Sabah güzel bir baş ve vücut ağrısıyla kalkmıştım. Dünkü yediğim dayak baya iyi gelmiş olmalı maşallah tüm gece uyutmadığı gibi sabahta varlıklarını belli ettiler.Yataktan kalktığım gibi odamdan çıkıp lavaboya gitmiştim. Daha tuvalet ihtiyacımı görmeden direk aynaya bakmıştım ki hasar kontrolü yapayım. Aynada gördüğüm surat baya iyiydi. Hani nasıl desem suratımdaki morluk ve parmak izleri bana farklı hava katacak kadar suratımı değiştirmişti. Bu şekilde okula gitmem imkansızdı. Hem Tarık'a hesap vermek zor geliyordu hem de insanların bakışları beni rahatsız ederdi.
Tuvaletteki işimi hallettikten sonra odama girip üstümü değiştirdim. Bu sürede düşünerek ne yapacağıma karar vermiştim. Sessiz adımlarla annemlerin odasına gitmiştim. Mutfaktan gelen seslerle onların kahvaltı yaptığını duymuştum bu yüzden işim daha kolaydı.
Odaya girdiğim gibi direk makyaj masasına doğru ilerledim. Yapacak başka bir şey yoktu mecburen kusurlara fondöten sürecektim. Aradığım elemanı direk masanın üzerinde bulmuştum. Hafiften avucumun içine döktüm. İşaret parmağımı biraz bandırarak ilkten morluğa sonra da parmak izlerinin olduğu kısma sürerek yaydım.
Valla bak bu kız milleti çok tehlikeli. Ulan öyle mucize bir şey kullanıyorlar ki yüzümdeki patlıcan moru ve beş parmak izi sihir gibi bir anda yok oldu. Gerçi sürdüğüm şeyin varlığı biraz belli oluyordu. Böyle nasıl desem sanki suratınızda derinizden farklı bir deri çıkartmışsınız gibi. Ama yapacak bir şey yok mecburum bir süre geçene kadar kullanacağım.
Sürdükten sonra direk kapıya yöneldim. Ayakkabılarımı giyip çıkacakken annem yanıma geldi ve suratımı tutup "Ne sürdün sen suratına?" diye sordu. Kapı kolunu çevirirken "Fondöten" diye kısa cevap vererek evden çıktım. Sanki gittikçe hava soğuyordu. Hızlı adımlarla okula yürüyordum o kadar soğuktu ki normalde yürürken düşünen ben donan beyin fonksiyonlarımla hiçbir şey düşünmeden okula gelmiştim.
Okula gelince ister istemez gerilmiştim. Özellikle Tarık'ın suratımda ki şeyi anlaması beni korkutuyordu. Sabah 'günaydın' mesajı yazmıştı. Bende cevap vermiştim ama tatmin olmamış olacak ki kapıda beni bekliyordu ve gördüğü gibi yanıma gelip "Günaydın" dedi ve yanağıma öpücük kondurdu. Öpücük kondurduğu yerde fondöten vardı ve geri çekilirken dudaklarında acayip bir his oluştuğunu farketmişti ama çaktırmıyordu.
Elimi tutarak yürümeye başladık. Sınıfımın kapısına gelince elimi bıraktı ve "Teneffüste görüşürüz" dedi ve göz kırptı. Öyle bir göz kırptı ki inanın böyle en derin hücrem titredi. O sınıfına geçmişti ama anın etkisiyle hala kapıdaydım. Matematik öğretmeninin kapıya gelmesiyle kendime gelip sırama geçmiştim.
Teneffüs zili çalmıştı ve ben hala öğretmenin tahtaya yazdırdığı son soruyu çözmeye o kadar dalmıştım ki yanıma gelen Tarık'ı farketmedim ta ki kolumu tutup dürtene kadar. Kolumun dürtülmesiyle acıyla inledim "Ahhhhh". Dün o...ç.. o kadar çok kolumu sıkmıştı ki kolum mosmordu ve acıyordu. Fazlaca inlemiş olmalıyım ki bütün sınıf bize döndü.
Tarık endişeyle "Sadece koluna dokundum canını mı acıttım?" diye sordu. Gözlerinde benim acımla oluşan acıyı görmüştüm. "Yok ya seninle ilgisi yok. Bir an boşlukla bağırdım." dedim hemen. "Tamam o zaman kalk kantine gidip bir şeyler içelim" diyerek tekrar kolumu tutup kaldırmaya çalıştığında bu kez bağırmamak için suratımı büzüştürmüştüm ki suratımın girdiği şekli görmüş olmalı ki "Senin kolunda bir şey var" diyerek elimden tutarak sürüklemeye başlamıştı.
Tuvalete geldiğimizi farkedince panikle elimi çekmeye çalışınca tutuşunu güçlendirmişti. Hemen tuvalete girince içerideki herkese "Çabuk dışarı çıkın hepiniz" diye bağırdı. Bir Allah'ın kulu da sorgulamadan çıkmıştı. Kabinlerin olduğu kısmı kontrol ederek kimsenin olmadığını tescillemişti. Tam yanıma geldiğinde içeri birisinin girdiğini görünce "Bana bak şimdi içeride biz varız. Kapıda duruyorsun ve hiç kimseyi içeri sokmuyorsun, anladın mı?" dedi. Çocuk bir saniye bile düşünmeden kafasını sallayarak kapıyı kapatmıştı.
Kapı kapandığı gibi dibimde bitti. Kolumu yavaşça tuttu ve okul tişörtünün kolunu sıyırmaya başladı. Hemen kendimi geri çekmiştim. Henüz bunu görmesine hazır değildim. O inatla yanıma yaklaşıyordu. Tekrar kolumu tuttu ve "Bakmama izin ver" diye öyle bir suratıma baktı ki o an boş verdim her şeyi teslim ettim ona kendimi. Kolumu yavaşça sıyırdı tam morluğun olduğu kısma geldiğinde istem dışı suratım büzüşmüştü.
Kolumu sıyırdığı süre anında hep suratına bakıyordum o kadar yavaş sıyırmıştı ki belli canımı acıtmak istemiyordu. Sonunda morluğu gördüğünde suratı öyle bir ifade almıştı ki size anlatamam. Benim acımı tüm benliğinde 2 dakikada hissetmiş gibiydi. Suratıma bakarak tek bir şey sordu "Kim yaptı bunu sana ?" dedi gözleri hafif dolmuş .
Ne diyecektim ki ?
Y/N: Arkadaşlar herkese merhaba. Bölümlerin geç gelmesinin tek sebebi okunmanın 50 olmasını beklemem. Yani bundan sonra attığım her bölümün okunması 50 olmadan yeni bölüm atmayacağım. Okuduğunuz için teşekkürler. Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOTHER -[boyxboy]-
Teen FictionBaşka yerin insanları, başka filmin oyuncularıydık. -06.01.2018