11. Bölüm Tanrı Misafiri

3K 215 623
                                    

Keyifli Okumalar :)

***
Düzenlendi

***

Özgür'ün dudaklarından "Afra" kelimesi döküldü. Şaşkınlıkla genç kıza bakarken onun aniden neden buraya geldiğini merak ediyordu delikanlı.

"Özgür," dedi Afra yorgunluğunu yansıtan bir sesle. Her daim ışıl ışıl parlayan kahve gözleri kızarmış ve şişmişti. Dalgalı kızıl saçları oldukça yıpranmıştı. Özgür'e yılgın bakışlarla bakarken çekine çekine sordu sorusunu.

"Tanrı misafiri kabul eder misin?" 

Şaşkınlığını henüz atlatamamış olsada Afra'nın içeri girmesi için kapıyı daha da açtı Özgür. "Elbette"

Tereddüt ederek içeri doğru birkaç adım attı Afra, oldukça çekingendi. Buraya gelmeye hakkı var mıydı, bilmiyordu fakat gidecek başka bir yeri yoktu. Özgür kapıyı kapadığında genç kızın içeri girmesi için eliyle yol gösterdi. Onun içeri girmeyip hâlâ kapının önünde dikildiğini görünce elini indirip nefesini verdi.

"Daha ne kadar burada dikileceğiz?"

Genç kız başını kaldırıp Özgür'e baktığında ne diyeceğini bilemedi. Belki de buraya hiç ama hiç gelmemeliydi.

"Özgür kim gelmiş?" Seda'nın sesini duyulunca ikili ona doğru döndü. Seda ise Afra'yı görünce elindeki cips kasesini yere düşürdü.

"Afra," dedi Seda şaşkınca ardından kendini toparlayıp arkadaşına dikti bakışlarını. "Özgür sen ne ara..."

"Saçmalama Seda," dedi Afra sertçe. Öyle bir şeyin olmasına imkan yoktu.

"Tamam soruyu değiştiriyorum o zaman senin burda ne işin var?"

"Ayaklarım beni buraya getirdi. Eski dostlarıma ihtiyacım var benim. Tabii ne kadar eski dostuz bilmiyorum."

"O nasıl söz gel buraya kızıl gezegen." Seda, Afra'nın boynuna aniden atılınca sımsıkı sarıldı ona. Yılların acısını çıkarıyor gibiydi. Ne olmuşsa olmuştu şimdi Afra'ya sarılmalıydı. Zaten bu saçma sapan küslük daha ne zamana kadar devam edecekti ki?

Afra, gülerken gözyaşlarına hakim olamıyordu. "Kızıl gezegen...  bunu duymayı çok özlemişim." Buruk bir mutluluktu yüreğini ele geçiren.

Seda, geri çekilince kahkaha attı. Gözleri doluydu. Eski bir dostta tüm yaşananlara rağmen yeniden sarılmak güzeldi. İkisi gülmeye devam ederken Özgür "Bana sarılmayacak mısın kızıl gezegen?" Diye sordu.

Afra, başını iki yana sallayarak  "Üzgünüm," dedi. Dudak büzen Özgür'e gülmemek elde değildi. Ne kadar zaman geçerse geçsin Özgür hep aynıydı.

İçeri geçtiklerinde Afra, Seda'nın yanına oturdu ve neden burada olduğunu anlatmak üzere hazırlandı.

Afra'nın annesi İngiliz'di, babası ise Türk. Anne ve babası büyük bir aşkla evelenmişti fakat çok geçmeden boşanmışlardı. Afra ise istenmeyen  bir çocuktu. Annesi kendi hayatını yaşamak istediğinden Afra'yı yük olarak görüyordu. Babası ise onunla ilgilenmiyordu bile. Her ikisi de kendi hayatına bakarken Afra yalnız kalmış ve tek başına büyümüştü. Fakat o her şeye rağmen güçlü olmaya çalışmıştı. Hiçbir zaman zayıf yönlerini kimseye göstermemişti. Asi ruhluydu. Rüzgara karşı dik dururdu. Kendi kendini yetiştirmişti, sevgisiz büyümesine rağmen sevgi dolu bir kalbi vardı.

"Canan'la çok kötü kavga ettim. Babam da her zaman ki gibi çok sevgili karısının arkasında durdu. Bu sefer ki çok farklıydı. İçimde biriktirdiğim bütün her şeyi kustum. Valizimi de toplayıp nereye gideceğimi bilmeden çarpıp kapıyı çıktım. Sonra da soluğu burda aldım.  Belki bir otele falan gidebilirdim ama benim, beni ne olursa olsun yanımda olacak kişilere ihtiyacım vardı. "

Sevdam Ege'de  ( Mazinin Gölgesi-1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin