Güneş yüzüme vuruyor,açık pencereden giren bahar havası içime işliyordu. O ise bana gülümsüyor,ben hala gözlerime inanmaya çalışıyordum. Söyleyecek hiç bir şey bulamıyordum. Dilim tutulmuş,kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Bir yandan rüya olmasından korkuyordum ama bu rüya değildi. O karşımdaydı...
-Bu kez özür papatyalarımı kendim topladım.
Dedi masum gülümsemesiyle.
-Ne özürü! Sen mucizesin Eray! Öldün sandım,bitti sandım... Ama beklemekten asla vazgeçmedim. Bu anın hayaliyle uyudum. Seni çok özledim...
-Sana bunları yaşattım... Özür dilerim. Bir daha ne olursa olsun seni bırakmayacağım! Beni istediğin kadar suçla. Asla bırakmayacağım Açelya... Sen benim en değerlimsin...
-Ben özür dilerim... Bana gösterilenlere inandım. Sen hep haklıydın. Benim yüzümden sana neler yapmışlar... Yüzün mafolmuş... Bacağın nasıl?
-Eh biraz zorlansam da hala yürüyebiliyorum.
Dedi acısını hissettirmeden gülümseyerek. Onun acısını alırmışcasına sarıldım doya doya... Onu o kadar özledim ki asla bu an bozulsun istemiyorum. Oda bana sarılıyor sımsıkı... Bırakamıyorum onu ömrümün sonuna kadar böyle kalabilirim. Kokusunu,tenini,nefesini öyle özledim ki,mutluluktan ağlamaya başladığımı bile fark etmemiştim...
Biraz zaman sonra odanın kapısın çalındığını fark ettim. Leyla yavaşça kapıyı açtı ve gülümseyerek kapıdan kafasını uzattı;-Özlem gidermeniz bittiyse sizi kahvaltı masasına bekliyoruz.
Dedi. Ona gülümseyerek sadece kafamı salladım ve odadan çıktı.Hemen Eray'a dönerek;
-Nasıl kurtuldun oradan? Hadi anlat!
Gözlerini yere eğdi ve biraz düşündükten sonra;
-Anlatacağım her şeyi. Hadi şimdi bir şeyler yiyelim. Çok acıktım.
Dedi masum gülümsemesiyle. Beni kucağına aldı ve yatağımdan çıkarttı. Onu kocaman öptükten sonra geri yere indim ve yüzümü yıkamak için banyoya doğru ilerledim. O ise salona doğru gitti. Banyoya girdim ve aynaya baktım. Gülümsemem hala yüzümde kalmıştı. Bir avuç su alıp yüzümü yıkamaya başladım. Yüzümü kurulayıp tekrar aynaya baktıktan sonra ya yine rüyaysa? Yada hayal! İçeri gittiğimde Eray ya yoksa! Elimdeki havluyu bir kenara bırakıp hızlı adımlarla salona doğru ilerlemeye başladım. Salona girdiğimde korktuğum başıma gelmişti. Eray yoktu. Bomboş gözlerle etrafa bakındıktan sonra içime yine bir hüzün kaplamıştı. Suratım asılmış,kızlarda bunu fark etmişti.
-Açelya? İyi misin?
Tam cevap verecekken belimde ellerini,boynumda öpücüğünü hissettim. Arkamı döndüğümde Eray'ı gördüm ve ona kocaman sarıldım.
-Rüya sandım! Yoksun sandım... Çok korktum...
Dedim küçük bir çocuk gibi. O ise bana daha sıkı sarılıp;
-Artık inan Açelya. Yanındayım ve hiç bir yere gitmiyorum.
Bu anı Simge bozup;
-Hadi artık kahvaltı edelim! Dedi tatlı bir sitemle. Masaya oturduk ve kahvaltımızı etmeye başladık. Leyla masanın sessizliğini bozup;
-Ee Eray? Anlatman gereken bir şeyler yok mu?
Leyla'ya bir bakış attım ve;
-Leyla sırası değil.
Dedim. Eray elimden tutup;
-Sorun değil Açelya. Dedi ve devam etti;
-Ne bilmek istiyorsun Leyla?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soru işareti?
Mystery / ThrillerAdım Açelya. Açelya Yörük. Daha 22. yaşımda doğum günümde sevdiklerimden,ailemden,evimden,özgürlüğümden mahrum kaldım. Ben bu pis duvarların arasında mahkum kaldım. Özledim... En çokta kendimi. Eski beni özledim... Bir yıl boyunca tek bir ses duyama...