Eray'ın babası? Bana daha önce ailesiyle ilgili hiç bir şey söylemedi. Eray neden ondan silecek kadar nefret etti? Eray gibi bir insan başka birini,özellikle babasını nasıl siler? Sesleri kısılmıştı. Bağrışmaları kesilmiş,net olarak hiç bir şey duyamıyordum. Kapının oradan sadece duvara yaslanmış bir şekilde dinlerken birden karşıma masmavi gözleriyle bir adam çıktı. Bu Eray'ın tartıştığı adam. Yani babası! Ben bu gözleri bir yerden hatırlıyorum... Ama nereden olduğunu çıkaramıyorum. Adam bana bir süre baktıktan sonra arkasını dönüp sinirle kapıdan çıkıp gitti. Bense olduğum yerde donakalmıştım. Kendimi toparlayıp Eray'ın yanına gittim. Koltuğa oturmuş,elleri başında,kafasını yere eğmiş,sadece düşünüyordu. Sinirden dizlerinin titrediğini fark ettim. Ama o, o kadar sinirliydi ki benim karşısında olduğumu bile fark etmedi. Dizlerimin üzerine çöktüm ve elini tuttum. Gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu. Hiç bir şey söylemiyordum. Biraz öyle bakıştıktan sonra birden bire bana sarıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Eray'ı hiç bu kadar çaresiz görmemiştim. Hem şaşkın hem mutsuzdum. Ne diyeceğimi,nasıl teselli edeceğimi bilmiyordum. O bu kadar üzgünken elimden bir şey gelmemesi daha çok mutsuz ediyordu.
-Anlatmak ister misin?
Diye fısıldadım kulağına. O ise sadece gözlerime baktı. Saçlarımı okşadı ve;
-Anlatmaya değmez.
-Ağlamaya değer mi?
Dedim. O ise hala saçlarımı okşuyor ve ağlıyordu. Gözlerini benden ayırmıyordu. O kadar şefkatliydi ki... Kafasını iki yana salladı ve göz yaşlarını sildi. Kafasını yere eğip;
-Değmez...
Dedi. Hiç bir şey söylemeden yanına oturdum. Ona sarıldım ve bir umut anlatır ümidiyle bekledim. O sadece yere bakıyordu. Bir süre sonra ümidim kesilince kafamı omzuna yasladım ve pişmanlığımı dile getirebildim.
-Özür dilerim.
-Ne için?
-Yine seni suçladım. Aslında suçlamak istemedim. Sadece yanlış anlaşıldım. Seni üzmek istemezdim.
Kafasını çevirdi,gözlerime baktı ve gülümsedi. Elini yanağıma götürdü ve yüzümü okşamaya başladı.
-Ben sana kızamam ki... Senin bir günahın yok ki. Sende bir şeyler bulmaya çalışıyorsun. Senin yaşadıklarını kimse yaşamadı. Sen her geçen gün o fabrikada çürürken yanında kimse yoktu. Oradan kaçıp kurtulduğunda herkesin seni beklediği hayaliyle evine koşarken her şeyin değiştiğine tanık oldun. Senin verdiğin tepkiler,araştırmaların,çıkışların ve inişlerin. Bunların hepsi normal. Ben hata yaptım. Sanırım fazla küçümsedim. Bu kadar çok şey yaşamış bir insandan rahat olmasını beklemem hataydı. Ben sana kızmıyorum Açelya... Ben sana bunları yaşatanlara kızıyorum.
-Senden tek istediğim ne olursa olsun bana söyle. Yasemin meselesi gibi saklama.
Yutkundu ve uzun uzun karşıdaki duvara bakıp düşündü. Hiç bir şey söylemeden bakışlarını yere çevirdi ve sadece kafasını salladı. Kapının çalmasıyla sessizlik bozuldu. Hemen kalkıp kapıya doğru yöneldim. Eray ise yüzünü yıkamak için banyoya doğru yürüdü. Kapıyı açtığımda Cemre'yi karşımda gördüm. Fazlasıyla endişeli görünüyordu.
-Eray nerede?
-İçeride. Bir şey mi oldu?
Hiç bir şey söylemeden beni iktirip içeriye girdi. Şaşkınlıkla kızgınlık arasında kalmıştım. O sırada Eray banyodan çıktı ve Cemre'ye baktı. Cemre hızlı adımlarla Eray'a doğru yürüdü ve birden boynuna atlayıp ağlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soru işareti?
Misterio / SuspensoAdım Açelya. Açelya Yörük. Daha 22. yaşımda doğum günümde sevdiklerimden,ailemden,evimden,özgürlüğümden mahrum kaldım. Ben bu pis duvarların arasında mahkum kaldım. Özledim... En çokta kendimi. Eski beni özledim... Bir yıl boyunca tek bir ses duyama...