4. Bölüm İlk Tanışma

5.5K 339 559
                                    

Medya : Ege

Bölüm Şarkısı : Aydilge Aşk Lazım

Keyifli Okumalar :)

***
Düzenlendi

***

Tektaş çiftliğinde her sabah olduğu gibi bu sabahta koşuşturmaca hakimdi. Nilüfer Hanım meşhur omletini yaparken Buse, babaannesinin baskısıyla domates doğramaya çalışıyor fakat bir türlü başarılı olamıyordu. Bu işi beceremeyeceğini anlayınca öfkeyle bıçağı tezgahın üstüne koydu.

"Babaanne, ben ne anlarım domates doğramaktan ya."

"Ne demek ne anlarım? Öğreneceksin küçük hanım. Yemek yapmayı öğ-re-ne-cek-sin." Her bir hecenin üstüne basa basa konuştu yaşlı kadın. Buse bu yaşına gelmiş fakat bir domates doğamayı öğrenememişti ki kendi ona her şeyi öğretmekte kararlıydı. "Şimdi al o bıçağı domatesi güzelce doğra."

Buse çaresizce tekrardan domatesi doğramaya çalıştı. İşte hep bunlardan korkuyordu ve korktuğu oluyordu. Babaannesi binbir işkenceyle yemek yapmayı öğretiyordu. Bunun sadece küçük bir başlangıç olduğunu biliyordu. Daha ev işleri, bulaşık, çamaşır, temizlik bunları da yaptıracaktı babaannesi. Bütün bunlar ona bir işkence gibi geliyordu.
Bu güne kadar hiç bir ev işine elini bile sürmemişti. Her işi evdeki yardımcılar yapardı. Fakat babaannesi yardımcı bile almıyordu. Çünkü başkasının yaptığı yemek ve temizlik içine sinmiyordu.

"Kolay gelsin bücür," diyerek mutfağa girdi Kerem.

"Kolaysa başına gelsin."

Kerem kahkahasını tutamadı. Buse böyle iş başında çok komik görünüyordu. Bu hali çok hoşuna gitmişti. "Sen böyle çok şirin bir şey olmuşsun ya."

"Kerem elimde bıçak olduğunu görüyorsun değil mi?"

Delikanlı gülmeye devam ederken babaannesinin aniden kulağını çekmesiyle gülen yüzü buruştu.

"Ah... babaanne n'apıyorsun? "

"Ben sana bu küpe çıkacak demedim mi eşek sıpası? "

"Babaanne ama..."

"Kes sesini hemen çıkarıp küpeyi bana veriyorsun."

El mahkum küpesini çıkarıp babaannesine verdi Kerem. Eksik hissediyordu kendini. Çok uzun zamandır takıyordu küpeyi ve şimdi bir parçası eksikmiş gibi hissediyordu.

"Şimdi oldu kolunda ki dövmeyi de sildireceksin."

"Tamam babaanne tamam," dedi Kerem bıkkınlıkla. Mecbur sildirecekti yoksa babaannesi kolunda ki tüyleri yolabilirdi. Ondan her şeyi beklenirdi ne de olsa.

Şeyma, masaya tabakları koyarken ev ahalisi sofraya oturdu. Sesizlik içinde kahvaltı yapıyorlardı ki Şeyma, bakışlarını Kerem'e çevirip konuştuğunda sessizlik bozuldu.

"Kerem abi bana İstanbul'u anlatır mısın? Gerçekten söylendiği kadar güzel mi?"

Şeyma'nın en büyük hayali bir gün İstanbul'a gitmekti. Üniversiteyi orada okumak istiyordu.

"Çok büyük bir şehir Şeyma."

"En güzel yeri neresi mesela?"

"Çeşitli güzel yerleri var. Fakat ben en çok Kız Kulesini seviyorum." Kerem bir an an durduğunda Şeyma'ya baktı ve gülümsedi. "Sen de bana İzmir'i anlat. Malum burada kalacağım ne kadar belli değil. Bir kaç bilgimin olması lazım değil mi?"

Sevdam Ege'de  ( Mazinin Gölgesi-1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin