31. Bölüm Kötü Haber

2.8K 127 390
                                    

Merhabalar ben geldim :)

Bölüm Şarkısı : Bilal Sonses Küçüğüm

Keyifli Okumalar :)

***

Bu bölüm yeniden yazıldı

***

Korku, endişe ve panik yüreğini öyle sarmıştı ki, yerinde duramıyor bir oraya bir buraya yürüyordu Buse. Her geçen dakika kalbi daha hızlı atarken sakinleşmek için elini kalbine dayadı fakat nafile, işe yaramadı bu. Babası ve Ege dışarıda konuşurken nasıl yarasındı ki?

Pencereye yaklaşıp camdan dışarı bakınca onların çok uzakta olduğunu gördü genç kız. Ne konuştuklarını duymasına imkân yoktu. Tek gördüğü babasının öfkeyle konuştuğu idi. Ege'nin hareket ve mimiklerinden de kendini açıklama çabası içinde olduğunu anlayabiliyordu. Bu işin ne olacağını deli gibi merak ediyor bir yandan da babasının kararını değişmeyeceğinden korkuyordu.

Perdeyi oflayarak geri çekerken öfkeyle söylenmeyi de ihmal etmedi. "Hiçbir şey duyamıyorum!" Ne vardı o kadar uzakta konuşacak? Sıkıntıyla tekrar salonda yürümeye başladı genç kız. Ege, babasını ikna edebilir miydi? Küçükte olsa bir umudu vardı. Babasının kararının değişeceğine dair bir umut. O umuda tutunup biraz sakinleşmeye çalışıyor fakat hiçbir şekilde sakin olamıyordu.

"Buse bir oraya bir buraya başım döndü bir otur."

Buse aniden sert bakışlarla baktı yengesine? Otur mu, diyordu yengesi, kendine? Babasıyla, Ege orada öfkeli bir şekilde konuşurlarken cidden bunu mu söylüyordu kendine yengesi?

Nilüfer Hanım, yeğeninin kendini suçlayan bakışlarını gördüğünde ayağa kalkıp Buse'nin omuzlarına elini koydu.

"Bak seni anlıyorum fakat biraz sakin ol."

"Nasıl olayım yenge? Babam ve Ege orada konşurlarken ben nasıl sakin olayım?"

Nilüfer Hanım, eltisine gözlerini çevirdiğinde sen kızına bir şey söyle der gibi baktı. Sevilay Hanım ise ellerini iki yana açıp ben ne yapayım der gibi gibi işaret yaptı ona. Dün geceden beri kendi de çok yorulmuştu. Kocası bir yandan, kızı bir yandan, oğlu başka bir yandan üstüne gelip durmuştu ve gerçekten bitkin düşmüştü Sevilay Hanım. Kendi ortayı bulmaya çalıştıkça işler daha da sarpa sarmıştı.

Yengesiyle annesi bakışırken Buse'nin bakışları koltukta gözlerini kapatarak oturmuş, eliyle başını ovan babaannesini buldu ve hızla onun yanına gelip dizine elini koydu.

Hatice Hanım, yarı açık gözlerini açarak torununa baktı.

"Sen bir şey yap babaanne sen bir şey yap. Sen konuş babamla lütfen. Lütfen."

İç geçirerek torununda gözlerini gezdirirken ne diyeceğini bilmiyordu Hatice Hanım. Ege geldi diye onu affetmiş değildi fakat içten içe oğlunun, torunlarını alıp tekrardan kendini bırakarak İstanbul'a gitmesini istemiyordu.

"Kızım sen babanı tanımıyor musun? Verdiği karardan vazgeçer mi? Zamanında ne çok uğraştım oğlum burada kal gitme İstanbullara dedim ama yok inatçı, deden gibi ne olacak? Sen Ege'yle konuşmayı kabul ettiğine şükret."

Buse, ayağa kalktığında pencereden baktı bir kez daha. Ege gelip Kenan Bey'le konuşmakta çok fazla ısrarcı olunca babası da o hariç herkesi içeri göndermişti. Bu da bir şeydi değil mi? En azından kendini kolundan tutup götürmemişti.

Omuzlarında annesinin ellerini hissedince ona doğru döndü Buse. Öyle oturamamıştı işte Sevilay Hanım, kızının böyle çaresiz kamışına dayanamıyordu ki. Ne derse desin kocasını ikna edemeyeceğini biliyordu fakat en azından kızına destek olmak istiyordu.

Sevdam Ege'de  ( Mazinin Gölgesi-1) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin