TARIK
Anneannemin tepkisi nedense beni şaşırtmamıştı. Kadının gözleri şaşkınlıkla büyümüş, söyleyecek kelime bulamamış donup kalmıştı. Olacakları bilerek direk ayağa kalktım ve "En iyisi gitmem anneanne. Sana da zahmet verdim. İlgilendiğin için çok teşekkür ederim." deyip merdivenlere doğru adımlamaya başladım. Gerçekten yaranın boyutu o kadar içler acısıydı ki topuğuma basarak yürüdüğüm halde canım çok yanıyordu.
Merdivenlerde yavaş yavaş inerken anneannemin arkamdan gelmemesi çok moralimi bozmuştu. Ne biliyim böyle gelir ne olursa olsun kabulümsün der diye bekliyordum. Alışmıştım bu tepkilere ama insan her seferinde şaşırıyordu.
Kapıya gelip açmam bir kaç dakika sürmüştü. Zira her adımımda ağzımdan bir inilti, gözümden küçük bir yaş akıyordu. Gerçekten çok acıyordu be. Kapının önündeki terlikleri ayağıma geçirip tam sokağa adımladığımda "Dur deli çocuk" diyen anneannemin sesini duydum. Anında adımlarım durmuştu. Anneannem konuşmaya devam ederek "Nereye gidiyorsun be evladım. Kim sana git dedi ki?" . Ne yani gitmemi istemiyor muydu? Ee o zaman niye cevap vermemişti ki. Suratına aval aval bakarken "Ne bakıyorsun öyle salak salak. Gir içeri bakıyım. Hem o ayakla nereye gidebileceğini zannediyorsun sen?" diye konuştu. "Ama anneanne biraz önce sana bir erkeği sevdiğimi söyledim. Eee sende şaşırıp kaldın ya. Ne yani beni kabul mü ediyorsun şimdi?" diye konuşurken anneannem sözümü keserek "Sevgi iki beden arasında olmaz evladım. Sevgi iki kalp arasında olur. Elalem belki senin sevgini hoş karşılamaz ama benim sevgiye olan saygımı bilirsin. Şaşırmam da senin böylesine zor bir şey için savaşacak cesaret göstermene şaşırdım. Çocukluğunda baya pısırık bir şeydin sen. Hatırlasana bu mahalledeki bir kızdan dayak yemiştin ağlayarak eve gelince annen senin aylarca buraya getirmemişti." derken yüzünde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Kollarımı açıp sıkıca anneanneme sarılırken "Hadi içeri geçelimde sen de dinlen topal tavuk" dedi kulağıma fısıldayarak. "Ya anneanne ben tavuk değilim horozum bir kere" diye hafif sinirli bir ses tonuyla konuştum. "He yani topal olduğunu kabul ediyorsun" derken aynı zamanda gülüyordu.
Merdivenleri anneannemin yardımıyla çıkmıştım. Tekrar bir az önce oturduğum koltuğa uzandım. Bu sefer baya yatıyordum tabi. Anneannem yastık ve üstüme örtecek ince birşey getirmişti. Bana yemek yapacağını söyleyerek mutfağa gitmişti. Karnım öyle açtı ki guruldama durmuş yerini mide ağrısı almaya başlamıştı. Şuan aklımda olan iki şey vardı Derin ve Yemek.
Sahi benim hemen Derin'i aramam lazımdı. Bu saate kadar ne aramıştım ne de yanına gitmiştim. Kesin bu onu çok endişelendirmiştir. Aşağıda mutfakta yemek yapan anneannemin yanına inerek "Anneanne bana telefon lazımdı da. Şey senin ki varsa kullanabilir miyim." dedim. Beklemediğim bir soru yöneltti "Kimi arayacaksınız bakıyım?" dedi. "Birisini arayacağım işte anneanne. Hem söz bak 5 dakikayı geçmez." dedim. "Onu arayacaksın değil mi?" diye konuşurken utanmıştım. Ben ki arsızlığıyla bilinirdim. Kolay kolay utanmazdım öyle her şeyden. Anneannem konuşmaya devam ederken "Bak bak utandın mı sen. Hemde sen Tarığım. Sen ki mahallede ki teyzeler sana 'sen ne biçim erkeksin böyle ağlıyorsun' diyince 'bakın erkeğim' ben deyip pipini göstermiş çocuksun." derken artık yerin yedi kat dibi olsa girecek pozisyona gelmiştim. Kendimi toparlayarak "Anneanne bir kere onu yaptığımda 6 yaşındaydım. Hem niye utanayım ki evet Derin'i arayacağım" dedim bir çırpıda. "Adı da Derin mi. Ne de güzel ismi varmış öyle. Hem ben senin bakışından anladım çok seviyorsun değil mi?" dedi. Ne cevap verecektim ki canından çok sevme terimi benimkinin yanında hafif kalır mı desem. Güldüğünde içimde oluşan huzuru mu anlatsam bilemedim. Kısa bir cevabım oldu "Çok". Diyebildiğim tek şey çok oldu. Cebinden telefonu çıkartarak "Al bakalım. İstediğin kadar konuştu. Meraklanmıştır o da." diyerek gülmüştü.
Telefonu aldığım gibi yukarı olabildiğince hızlı adımlamıştım. Uzun bir süredir elimde ki telefon modelinden görmemiştim. Baya 15 senelik vardı herhalde. İlginç gelmesini umursamayarak hemen Derin'in numarasını çevirdim.
Telefon iki kere uzun uzun çaldı. En son üçüncüde açıldı ve o özlediğim sesi duydum. "Alo" dedi sesine kurban olduğum. Bekletmeden cevap verdim "Alo Derin benim Tarık.". Telefonda bir anda hıçkırık sesi duymuştum. Ne oluyordu şimdi "Bebeğim ağlıyor musun sen?" diyebilmiştim. "Aşkım sen sabah mesaj yazmayınca ben merak edip seni aradım. Telefona baban çıktı hıckk. Seni evden kovduğunu söyledi. Ben çok korktum sana bir şey oldu diye hıckk." diye konuşurken bir yandan da ağlıyordu. Boncuğumu üzen şerefsize saydırırken bir yandan da onun için endişelenmiştim. Derin'in korkmaması lazımdı. Kalbini üzmemesi lazımdı. Bunlar ona iyi gelen şeyler değildi ki. "Bebeğim ben çok iyiyim. Şimdi ağlamanı kesip kendini üzmüyorsun tamam mı?" dedim neşeli bir sesle. "Nerdesin Tarık sen? Sokakta mı kalıyorsun? Üşüdün mü çok? Neden akşam bize gelmedin ki?" diye ardı ardına soruları sıralamıştı. "Sakin olur musun? Sokakta kalmıyorum birtanem anneanneme geldim. Üşümüyorum meraklanma sen. Size nasıl geliyim ki bebeğim babana ne diyecektik sonra?" diye cevap verdiğim de yukarı çıkan anneannemle göz göze geldim.
Elinde tepsiyle yanıma oturdu ve konuşmama devam etmem için el hareketi yaptı. "Tarık iyisin değil mi? Bak bana yalan söyleme ne olur." diye konuşurken sesi titredi. Kesin gene ağlayacaktı. "Boncuğum iyiyim dedim ya. Ben sana ne zaman yalan söyledim. Ne olur üzme kendini bak biliyorsun senin için iyi değil. Sana bir şey olursa ne yaparım ben. Şimdi canını sıkmak yok tamam mı?" derken anneanneme baktığım da bana inanmaz gözlerle bakıyordu. Şaşırmıştı. Sebebini telefonu kapattıktan sonra soracaktım. "Tamam ağlamıyorum. Ne zaman yanıma geleceksin. Hem okula gittin mi bugün sen?" dediğinde aklıma okul gelmişti. "Aşkım ben yanına anca bir kaç gün sonra gelebilirim. Okul konusu bilmiyorum. Sen beni merak etme tamam mı? Ben seni sonra tekrar arayacağım. Ne olur yorma kendini." dediğimde cevap olarak "Tamam mikrobum. Sende kendine dikkat et." dedi ve telefonu kapattı.
Telefon kapandığında anneannem tepsiyi kucağıma koymuş, yaptığı çorbanın içine ekmek doğrarken konuşmaya başlamıştı "Boncuğum hee. Birtanem heee. Bak sen ya bu ömrümde neler görecektim. Sen ne ara böyle ince düşünen biri oldun bakıyım" derken bir yandan da çorbanın ilk kaşığını uzatmıştı.
Bir yandan anneannemin uzattığı çorbayı yerken bir yandan düşünüyordum. Kendini beğenmiş zengin züppelerinden ya da herkesi parasıyla ezmeye çalışanlardan değildim. Ama gene de paranın vermiş olduğu bir şımarıklık vardı. Şuan tarhana çorbası yiyordum ve bana tadı dünyanın en güzel yemeğiymiş gibi geliyordu. Daha bir kaç önce önüme koysanız belki yemezdim. Kesin yemezdim belki değil. Ne hallere geliyorduk bir anda.
Çorbayı anneannemin yedirmesiyle bitirmiştim. Gerçekten o kadar iyi gelmişti ki. "Ellerine sağlık anneanne" dedim. Hayattan yediğim tokatlar beni yavaş yavaş adam ediyordu. "Afiyet olsun kuzum. Sen şimdi biraz uyu dinlen. Ben de yan komşuya gidip senin için kıyafet isteyeyim. Senin yaşlarında oğlu var onunda. Böyle durulmaz."diyerek aşağıya yönelmişti.
Hafif mayışmışlıkla yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Çok yorulmuştum be.
Y/N: Merhaba arkadaşlar :) Bölüm geç geldiği için çok çok özür dilerim. Geçen hafta hasta olduğum için yazacak enerjiyi bulamadım kendimde. Telafi edeceğim inşallah. Bu arada bitmek bilmeyen geçiş bölümleri yazdığımın farkındayım ama olaylara girersem hikaye bitebilir diye korkuyorum açıkçası. Neyse lafı fazla uzatmayayım. Okuduğunuz için çok çok çok teşekkürler :) Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın ;) Karşılık beklenmeden sevildiğiniz günler görmeniz dileğiyle :)
![](https://img.wattpad.com/cover/134441667-288-k908877.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOTHER -[boyxboy]-
Подростковая литератураBaşka yerin insanları, başka filmin oyuncularıydık. -06.01.2018