Kaçış Yok!

102 11 4
                                    

 Hala bekliyorum... Belkide gelmeyecek. Cama vuran yağmur damlaları... Hiç bu kadar anlamlı gelmemişti. Belkide ben,beni kaçıran bir sapığa aşığım. Ne kadar acı... Ne hissettiğimi bile bilmiyorum aslında. Ona sinirli miyim? Yoksa özledim mi? Ondan nefret mi ediyorum? Yoksa seviyor muyum?

-Açelya.
Birden arkamdaki sesle kafamı çevirdim. Karşımda Eray!  Bir süre ona uzun uzun baktıktan sonra koşturdum ve ona sarılmak istedim. Kollarımı attığımda boşluğa gittiğimi fark ettim. Eray yok olmuştu. Deliriyor muyum?

-Bana yardım et!
Yine arkamda bir ses duydum ve döndüm. Yine Eray karşımda ve elleri bağlı,duruyor karşımda.

-Eray! Neredesin!
Umutsuzca bana baktı.Kafasını öne doğru eğdi ve ellerini gösterdi. Yalvarırcasına gözlerimin içine tekrar baktı ve;

-Görüyor musun? Elimden bir şey gelmiyor... Görüyor musun? Dilim tutuldu,anlatamıyorum. Ben bataklıktayım Açelya. Beni ya kurtar,yada unut. Ama sakın benimle batma. Birimiz mutlu olmalıyken,bu sen olmalısın. O kadar şeyden sonra sen bunu hak ettin.

Yavaş adımlarla onun yanına yaklaştım. Ama ben yaklaştıkça o uzaklaşıyordu... Ona ulaşamıyordum,ben ona gittikçe o benden gidiyordu. Artık kendimi daha fazla durduramayıp ağlamaya başlamıştım. Yerde dizlerimin üstüne çöküp çığlık ata ata bağırıyordum. Ben bağırdıkça gök gürültüsünün sesi yükseliyordu. Ben ağladıkça yağmur daha hızlı yağıyordu. Kafamı kaldırdığımda Eray'ın gözlerine baktım. Oda kan ağlıyordu... 


***

Birden kapının zil sesiyle kendime geldim. Yine rüya görmüştüm... Terden üstüm sırılsıklam olmuş,ağlamaktan başım ağrıyordu. Sabah olmuştu bile ama hava hala kapalıydı. Salonda koltukta uyuyakaldığımı fark ettim. Etraf iyice dağılmıştı. üzerimdeki battaniyeyi bir kenara atıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve karşımda Leyla ile Simge'yi gördüm.

-Açelya iyi misin? Nasıl olduğunu merak ettik. Yeni mi uyandın?
Dedi Simge. Bense gözlerimi devirdim ve;

-İyiyim,içeri geçsenize.
Deyip arkamı döndüm ve koltuğuma doğru yürüdüm. Hiç hoş bir ev sahibi gibi görünmediğimin farkındayım. Ama o kadar yorgunum ki misafir ağırlayacak durumda da değilim. Peşimden içeri girdiler ve Leyla sitemle;

-Şu evin haline bak! Ortalık duman altı olmuş Açelya! Nasıl nefes alıyorsun burada? Her taraf dağılmış. Şu camı da açmamız lazım,içeriye temiz hava girsin.
Dedi ve camı açıp etrafı toparlamaya başladı. Bende boş gözlerle onu izliyordum. Simge ise yanımda oturdu ve anlatmamı beklercesine bana uzun uzun baktı. Bense durmadan gözlerimi ondan kaçırıyordum.

-Gelişme var mı ? Diye sordu Leyla.
Ona dik bir bakış attım ve gözlerimi pencereye çevirdim.

-Hala bekliyorum...
Simge birden sitemle araya girip;

-Nasıl hala gelmez,nasıl kendini açıklamaz anlayamıyorum. Suçsuz olsaydı kanıtlardı.
Birden Leyla ve benim bakışlarım Simge'ye odaklanmıştı. Sanırım artık oda Eray'ın suçlu olduğunu düşünüyor.Leyla şüpheyle Simgeye sordu;

-Fikrini değiştirdin demek. Geçen akşam Eray'ı savunuyordun.
Simge kafasını Leyla'ya çevirdi ve;

-Hayır fikrimi değiştirmedim. Sadece anlamaya çalışıyorum. Ben bir konu hakkında suçlansaydım bunu ispatlamak için elimden geleni yapardım. O neden yapmıyor? Neden kaçıyor? Sadece merak ediyorum.

-Bunu sadece Eray ortaya çıkınca öğreneceğiz.
Derin bir düşünceye daldım ve iç çekip;

-Ya hiç ortaya çıkmazsa?
Dedim. Kızlar bana anlamsız ve acır bir ifadeyle bakıyordu. Acı çektiğimi hissediyorlardı. Onlara dün gece olanları anlatmam gerektiğini düşündüm. Belkide onların bu konu hakkında bir düşünceleri vardır. Koltukta oturuşumu dikleştirip,yüzümdeki hüznü bir kenara bırakıp ciddi bir ifade takınarak;

Soru işareti?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin