Ellerim kulaklarımı istemsiz bir şekilde kapattı...
Gözlerimden bir damla yaş aktı...
Nefesim kesildi,konuşamadım...
Çok istedim ama bağıramadım...Gözlerimi açmak istemiyorum,etrafımda neler olduğunu bilmek istemiyorum...
Bir arkadaşımı kaybetmeyi göze alamıyorum...
O silah sesi... O kurşun gelip beni bulsa...
Bu kadar çaresizlik... Bedenim bunu kaldıramıyor...
Omuzum da bir el,gözlerimi açtığımda Eray'ın yüzü...
Beni kendime getirmeye çalışıyor... Bir şeyler söylüyor,duymuyorum...
Beni ayağa kaldırmaya çalışıyor,kıpırdayamıyorum...
Boş gözlerle onun ağız hareketlerini izliyorum... Bir şeyler söylüyor ama ne dediğini anlayamıyorum...Yüzümdeki acı yanmayı hissettiğimde kendime ancak gelebildiğimi hissettim. Şimdi ne dediğini daha rahat duyabiliyordum...
-Özür dilerim Açelya. Ama kendine gelebilmen için bu tokat şarttı.
-O ses neydi? Silah mıydı? Kim öldü?
-Kimse ölmedi güzelim. Sakin ol sen,ver elini ayağa kalk.
Yavaş yavaş ayağa kalkmıştım. Etrafıma bakındığımda hala harabenin önünde olduğumuzu gördüm. Gözlerimin önüne Doruk ve Leyla gelmişti... Onlardan birine bir şey olursa ben ne yaparım? Kendimi nasıl affederim?
Hayır! Kimseye bir şey olmayacak. Sakin ol Açelya... Nefes al Açelya... Gözlerini aç ve arkadaşlarını kurtar!
Düşüncelerimi kafamda çevirip durdum. Artık ayağa kalkma zamanı geldi. Hiç düşünmeden harabeye doğru yürüdüm. İçeride beni neyin karşılayacağından en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama korkmuyordum. Eray yanımdaydı ama elini bile tutmuyordum. Ben artık korkmuyorum!
Orada üç kişi vardı... Ama sadece bir tanesi yerde cansız yatıyordu... Hafif adımlarla ona doğru yürüdüm. Yanına vardığımda Doruğun, tepkisiz bir şekilde elinden tutarak ona baktığını gördüm. Ağlamıyordu,kızmıyordu,bağırmıyordu... Sadece yüzüne bakıyordu. Gözlerimi kapattım ve kendimi yere attım. Dizlerimin bağı çözülmüştü sanki... Ayakta durmaya gücüm yoktu... Onun yerdeki cansız bedenine bakarken bir elinde silah,kalbinden akan kan...
Hayır bunu kabul edemem... Leyla ölmedi... Ölmemeli!-Leyla? Leyla hadi kalk. Hadi gidelim Leyla... Uyan Leyla! Leyla Uyan ne olur uyan sensiz yapamam! Leyla ölme!
Onun kanı elime bulaştığında gerçekten öldüğünü iliklerime kadar hissetmiştim. İçim yanıyordu... Onun ölmesine dayanamam ben... Bunların hepsi benim yüzümden...
Gözlerimi açtım ve sert bir şekilde kafamı Hakan'ın olduğu tarafa çevirdim. Tepki göstermeden izliyordu... Eray'ın ona doğrulttuğu silah onun umurunda bile değildi. Ayağa kalktım ve üzerine doğru hızlı ve sert adımlarla yürümeye başladım. Eray önümü kesti ve beni durdurmaya çalıştı. Tüm gücümle Eray'ı iktirdim ve Hakan'ın yakasına yapıştım.
-Bunu ben yapmadım... Kalbine sıktı... O intihar etti...
Gözleri dolmuştu bunu söylerken. Ama ona biraz bile acımıyordum... Leyla'nın kanının bulaştığı elimi kaldırdım ve gözlerini elime odaklamaya çalıştım.
-Elime bak! İyice bak! Bu Leyla'nın kanı! Ne senin,ne benim peşimizi bırakmayacak bu kan! Bizi her gün boğacak! Her gün öleceğiz! Korkma! Tek suçlu sen değilsin. Senin gibi bir insanla tanışmasına vesile olduğum için bende en az senin kadar pislik bir insanım!
Bir iki adım geriye gittim ve Eray'ın yanında buldum kendimi. İyice düşündükten sonra Hakan için yapılacak en mantıklı kararı vermiştim. Daha sakin bir ses tonuyla;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soru işareti?
Mystery / ThrillerAdım Açelya. Açelya Yörük. Daha 22. yaşımda doğum günümde sevdiklerimden,ailemden,evimden,özgürlüğümden mahrum kaldım. Ben bu pis duvarların arasında mahkum kaldım. Özledim... En çokta kendimi. Eski beni özledim... Bir yıl boyunca tek bir ses duyama...