Güneş batarken,gökyüzü karanlık yüzünü göstermeye başladı. Yoğun sis yüzünden yolu zor görüyorduk. Benimse içimin şuanki havadan bir farkı yoktu.
Korkuyorum. Kendimden,o pislik mekandan,yaşadıklarımdan, yaşayacaklarımdan...
Ne farkı olacak ki hissettiklerimde... En azından neyin ne olduğunu ögreneceğim. O insanlardan intikam alacağım. Oraya gitsemde korkuyorum,gitmesemde. E neden titriyorum? Yaklaştıkça,yollar geride kaldıkça neden içimde karabulutlar artıyor? Hem yanımda gerçek anlamda tek güvendiğim insan var. Eray'sız ben buraya adım atamazdım. Düşünüyorumda o olmasa ben ne yapacaktım? Nasıl dünyaya dönecektim?-İyiki... İyiki varsın Eray!...
Eray birden hem mutlu hem şaşkın bir ifadeyle bana baktı;
-Anlamadım? Dedi sevimli gülümsemesiyle.
-Hiç... İçimden geldi. Dedim gülümseyerek.
Kendi kendine gülerek kafasını yola geri çevirdi.
Bir süre hiç konuşmadan yola kitlendik. Yol kenarlarında ağaçlar,taşlar,kayalıklar çok ıssız bir yoldaydık. Havadaki siste ortamı daha korkunç yapıyordu. İyice akşam çökmüştü...
Eray birden yavaşladı ve durdu;
-Açelya?
Ses çıkaramıyordum. Kalp atışım iyice hızlanmıştı. Nefes alışlarımda zorlanıyordum. Derin derin nefes almaya çalışıyordum ama nafile... Boğuluyordum sanki!
-Açelya iyi misin? Dedi elimi tutarak.
Daha sakin hissediyordum. En azından ağzımdan laf çıkabilirdi;
-İyiyim. Gidelim.
Dedim ciddiyetle ve arabanın kapısını açıp dışarı çıktım.
Eray hemen yanıma gelip iki eliyle yüzümü tuttu. Gözlerimin içine bakıp;
-İçerde ne olursa olsun ben yanındayım. Ne olursa olsun elini hiç bırakmayacağım! Söz veriyorum!
Dedi ve alnımdan öpüp,başımı göğsüne koyup sarıldı sımsıkı.
Öyle güven veriyordu ki bana,sanki o hayatımda olduğu süre boyunca asla bana birşey olmaz. Öyle sıkı sarılıyordu ki,sanki bıraksa düşecektim boşluğa. Öyle güzel sevdi ki,sevgisini kıskanır oldum...
-Oraya gitmek zorunda değiliz. Hazır olduğunda gidebiliriz. Aynı şeyleri yaşamanı,aynı duyguları hissetmeni istemiyorum. Acı çekmenden korkuyorum! Diye fısıldadı kulağıma.
-Oraya gitmek zorundayım Eray. Oraya gitmezsem gerçeği öğrenemem. Bunun arkasındakileri bulup intikam alamazsam rahat uyuyamam! Dedim gözlerinin derinine bakarak.
-Unutma! Ne zaman istersen geri dönebiliriz.
Derin bir nefes aldım ve o pislik mekana baktım. Eski bir fabrikaya benziyordu. Büyük ve korkutucu bir yerdi. Yada ben fazla korkuyordum. Erayın elinden tuttum ve;
-Gidelim! Dedim kendimden emin bir sesle.
Adımlarım yürüdükçe küçülüyor,nefesim gittikçe daralıyordu. Hem ordan arkama bakmadan kaçmak istiyordum,hemde bir an önce gidip gerçeği öğrenmek. Arafın ortasında kalmıştım sanki. Gelgitlerim beni benden alıyor başım dönüyordu. Hala orada olmalarının ihtimalini düşünüyordum ama bu imkansız. Biz kaçtıktan sonra korkup oraya uğramazlar bile. Hata mı ediyorum? Ya ordalarsa? Kendimizi nasıl koruyacağız?
-Eray! Hala ordalarsa ? Bize zarar verirlerse?
-Korkma. Kimse bize zarar veremez.
-Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soru işareti?
Mystery / ThrillerAdım Açelya. Açelya Yörük. Daha 22. yaşımda doğum günümde sevdiklerimden,ailemden,evimden,özgürlüğümden mahrum kaldım. Ben bu pis duvarların arasında mahkum kaldım. Özledim... En çokta kendimi. Eski beni özledim... Bir yıl boyunca tek bir ses duyama...