Kime Güveneceğim?

81 10 3
                                    

Yutkundum. Şuanda ne yapacağımı bilmez halde boş gözlerle karşımdaki ekrana bakıyordum. Yasemin'in karşısına çıkmaktan çok bu adamın neden bana yardım ettiğini öğrenmek istiyordum. Ona Eray'ı getiremedim. Bu bana bir ödül değil. Ödül olması içinde yapmadığı belli. Peki neden?

-E Açelya aklında ne var? Ona ne yapmak istiyorsun?

-Neden?

-Neyin nedeni?

-Bana neden yardım ediyorsunuz?

Kafasını çevirdi,arkasını döndü,bir iki adım yürüdü. Eliyle saçlarını kaşıdı ve aniden dönüp;

-İnsani sebepler diyelim.

-Açıklar mısınız?

-Başına gelen şeyleri öğrendim. Yardım etmek istedim. Sen benim oğlumun sevdiği kızsın. Kızım sayılırsın. Söylesene? Senin babanda aynı şeyi yapmaz mıydı?

-Siz beni tanımıyorsunuz bile.

-Çok iyi tanıyorum. Oğlumdan tanıyorum. Onun gibisin. Gözleriniz aynı bakıyor. Nefretiniz bile aynı.

Kafamı önüme eğdim ve düşündüm,bu adamın başka derdi var. Bunun karşılığında bir şey mi isteyecekti? Merak ediyordum. Bozuntuya vermedim ve;

-Onu nereden buldunuz?

-Sana daha önce söylemiştim. Benim arayıp da bulamayacağım kimse yok.

-Tamam o zaman. Beni ona götürün.

Kafasını karşımızda duran 3 adamına çevirdi ve kafasıyla bir işaret yaptı. Adamlarından biri kafasıyla onayladıktan sonra yanıma geldi ve;

-Buyurun Açelya Hanım.

Yerimden kalktım ve adamlarla beraber şirketin koridorlarında yürümeye başladık. Yürürken derin düşünceler içindeydim. Aklıma kızlarla yaptığımız o konuşma gelmişti. Yasemin bunların hepsini tek başına yapamaz. Güvendiği bir şeyler olmasa bu kadar şeye cesaret edemez. Peki neydi o? Öyle biri olsa Erkan Bey onuda karşıma çıkarmaz mıydı? Ben bu düşüncelerle boğuşurken şirketten çoktan çıktığımızı fark etmiştim. Arabaya bindik ve bilmediğim yere doğru yola koyulduk. Yolda giderken aklıma başka bir şey gelmişti ve aniden şoföre;

-Önce eve gideceğiz.
Dedim. Şoför dikiz aynasından soru işaretleriyle bana baktı.

-Evden bir şey almam gerekiyor. Oradan gideriz. Önemli!

Dedim ciddi bir ses tonuyla. Arabayı kenara çekti ve indi. Kısa bir telefon konuşmasından sonra arabaya bindi ve eve doğru sürmeye başladı. Erkan Beyden müsaade istediği her halinden belliydi. Bir süre sonra eve vardım ve arabadan indim. Peşimden gelen iki adama tav olmuştum ama ses çıkarmıyordum. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Arkamdan içeri girmeye çalışan adamlara kızgınlıkla dönüp;

-Ne münasebet? Dışarıda bekleyin lütfen.
Dedim. Birbirlerine baktılar ve sadece kafalarıyla beni onayladılar. Kapıyı kapattım,odama girdim ve bu olaylarla ilgili topladığım tüm delillerimi ortaya çıkardım. İçlerinden ofiste bulduğum simli tel tokayı aldım ve eşyalarımı geri topladım. O anda gözüme bir detay çarpmıştı. Zippo çakmak. E ve B harfleri. Hemen kafamda toparladıktan sonra sanırım harflerin sırrını çözmüştüm. Erkan Başçınar! Peki bu adamın çakmağının benim kapatıldığım yerde,küllerin içinde ne işi vardı? En iyisi bunu Erkan Bey'e sormak...

Odamdan çıktım,koridorda yürürken gözüm Eray'ın odasına çarpmıştı. yavaş yavaş kapısına doğru ilerledim. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Yatağı hala toplu. Demek ki eve gelmemiş. Yavaşça gidip yatağına oturdum. Elimi yastığına götürdüm. Yastığına dokunmak,ona dokunmak gibiydi. Hem içim gidiyor,hem acı veriyordu. Gözlerimin dolmasına engel oldum ve toparlanarak ayağa kalktım. Hızlı adımlarla evden çıktım ve arabaya bindim.

Soru işareti?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin