Kendini tanı

231 15 16
                                    

Fincanını ortadaki sehpanın üzerine bıraktı. Gayet sakince koltuğa oturdu dirseklerini dizlerine koydu. Ellerini birleştirdi ve kafasını kaldırarak bana baktı ve sordu;
-Sen kendini tanıyor musun ?
Afallamıştım... Böyle bir tepki beklemiyordum. Sandalye çekip karşısına oturdum. Şuan onun sakinlik seviyesine gelmiştim.

-Sence ? Ben 1 yıl boyunca kapkaranlık iğrenç bir yerde yattım. Yüzüme bak ! Ben bu yüzü 1 yıl boyunca görmedim! Dedim sinirle çıkışarak. Neden böyle birşey yaptığımı neden böyle bir patlama yaşadığımı bilmiyorum. Üstelik bu ani siniri haketmemişti. Ben bunları düşünürken yine aynı ciddiyeti bozmayarak yüzüme baktı ve sordu;

-Sakinleştin mi?

Pişman hissediyordum böylesine bir çıkışın gereksiz olduğunu yeni yeni fark ediyordum...

- Evet... Özür dilerim...

Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Elimden tuttu ve;

-Hazır mısın asıl seni görmeye ? Dedi.

Heyecanlanmıştım. Ne yapacaktı? Ne anlatacaktı? Halbuki ben ona sen kimsin? Demiştim. Oda bana,beni tanıtmaya karar vermişti. Kafam iyice karışmıştı... Biri beynime format atmıştı sanki... Beni ayağa kaldırdı ve önden o,arkasından ben yürümeye başladık. Hala elimi tutuyordu... Odasının kapısına gelmiştik. Girmeden önce bana döndü ve gözlerime baktı;

-Hazır mısın?

Yine kalbim deli gibi çarpıyordu... Bu genç tehlikeli miydi ? Bunların hepsi, bana yardımları,bir oyun muydu ? Ona baktığımda yine içimde sonsuz bir güven yeşermişti... Elini daha sıkı tutup hafifçe kafamı salladım. Yavaşça odanın kapısını açtı ve ışığı yaktı. Gördüklerim karşısında şok geçirmiş,başım dönmeye başlamıştı... Gözlerim dolmuştu bile... Gördüklerime inanamayıp tekrar tekrar etrafa baktım. Ama gözlerimi ne kadar kapatıp açsamda gördüklerim gerçeğini değiştirmiyordu...

-Evet artık gözlerine inanabilirsin dedi. Arkamda dururken.

-Bu kız benim !

Hertarafta fotoğraflarım vardı... Sahnedeydim... Arkamda 4 kişi vardı. Biri bateri,biri keman,biri gitar ve biride benim arkamdaki solistti. Ve ben en önde elimde elektro gitarla şarkı söylüyordum... Evet hatırlıyorum... Ben bu grubun solistiydim... Bazılarında tek,bazılarında arkadaşlarımla olan fotoğraflarım vardı. Çok büyük bir müzik grubu değildik. Bir albümümüz bile yoktu. Kendi çapımızda mekanlara çıkardık. Ama tanınırdık... Şöyle söyleyeyim, ulaşılmaz değildik. Ünlü değildik ama fazla popülerdik...

-Platonik aşkı bilir misin ?

Dedi. Benim gözlerim duvarlara takılıyken. Ona döndüm. Anlamsız bir şekilde yüzüne daldım. Hiç birşey söyleyemedim. Kelime çıkmadı ağzımdan ve sadece sustum... O devam etti;

- Seni ilk sahnede gördüğümde çok fazla etkilenmiştim. Gözgöze gelmiştik hatta... Gözlerimi alamadım senden. O kısacık anda neler kurdum neler hissettim bir bilsen... Anlatmaya kelimelerim yetmez. Sabaha kadar anlatsam zaman yetmez... Yetmez işte. Seni izledim bütün gece... Hareketlerin,kendi tarzın,sesin hepsi içime dokundu... En çokta gözlerin. Hani dedim ya kısacık bir anda göz göze geldik diye. İşte o kısacık anda asi tarzının arkasındaki küçük masum kızı görmüştüm...

Dilim tutulmuştu o anlatırken ne diyeceğimi bilemedim. Susup daldı ve devam etti;

- Eve gittiğimde tüm sosyal medya hesaplarından seni takip ettim. Bir bahane bulup mesaj atmak istedim. Çok fazla takipçin vardı. Mesajımı görüp göremeyeceğini bile bilmiyordum. Sana bir mesaj attım ama sen görmedin. Sadece hayranlık değildi buna eminim. Her gittiğin mekana geldim. Şarkı repertuarını bile ezberledim hepsini seninle birlikte söylüyordum. Kursa gidiyordun. Gitar kursu veriyordun. Hergün oraya gidip senin giriş çıkışlarını izliyordum. Kayıt olmayı denedim ama kontenjanın dolu olduğunu söylediler. Yinede pes etmedim. Yinede hergün o mekana gelip seni dinledim,izledim... Ama 1 gün senden vazgeçme kararı aldım. O gece kendimi aldatılmış gibi hissettim. O gece şarkını söyledin ve kısa bir ara verdikten sonra masalardan birindeki çocuğa doğru gittin. Sarıldın,öptün... Elinden tutup mekanın dışarısına çıkardın. Peşinden gelmeye ne kadar cesaret edemesemde,sizi ne kadar öyle görmeye korksamda yinede çıkıp gizlice sizi izledim. Ona çok güzel bakıyordun... Durup durup onu öpüyordun... Elini tutup ona gülümsüyordun... Sanki dünyada başka kimse yokmuş gibi ondan başka hiçbirşey senin dikkatini çekemiyordu... En acısıda ne oldu biliyor musun ? Ceketimin içine gül saklamıştım. Gecenin bitişinde herşeyi itiraf edecektim... Evden o güzel hayallerle çıkmıştım... Ve şimdi bütün hayallerim yıkılmıştı. Acıdım kendime... O gülün dikenleri değildi göğsüme batan. Senin ona bakışındı... Ve en kötü an, senin onu dudağından öpüşünle oldu. Gözlerimi kapattım... Sıkıca yumdum daha fazla görmeye kalbim,aklım,fikrim dayanmayacaktı... Daha fazla orada duramadım ve mekana masama geçtim. O gece içebildiğim kadar içtim. Ve sana istek bir şarkı yazdım... 'Pera-Kimseler' evet en çok bu şarkı anlatırdı benim sana o an ne hissettiğimi... altınada bir not yazmıştım. 'Bu şarkı,Eray'ın yıkılan hayallerine gitsin... ' garsona verdim notu ve oda sana verdi. Okuduktan sonra gülümsedin ve mikrofona yaklaşıp 'Eray kim?' dedin. Etrafına baktın ve kimseden ses çıkmadığını gördün. 'Eray kendini saklamakta ısrarcı sanırım' dedin alaycı bir sesle. Ve devam ettin ' bu şarkı erayın kırılan,yıkılan,paramparça olan hayallerine gitsin' dedin ve şarkıyı söylemeye başladın... Şarkının nakaratında ceketimin fermuarını açıp gülü masaya koydum. İçebildiğim kadar içtim. Ayağa kalkmaya dermanım yoktu. Daha fazla dayanamayıp kalktım masadan hesabı ödedim. Kapıdan çıkmadan önce son kez sana baktım. 'Bir derdim var' şarkısını söylüyordun o esnada. Yine göz göze geldik... Ama yine ilk gözünü kaçıran sen oldun... Bende çıkıp gittim. Eve gittiğimde seni tamamen içimde bitirmeye karar verdim. Nasıl oldu bilmiyorum çok saçma aslında hiç dokunamadığın birine nasıl bu kadar bağlanabilirsin? Tam burada! Tam bu durduğum yerde seni unutmaya karar verdim. Hayat ne garip... Şuan durduğum yerde karşımda sen varsın... Biliyorum bu basit bir hayranlık değil... Aslında bu platonik aşkta değil. Sadece aşk...

Soru işareti?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin