanda oldukça ona ait.

"Baek, yalvarırım artık çıkıp bir şeyler ye." Sehun kapımı aralayıp seslenirken gözlerimi yatağın boş tarafından bir an bile ayırmadım. Sanki bu yataktan ayrılırsam olanları kabullenecek gibiydim.

Bir yanım bitemez diyordu. Nasıl bitebilirdi ki? 6 yıl sonra bile bitememişken şimdi mi bitecekti? Ama acı içindeki diğer yanım her şeyin farkındaydı. 3 gün boyunca hiçbir şey olmamıştı. Belki ona ulaşması gereken kişi bendim. O da en az benim kadar kötü bir haldeydi, emindim. Ona gidip her şeyi boş verdiğimi söylemek isterdim. Diğer yandan ise çok kırgındım. Hiç olmadığım kadar kırgın. Ondan duyduğum son şeyler o kadar kötüydü ki. Bunu kabullenmem bile imkansızdı.

Bir özür, basit bir özür kalbimi yeniden iyileştirir miydi? Ne çok isterdim bunun olmasını. Özür bile değil, bana sarılması bile her şeyi çözecek gibiydi. Fakat gerçeklerin bu kadar basit olmayacağını biliyordum. Bu benim bir eksikliğimdi, ne olursa olsun o sözleri kulağımda çınlamaya devam edecekti. Hiçbir zaman kendime güvenimi yeniden kazanamayacaktım. Bir kere yitirmiştim. Bir kere her şeyimi yitirmeme rağmen o yıkık temelden yeni bir şey kurmaya çalışmıştım. Olmayacağını biliyordum, olmamıştı da.

En kötüsü de bu güvensizliğim yüzünden onu kırmıştım.

Onun beni kırmasını bir süredir önemsemiyordum. Ne de olsa bunları hak edecek çok şey yapmıştım. Bin yerimden parçalanmayı hak ediyordum.

Diyordum ya hep; ben gerçekten onu hak etmemiştim. Bunu gerçek anlamda fark etmem acı verici olmuştu sadece.

"Baek." Sehun'un hala burada olması bile beni şaşırtmamıştı. Hangi ara yatağımın dibine kadar geldi, bilmiyordum bile.

"Bari şu lapayı ye Baekhyun Abi." Luhan yatağıma bir tepsi bırakmıştı. Denemiştim, bir şeyler yiyebilmeyi denemiştim ama olduğu gibi çıkartmıştım.

"İstemiyorum."

"Baekhyun, lütfen. Eski haline dönmene göz yumamam. En azından şunu ye. En azından benim için bu kadarını yap." Zorlukla doğruldum ve ona baktım. Yüzü tamamen iyileşmişti. Vücudu için de her gün doktora gitmeye başlamıştı. Ona bu sırada yardımcı olamamak beni daha çok üzüyordu. Tekerlekli sandalyede olması gereken son kişi bile değildi.

After AllHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin