Ortağım; Erkan Başçınar
Ortağım; Erkan Başçınar
Ortağım; Erkan Başçınar...
Kafamda gittikçe büyüyordu bu yazı. Bu ne demek? Ne demek ortak? Yasemin beni kaçıran,ona yardım eden... Erkan Başçınar... Eray'ın babası... Eray...
Yo hayır... Hayır bu kadarını kaldıramam...
Sevdiğim adamın babası mı bana bunları yaptı? Neden? Eray... O biliyor...Gözlerimin önüne tüm yaşadıklarım gelmişti. Kapalı kaldığım günler,Eray'ın beni bulması,bana yardım etmesi,babasıyla tartışması,babasının Yasemin'i bulup dilini kesmesi... Tabi ya! Bunların hepsinin bir anlamı var! Bu zamana kadar koca bir yalanın içinde yaşadım!
Düşündükçe gözlerim dönüyor,delirmek üzere hissediyordum... Elimde ki fayansı sert bir şekilde duvara fırlattım. Bu beni rahatlatmamıştı elbette... Beni neyin rahatlatacağını çok iyi biliyordum.Kapıdan çıktım ve merdivenlere doğru ilerlerken yukarıdan sesler geldiğini fark ettim. Merdivenleri koşar adımlarla çıktıktan sonra bulduğum en kuytu yere saklandım. Neler olup bittiğini anlayamamıştım. Merdivenlerden aşağı inen polisleri görünce donup kalmıştım adeta. Bu da ne şimdi? Yasemin'i öldürüp polis mi çağırdılar? Bir dakika beni de buraya getirdiler? Amaç suçu üstüme atmak mı? Yok artık... Hayır ya yeter! Benden ne istiyorlar! Buradan hemen çıkmam lazım! Bir dakika... Bir önceki gelişimde buralarda bir yerde bir pencere görmüştüm. Acaba bir üst katta mıydı? Polislerin hepsi aşağıdayken bende nefes bile almadan bir üst kata çıkıyordum. Evet orada! Pencereyi sessizce açtıktan sonra yüksekliğine baktım. Yaklaşık 2 metreydi. Evet ben buradan atlayabilirim. Zaten atlamak zorundayım... Pencereye çıkıp son bir kez arkama baktım. Gelen giden yoktu. Tüm cesaretimi toplayıp pencereden atlayabilmiştim. Ayaklarıma ve bacaklarıma baya bir sızı girmişti ama bu bulunduğum konumdan daha kötü değildi. Ağaçlık alandan hızla koşmaya başladım. Uzunca bir süre koştuktan sonra emin olduğum bir yerde dinlenebildim. Telefonumu çıkardığımda Arayanı Bil servisinden gelen aramalara bakmıştım. Eray,Annem,Babam kızlar ve Uğur. Hepsi en az 4-5 kere aramışlardı. Hiç birini geri aramak istemiyordum. 1 kişi dışında. Bu olaylar içinde güvenmek zorunda olduğum tek 1 kişi...
-Alo Uğur?
-Açelya! Neredesin? Seni çok merak ettim!
-Yanına geleceğim. Neredesin?
-Evdeyim. Nereye istersen oraya gelebilirim.
-Evde kal. En güvenli yer orası. Konum at geliyorum.
Dedikten sonra telefonu kapattım. Konumu atmıştı ve bende oraya doğru yola koyulmuştum. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolu geride bıraktıktan sonra sonunda attığı konumdaki eve gelmiştim. Klasik bir apartman dairesindeydi. Kapıyı çaldığım an hiç zaman kaybetmeden kapıyı açtı ve hiç bir şey söylemeden bana sarıldı.
-İyisin... Çok şükür iyisin...
Dedi ayrılırken. Ellerime baktığımda kanı gördü ve;
-Açelya bu kan? Yaralandın mı? Sana bir şey mi yaptılar?
-Bir şeyim yok. İçeri girebilir miyim?
-Ah... Ne kadar aptalım... Geç tabii...
Dedikten sonra önümden çekildi ve bana yol verdi. Gösterdiği tarafa doğru gittim ve salona girdim. Gördüğüm ilk koltuğa oturdum ve boş boş etrafa baktım. O ise tam karşımda oturmuş, bir şeyler anlatmamı bekliyordu.
-Açelya o adamlar kim? Senden ne istiyorlar?
-Her şeyi anlatacağım. Ama 1 şartla.
-Nedir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soru işareti?
Mystery / ThrillerAdım Açelya. Açelya Yörük. Daha 22. yaşımda doğum günümde sevdiklerimden,ailemden,evimden,özgürlüğümden mahrum kaldım. Ben bu pis duvarların arasında mahkum kaldım. Özledim... En çokta kendimi. Eski beni özledim... Bir yıl boyunca tek bir ses duyama...