Gözlerimi sıkıca kapattım. Belki de gördüğüm doğru değildir diye tekrar bir heyecanla gözlerimi açtım. Tüm etraf bulanıktı. Net olan tek şey o kızın gözleriydi. Yabancıydı,anlamsızdı... Açelya değildi... Beni sorgulayarak bakan gözler başkasına aitti... Onun olmasını istedim. O bakışın tanıdık olmasını istedim... Çok benziyordu,onun gibiydi ama o değildi... İçimde derin bir yanma oldu. Kollarımda birden fazla el hissettim. Beni buradan çıkarmaya çalışıyorlardı. Tepkisiz bir şekilde götürdükleri yere doğru gidiyordum. Beni götürenlere ne bağırıyor,nede kurtulmaya çalışıyordum. Tam kapıdan çıkacakken mikrofondan o kızın sesini duymuştum.
-Arkadaş birisine benzetti herhalde. Kaldığımız yerden devam gençler!
Ona çatık kaşlarımla son bir bakış attım. Çöp atar gibi kapıdan ittirdiler. Biraz tökezledikten sonra kendime geldiğimde dışarıda olduğumu fark ettim. Karşımda bizim çocuklar vardı. Sergen,polis çağırmamaları için görevlilere açıklama yapıyordu. Sarhoş,eski sevgilisine benzetti falan filan. Hiç bir şeyi umursamadan yürümeye başladım. Bir kaldırıma oturdum ve ellerimi başıma koydum. Onun olmasını çok istedim... Onu görmeyi,bana gelmesini çok istedim... O kız Açelya olsaydı,şarkısını bana bakarak söyleseydi,oradan el ele çıkıp evimize gitseydik... Sabaha kadar onu ne kadar sevdiğimi,ne kadar özlediğimi anlatsaydım... Boğazımda ki acı yanmayla beraber gözümden bir damla yaş düşmüştü. Omzumdaki eli hissettiğimde gözümdeki yaşı silip kafamı kaldırdım. Cemre bana acıyarak bakıyordu;
-Özür dilerim... O sandım.
Arkasından Simge gelip;
-İyi misin Eray?
Hepsinin yüzüne tek tek boş bir şekilde baktıktan sonra gözlerimi devirip boşluğa baktım.
-Beni yalnız bırakın.
Dedim. Sergen karşıma geçip;
-Böyle olmaz kardeşim. Pes etme. Evet o değil ama gelecek. Açelya seni çok seviyor,hiç bir zorluk onu vazgeçiremez. Sende vazgeçme.
Biraz düşündükten sonra kafamı sallayıp;
-Vazgeçtiğimi kim söyledi?
Deyip ayağa kalkıp yürümeye başladım. Arkamdan Doruk seslenmişti.
-Nereye?
Hiç cevap vermeden,arkamı bile dönmeden yürümeye devam ettim. Hiç bir şey düşünmeden yürümek istiyordum. Ama aklımdaki beni rahat bırakmıyordu. O kız beni öldürüyordu. Ben bittim... Neredesin Açelya? Gel artık... Çok yoruldum, gel huzur...
Açelya'dan...
Uğur;-Kötü oldu adam. Bu kadarı fazla değil mi?
-Dur bakalım. Yeni başladık Uğur.
-Onu kendinle cezalandırıyorsun,bunun bedelini nasıl ödeyeceksin?
-Bu zamana kadar yeterince bedel ödedim ben. Karşılığını almanın zamanı geldi.
-Onu seviyorsun. Nasıl bir nefret sevdiğine böyle yaptırır?
-Onu seviyordum. Fark var. Ben en özelimi açarken,o hayatımın en büyük sırrını sakladı. Bilmem gerekiyordu... Söylemesi gerekiyordu.
-Belki o da sonradan öğrenmiştir. Söyleyememiştir. Utanmıştır,babası sonuçta.
-Eğer bu işin içinde olmasaydı,gerçekten sonradan öğrenmiş olsaydı, ne olursa olsun bana söylerdi. Ben Eray'ı böyle tanıdım. Beni kandırdı,bana yalan söyledi... Belki de oda bu işin içindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soru işareti?
Mystery / ThrillerAdım Açelya. Açelya Yörük. Daha 22. yaşımda doğum günümde sevdiklerimden,ailemden,evimden,özgürlüğümden mahrum kaldım. Ben bu pis duvarların arasında mahkum kaldım. Özledim... En çokta kendimi. Eski beni özledim... Bir yıl boyunca tek bir ses duyama...