30. Bölüm Büyük Yüzleşme

2.6K 148 492
                                    

Herkese Merhaba :)

Bölüm Şarkısı : Cem Adrian- Birsen Tezer Beni Hatırladın mı

Medya : Buse, Ege ve Öykü

Keyifli Okumalar :)

***

"Ben Öykü'yüm sevgilim."

Karşısındaki kadına şaşkın bakışlarla bakarken onun ne dediğini idrak etmeye çalışıyordu genç adam. Bu... Bu nasıl olurdu? Olamazdı... olamazdı. Öykü ölmüştü. İki yıl önce ölmüştü. Karşısında duran kadın kimdi neyin nesiydi bilmiyordu fakat bu iş tam bir saçmalıktı.

"Ne saçmalıyorsun sen!"

Ege'nin yüksek sesi evi inlettiğinde gözlerini kapadı genç kadın. Elbette onun hemen boynuna atlamasını beklemiyordu. Sert tepkisi gerçekleri öğrenince geçecekti. Şimdi ne kadar zor olsa da sakin kalmalıydı.

"Biliyorum çok saçma ama... Ama gerçek bu. Ben ölmedim. bak karşındayım işte. Kanlı canlı karşısındayım. "

"Bu... Bu olamaz... olamaz..."

"Ege." Kocasına ismiyle seslenmeyi ne çok özlemişti Öykü, dudaklarını yaktı bu kelime, kalbine buruk bir mutluluk verdi. "Beni dinle. yalvarırım dinle."

"Saçmalık bu!"

Ellerini sağa sola savururken öfkesine engel olmaya çalışıyordu genç adam. Alnını ovduğunda aklını kaybetmemek için direndi. Yaşadığı an gerçek miydi yoksa beyni kendine bir oyun mu oynuyordu? Ya da Elçin, kendiyle alay mı ediyordu? Nasıl bir şeyin içine düşmüştü böyle?

"Biliyorum ama gerçek bu. Ölmedim ben."

Duyduğu sözlerle sinirleri bozulmuş olacak ki güldü Ege. Evet güldü yaşadığı anın saçmalığına güldü. Öykü ise cesaret ederek bir adım daha yaklaştı Ege'ye. Titreyen elini genç adamın yüzüne uzatmıştı ki Ege aniden bileğini tuttu.

"Sakın... Sakın," dedi kısık bir sesle Ege. Fakat bu sesi korkutucuydu tıpkı gözleri gibi. Onlarca duyguyu aynı anda yaşarken şu an en net hissettiği duygu öfkeydi. Saçmalıktı bu. Elçin, Öykü falan değildi. Kendiyle alay ediyordu."Kimsin nesin bilmiyorum ama bu işin tadı kaçtı!"

Genç adam tuttuğu bileğini sertçe savurunca, Öykü gözlerini kapadı. Her ne kadar gözyaşları yanakları ıslatsa da, kalbi bin parça olsa da  pes etmeyecekti. Güçlü olacaktı. Güçlü olup Ege'nin kendine inanmasını sağlayacaktı.

"Ege yemin ederim ben Öykü'yüm!" Lütfen... lütfen bana inan!" Bağıra bağıra konuşmasının ardında bir- iki adım daha atarak aralarındaki mesafeyi sıfıra indirdi genç kadın. Mavi gözlerini Ege'nin gece karası gözlerine sabitledi. "Bak," diyerek eliyle etrafını işaret etti. "Bak burası bizimdi. Biz bu evde yaşadık bütün güzel anılarımızı. İkimiz... baş başa... saatlerce... Hamile olduğumu bile bu evde öğrendim ben. Bebeğimizi bile bu evde öğrendik Ege! O gün ne kadar mutluyduk hatırlıyor musun? Bebeğimizi öğrendik... Sonra ona isim düşünmeye başladık... kız mı olacak yoksa erkek mi diye tartıştık hatırlıyor musun?"

Gözyaşlarıyla, hıçkırıklarıyla kulakları sağır edecek bir ses tonuyla konuşurken Ege'nin kedine inanmasını umut ediyordu Öykü. Ege inanmalıydı kendine, inanmalıydı karısına.

"Ege ölmedim ben! Sana geldim! Kocama geldim!"

Genç adam ona bakarken bin bir duyguyu aynı anda yaşıyordu. O Öykü müydü gerçekten? Bu ev Öykü'yle beraber birlikte yaşadığı nice anıları barındırıyordu içinde. Her yer hatıralarla doluydu. Bütün gözlerden uzakta olmak için gelirler saatlerce doya doya aşklarını yaşarlardı. Dile gelip konuşsa neler neler söylerdi bu ev. Neler neler anlatırdı. Hatırlar, anılar yuvasıydı burası.

Sevdam Ege'de  ( Mazinin Gölgesi-1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin