16. Bölüm Hayal'in Umudu

2.7K 157 514
                                    

Herkese merhaba

Buse ve Ege'nin arası geçen bölümde baya bir bozulmuştu. Fakat bakalım Kerem ve Narin ikilisi nasıl ?

Bölüm Şarkısı : Nil Karaibrahimgil Kanatların Var Ruhumda

Keyifli okumalar :)

***

"Gerçekleri öğrenmenin zamanı geldi Ege."

Genç adam, şaşkınca Afra'ya bakarken ne gerçeğinden bahsettiğini anlamaya çalışıyordu. Kaşlarını çatmış bir şekilde sorgulayıcı bakışlarını onun üzerinde gezdiriyordu.

"Ne gerçeğinden bahsediyorsun?"

Afra konuşmak için dudaklarını araladığında Ege'nin çalan telefonuyla geri kapatmak zorunda kaldı.

Ege, telefona bakınca hastaneden birinin aradığını gördü. "Buna bakmalıyım affedersin," diyerek telefonu açıp kulağına dayadı.

O, konuşurken Afra şu telefonu kapatmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Ege'nin söyleyeceklerini bilmek hakkıydı. Bu mezarda yatan kişinin katilinin Buse olduğunu bilmeliydi.

Telefon kapandığında tekrardan bakışlarını genç kıza, odakladı Ege. "Üzgünüm ama çok acil işim çıktı gitmeliyim," diyerek arkasını dönüp gitti.

Öylece kaldığında gözlerini kapadı Afra. Belki şimdi değil ama elbet bir gün Ege gerçeği öğrenecekti.

***

Güneş ışıklarının yüzüne vurmasıyla gözlerini açtı Buse. Bir haftadır olduğu gibi kendini çok boş hissediyordu. Boşlukta yuvarlanıyor, hiçbir şey hissetmiyordu. Kalbindeki bu acı geçmek bilmiyor aksine her geçen gün daha da artıyordu. Hiçbir şey  keyfini yerine getirmeye yetmiyordu. Tek bir isteği vardı o da Ege'ydi. Onun yanında olmasını istiyordu genç kız. Ona sarılmak istiyordu. Seviyordu çünkü hem de çok seviyordu. Bunu artık kabul etmişti. Yüreği bu gerçeği haykırırken kulakları bunu daha fazla duymazdan gelemezdi.

Gözleri doldu Buse'nin, bir haftadan beri tek bir an bile çıkmamıştı aklından Ege. Acaba o da kendini düşünüyor muydu? Saçmaydı bu soru Neden kendini düşünsündü ki Ege?

Bir haftadan beri hiç görüşmemişlerdi. Kaç kere Ege'yi aramak istemişti genç kız fakat bunu yapamamıştı, gururu buna izin vermemişti. Severken gururun bir önemi var mıydı oysa? Yine de yapamıyordu. Ona ben seni seviyorum diye bağırmak istese da sesiz çığlıkları içinde boğuluyordu.

İşte şimdi İzmir tam olarak kendine ceza olmuştu. Sevdiği adam buradaydı. Burada gerçek aşkı öğrenmişti. Küçük kalbi büyük sevdayı öğrenmşti Ege'de. Fakat sevdanın acısını da öğrenmişti aynı zamanda.

Hıçkırıkları boğazını kesiyordu. Nasıl dayanacaktı bu acıya? Daha ne kadar sürecekti bu? Sönmeyecek miydi kalbinde yanan bu yangın?

"Seni seviyorum Ege seni çok seviyorum." Haykıra haykıra sözlerini söyledi Buse, tabii gözlerinden yaşlar da akıyordu. Aşk dedikleri neden bu kadar acıydı? Severken neden acı çekiyordu insan? Sevmenin bedeli bu kadar ağır bir acı olmamalıydı. Bu haksızlıktı hem de çok büyük haksızlık.

"Günaydın." Sevilay Hanım kızının odasına çoşkulu sesiyle girdiğinde onun ağladığını gördü. Yatağına oturup saçlarını şefkatle okşadı.
Biricik kızı büyümüşte aşk acısı çekiyordu. Daha düne kadar çocuktu halbuki.

Sevdam Ege'de  ( Mazinin Gölgesi-1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin