"Evlen benimle." Demişti Jaehyun. Sanki tuvalete gideceğini söyler gibi, hamburgerciye gidelim der gibi, benden su ister gibi.
"Olur." Demiştim ben de.
Oturuyorduk, televizyonda Karayip Korsanlarının bilmem kaçıncı gösterimi vardı. İzlediğimize değildi, evde ses olması iyi oluyordu. Bizim evdeydik. Klasik hafta sonu gecesiydi. Jaehyun bana haber vermeye gelmeden beni almaya gelmişti ama onunla gelemeyeceğimi çocuklara sözüm olduğunu söylemiştim. Nitekim yarım saat sonra her zaman gittiğimiz barda oturup birkaç kadeh bir şey içecektik. Jaehyun'u da davet etmek isterdim ancak bize katılmakta pek istekli olduğunu sanmıyordum.
Onunla gelmeyeceğimi söylediğimde bozulsa da buluşma saatine kadar oturup her zamanki şeyler hakkında konuşmuş ve bir şeyler yemiştik. Şimdi ise öylece dizine yatmış, televizyona bakarak, sehpanın üzerinden cips alarak saçlarımı okşamasının tadını çıkartıyordum.
Ve galiba az önce evlilik teklifi almıştım.
Durumun ve şu halimizin saçmalığını biliyordum ancak bizim ilişkimiz böyleydi. Çıkma teklifi ettiğinde de tuvalette ellerimi yıkıyordum. Dediğinin ciddi olduğunu biliyordum çünkü onu -üç yıldır tanıyordum. Birini sürekli görüyorsanız 3 yıl o kişiyi tanımak için ideal bir süreydi. Benim de cevabımın ciddi olduğunu biliyordu.
"Bunu aldım bugün sana." Elimi tutarak ince metali avucumun içine bırakmıştı.
İncecikti. Dikkatli bakılmazsa görülemeyecek, yere düşse ses çıkartamayacak kadar, parlayarak dikkat çekemeyecek kadar ince. Yüzüğü görmemle artık yattığım yerden kalkmam gerektiğini düşündüm.
"Yasal olmadığı için gerçek bir nikah kıyamayız tabii ama baharda ufak bir kutlamayla en azından kendi içimizde resmiyete dökebiliriz. Hem o tuhaf arkadaşlarını da çağırırsın." Her şeyi kendince oldukça makul bir şekilde planlamıştı yine. Oldukça planlı ve planlarına sadık biriydi. Sanırım bu da onun neden işinde bu kadar çabuk yükseldiğini açıklayabilirdi.
Görünüşte bu dediklerinde bir sorun yoktu. Gerçek olmayacak bir evliliğe ne kadar ciddi bakılmalıysa ben de o kadar ciddi bakıyordum işte. Bir de zaten şu durumdayken, karşımda Jack Sparrow varken neyi ne kadar ciddiye almalıydım bilmiyorum. Ama düşüncesi güzeldi.
"Kulağa oldukça güzel geliyor." Diyerek dudaklarımızı buluşturmamızın ardından göğsüne sığınmıştım. Bana dinginlik ve sakinlik veren kollara. Onu seviyordum ve bahara kısmen evli biri olma fikri hiç de fena değildi.
-------
"Onun bir yüzük olduğundan emin misin? Tel parçasını birleştirip parmağına takmış gibi."
"Sehun!" Sehun'un havaya tutup incelediği yüzü elinden kurtarmış ve olması gereken yere takmıştım.
"Sehun'a hak vermeyi sevmem ama bu sefer haklı galiba. Ona 3 yılını verdin, karşılığı bu mu?" Kyungsoo da Jaehyun'u sevmeyenler kulübündendi.
"Bu tarz şeylerin ne önemi var ki? Yüzük olmasa da olur. Uzun süredir birlikteyiz, bir yüzüğün varlığı pek de önemli olmasa gerek."
"Ne yani şimdi evleniyor musun? Buraya işimden istifa etmemi kutlamaya gelmiştik şimdi bir de senin evlenmeni mi kutlayacağız?" Jongin'in bu ay içinde istifa ettiği bu ikinci işiydi. Zengin, oldukça zengin bir aileden geliyordu ancak babası onun oldukça şımarık yetiştiğini düşünerek bütün mal varlığını elinden almıştı. Şimdi çalışarak geçimini sağlamak zorundaydı ancak bunda pek başarılı olamıyor gibiydi. Arkadaş grubumuzun içinde dizi gibi bir hayata sahip olan belki de tek kişiydi.