Ne olursa olsun,koruyacağım...

100 9 0
                                    

Ellerini cebine koydu ve dalga geçer gibi karşımda sırıtıyordu. Arkasında yatakta yatan Açelya bize her an patlayacakmış bir bombaymışız gibi bakıyordu. Sinsice yanıma yaklaştı ve burnumun dibine geldi. Küçümseyici bakışı ile;

-Sen kimsin? Sana ne itiraf edeceğim? Ne anlatacağım?

Ne kadar bu tavrına sinirlenirsem de sakin ve olgun kalmaya çalışacaktım. Tıpkı onun gibi alay eder bakışlarımı ona dikerek;

-Sen kimsin peki? Ne sıfatla buradasın Efe? O gün Açelya'dan yediğin laflar yetmedi her halde. Devamını mı istiyorsun?

Hafif bir şekilde güldü. Sinirlendiğini biliyordum. Bunu saklamaya çalışıyor,umursamıyormuş gibi gözükmeye uğraşıyordu.

-Demek sonunda ona inandın. Benim sayemde.

Dedi. Ona artık gerçeği söyleyecektim. Onunla konuşmam sayesinde Açelya'nın söylediklerine inandığımı düşünmesini istemiyordum. 

-O gün tek bir konuda haklıydın Efe. Sorun Açelya'ya güvenmemem de değil. Sorun bende. Hatırlıyor musun? Bana, 'kim güvenini yıktı senin?' Diye sormuştun. Cevap verememiştim. Çünkü bununla yüzleşmek istemiyordum. Ama bugün başka. Madem herkes itiraf ediyor bende edeceğim. Ben Açelya'ya güveniyorum. Sonuna kadar. Bundan hiç bir zaman şüphem olmadı. Ben sadece sinirime güvenemiyorum. Kim olursa olsun dünyada annesinden sonra en çok sevdiği kadının,eski sevgilisine sarıldığını görse en az benim kadar tepki verirdi.Hatta daha fazlasını yapıp,onun yüzüne bile bakmazdı. Ama eğer o kadın Açelya ise iş değişir. Biz öyle engeller atlattık ki,öyle şeyler yaşadık ki,senin gibi küçük ayrıntılı kıskançlıklar bizi bozamaz. Bak buradayım. Açelya bundan sonra beni istesin yada istemesin. Ben her zaman onun yanında olacağım. Ha şu da var; sen o gün bana Açelya'yı biraz bile tanıyorsam,senin yüzüne bile bakmayacak demiştin. Sana geri dönmeyecek demiştin. Bakalım Açelya'yı ne kadar tanıyorsun.

Dedim ve bakışlarımı Açelya'ya çevirdim. Gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu. Özlediğini gözlerinden okuyordum. Ona uzun uzun baktım ve iki adım yürüdükten sonra ellerimde ki papatyaları uzatarak;

-Gözlerin,gözlerimden ayrılırsa göremem.
Tenin,tenime dokunmazsa hissedemem.
Nefesin,nefesimden ayrılırsa bana can veren hava,beni zehirler.
Bunları atlatırım da... Eğer kalbin,kalbime dokunmazsa... 
Açelya. Ben sensiz yaşayamam. Evet hata yaptım. Yine sinirime yenildim... Ben sana değil,kendime güvenemedim...

Soğuk yada sıcak... Bana nasıl baktığını çözemiyordum. Hem içi gidiyordu,hemde canı yanıyordu. Affetmek istiyordu ama affederse o kötü sözlerime yenileceğini düşünüyordu. O benim içimde gibi... Ne hissettiğini hissedebiliyorum... 

-Sana gelmiştim Eray. Seni durdurmak için,tekrar tekrar defalarca anlatmak için... O gün cafede. Hatırlıyor musun? Bana o kadar uzak baktın ki... Daha öncede kavga etmiştik. Daha öncede uzak kalmıştık. Ama hiç bir uzak kalışımız,senin bakışların kadar mesafeli olmadı. Sen bana bir yabancı gibiymişim gibi baktın. Beni tanımadın.

-Seni korumak için... Sana karşı bir tepki verseydim,iyi yada kötü. Bu şerefsizin arkadaşı Hakan anlayacaktı. Oradaki insanlar senin olduğunu,senin yaşadığını öğrenecekti. Sen oradan çıkıp giderken bedenim o sandalyede oturdu. Ama ruhum peşinden koşturdu. Sana yetişemedi... Sana yetişemedim Açelya.

Sıkıca gözlerini yumdu. Oda ne hissettiğini bilmiyordu. Gözlerinden akan bir damla yaş solmuş yanaklarından,kurumuş dudaklarına aktı. Ellerini sıkıca tutuyordum. Bu odada sevineceğim tek şey elini elimden çekmemesiydi. Son kez sormak istedim. Cevabın tüm olumsuzluğunu içime cesaret gibi toplamıştım. Cevaptan çok korkuyordum... Ama netlik lazımdı. Bildiğim tek şey,cevap ne olursa olsun,bırakmayacaktım...

Soru işareti?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin