Arkadaşın için her şeyi göze alır mısın?

80 12 2
                                    


Cevap vermeyip sadece yüzüme bakıyordu. Bakışları keskinleşmişti ve ben daha fazla dayanamayıp gözlerimi kaçırdım. Kafasını çevirip biraz düşündükten sonra ilerleyip kapıyı açtı.

-Kartı kaybetme. Mutlaka ara. Hoşça kal Açelya.

Dedi ve yavaşça kapıdan çıktı. Boş boş etrafa bakıyordum. Kulaklarım çınlamaya,başım dönmeye başlamıştı. Elimi başıma götürdüm ve şakaklarımı ovmaya başladım. Tek bir adım atsam bayılacaktım sanki. Olduğum yerde kalıp sakinleşmeye çalışıyordum. Bu olanlar bana ağır geliyordu. Eray'ın tavrını ve öfkesini görmüştüm. Nasıl yapabilirim ki? Nasıl ikna edebilirim? Bu olayın ucunda babamı bulma umudum var. Durumu Eray'a anlatsam babasıyla konuştuğum için bana kızar mı ki? Biraz daha kendime geldikten sonra koltuğa oturdum ve ellerimi başıma götürüp düşünmeye başladım. Ne diyecektim? Böyle bir sorumluluk fazla gelmişti bana. Eray kolay kolay birini silecek bir insan değil. Hatta o kadar merhametli ki,biriyle uzun süre küs bile kalamaz. Bu adam ne yaptı? Anlattığı,yanlış anlaşılan olay ne? Nefes almakta zorlanıyorum. Bir anda yaşlandığımı hissediyorum. Hareketlerim kısıtlanıyor,psikolojim berbat. Kapının sesiyle irkildim. Eray olma ihtimali olamaz çünkü anahtarı var. Muhtemelen babası tekrar geldi. Yada bizim çocuklar. Başka kim gelebilir ki? Düşüncelerimi bir kenara bırakıp zorda olsa ayağa kalkmaya çalıştım. Başım öyle bir dönüyordu ki duvarlara tutunarak yürümeye çalışıyordum. Kapıyı açtım ve gözlerimin buğulu görüntüsünün arasından Hakan'ı gördüm karşımda. İyice gözlerimi açıp onun olduğundan emin olmak istedim. Evet o! Bana süre vermişti. Ona istediği parayı vermezsem yaşadığımı elindeki ses kaydıyla herkese gösterecekti. Karşımda durmuş pis pis sırıtıyordu. Bir sen eksiktin!

Ellerini cebine koydu ve izin almadan,hiç bir şey söylemeden içeriye girdi. Kapıyı hızlıca çarptım ve;

-Ne işin var burada! Evime bu şekilde giremezsin. Defol!

Evi incelemesi bittikten sonra;

-Hiç misafirperver değilsin Açelya. Çok ayıp.

-Sen misafir değil fırsatçısın. Şimdi hemen evimden çık git. Yoksa polisi arayacağım.

-Hayır aramayacaksın. Sende o cesaret yok. Ararsan yaşadığının öğrenilme ihtimalini göze alabileceğini düşünmüyorum. 

-Ne istiyorsun Hakan!?

-Ne istediğimi daha önce söyledim.

-Benim param yok!

-Öyle bir söyledin ki borç veresim geldi.

-Benimle dalga geçme!

Hızlıca üstüme yürüyüp çenemden sert bir şekilde tutuyordu. Canımı acıtıyordu ama belli etmek istemiyordum.

-Bana bak kızım. Bir daha bu şekilde bana sesini yükseltirsen sadece yaşadığını herkese söylemekle kalmaz seni tanınmayacak hale getiririm. Anlaşmaya uymuyorsun Açelya. İkimizinde istediği olacaktı. Ben paramı alacaktım,seninde yaşadığını intikam alana kadar kimse bilmeyecekti. Ama sen uymuyorsun.

-Senin gibi bir pisliğe verecek param yok. Defol git!

Dahada sinirlenmişti. Beni birden duvara iktirdi . Yere düşmüştüm. Zaten başım dönüyordu bayılmamak için vücudumla savaşıyordum. Saçlarımı ellerine doladı ve;

-Seni tanınmayacak hale getiririm derken blöf yapmıyorum Açelya. Kız falan dinlemem,acımam. O şefkatli sevgiline güvenme!

Başım o kadar dönüyordu ki ona karşılık bile veremiyordum. Canım acıyordu ama kolumda kıpırdamıyordu. Etraf iyice bulanıklaşıyor,kulaklarım deli gibi çınlıyordu. Nefes almakta zorlanıyordum. Onun yüzüne baktığımda sadece dudaklarını oynattığını görüyordum. Bir şeyler söylüyordu ama anlayamıyordum. Bir yandan saçlarımdan çekiştiriyor,bir yandan çenemi sıkıyordu. Ağır konuştuğunu dudak hareketlerinden anlayabiliyordum.  Onun elinden kurtulmam için bir şeyler yapmam gerekiyordu. İçimden kendi kendime 'Kendine gel Açelya' diyordum. Güç toplamaya çalışıyordum ki birden gözlerimin önüne tüm yaşadıklarım geldi. Daha güçsüz durumlardan toparlandım ben. Hakan kim ki! Bana söylediği sözleri beynimde birleştiriyordum. Tehtitleri ve hakaretleri iyice kinlendiriyordu. Toparlanmam lazım. Yine o his! Hırs,sinir,acımasızlık. Bunlar biriktikçe güçleniyordum. Gözlerimle üstünde açığını aramaya başladım. Sağ eliyle saçlarımdan tutuyor,sol eliyle çenemi sıkıyordu. Ben ise iyice hırslanmıştım ve kafamda taktikler kurmaya başladım. Bir hamleyle kolundan tuttum ve diğer kolumla karnına vurdum. Kolunun arasından sıyrılıp ayağa kalktım ve dirseğimle ensesine vurdum. Yere düşmüştü. Bense onu tekmelemeye başlamıştım. Birden ayağımdan tuttu ve beni yere düşürdü. Üzerime çıkıp boğazımı sıkmaya başladı. Nefes alamıyordum. Çırpınıyordum,bağırmaya çalışıyordum ama boşa olduğununda farkındaydım. Sesim çıkmıyordu bile. Ben tam kendimden geçmek üzereyken boğazımdaki elini bırakmıştı ve üzerime düşmüştü. Karşımda Eray'ı gördüm. Elinde bir sopa vardı. Hakan benim üzerimde boğazımı sıkarken Eray gelip arkasından sopayla vurmuş olmalı. Eray beni ayağa kaldırdıktan sonra iyi olduğumdan emin olmak için gözlerimin derinine bakıyordu. Sesim çıkmadığı için iyiyim anlamında kafamı sallayabildim. Duvarın dibine çömeldim ve sakinleşmeye çalıştım. Eray kafasını yerde yatan Hakan'a doğru çevirdi ve hızlıca yanına gidip yerde yumruklamaya başladı. Hakan biraz kendine gelmişti ama yediği darbe ağır gelmiş olmalı ki karşılık veremiyordu. Eray onu kolundan tuttu ve kapının önüne doğru sürüklemeye başladı. Hakan kapının önünde ayağa kalktı ve sinirli gözleriyle bize baktı.

Soru işareti?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin