DERİNÖnceden sürekli planlı yaşayan bir insandım. Her zaman geleceği düşünür ne olup ne biteceği hakkında kafa yorardım. Sürekli yapacaklarım aklımdaydı. Hatta 10 yıllık bir plan bile yapmıştım. 10 yıl içinde nerede olacağım, ne iş yapacağım hepsini belirlemiştim.
Bu ameliyat beni çok değiştirdi. Ameliyattan sonra bir karar vermiştim. Her şeye şükredip, elimden geldiğince çabalayıp oluruna bırakacağım herşeyi diye. Ama bu aralar sürekli aklıma takılan bir kaç şey var. Mesela Tarık'la nasıl ilerleyeceğimiz ya da ilerde nerede olacağımız gibi. Sürekli düşünüyorum. Acaba evlenebilecek miyiz? Bir aile olur muyuz? Elimden geldiğince düşünmemeye çalışıyorum ama çok boş kaldığım için sürekli aklımda bunlar var.
Hastaneden ayrılalı bir kaç gün oluyor. Artık evimde yatıyorum. Çok fark olduğu söylenemez tabi. Hastanede kablolarla yatarken şimdi evde kablolarsız yatıyorum. Tabi eve geldiğim için bu aralar gelen gidenin haddi hesabı yok. Size şu şekilde gelenlerin çokluğunu tasvir edeyim: meyve suyu ve süt fabrikası kuracak kadar meyve suyu ve süte sahibiz. Hayır kim çıkarttı bu saçma âdeti bilmiyorum ama gına geldi artık. Önüne gelen alıyor sütünü geliyor anasını satıyım. Bir Allahın kuluda demiyor ki bu çocuk ne zamandır hastanede cips yemeyi, çikolata yemeyi özlemiştir biz buna cipsle çikolata alalım. Herkes ya kayısılı meyve suyu ya vişneli meyve suyu getirsin. Geçen gün isyan ettim artık. Bundan sonra etrafımda süt ve meyve suyu görmek istemediğime dair.
Aklınıza takılan çok şey var biliyorum. Hepsini tek tek anlatıp daha sonra size Tarık'la kurduğum ilerideki hayallerimden bahsedeceğim.
İlk olarak ailemin ameliyattan sonra tutumunu merak ediyorsun. Aslında biraz bahsetmiştim ama eve geldikten sonrakileri anlatmadım takdir edersiniz ki. Hastanede son günümde tüm kontrollerim yapılmış onay verilmiş çıkış işlemlerim yapılıyordu. Duyduğuma göre babam baya yüklü bir para ödemişti hastaneye. Ödesin pezevenk geçmişte yediği boklara saysın diye geçiriyordum içimden. Nedense bana acayip iyi davranıyordu. Tabi göt korkusu diye bir terim vardır bizimkisi onu dibine kadar yaşıyordu. Eve geldiğimizde Tarık her zaman ki gibi peşimden ayrılmıyordu. Gün bitmiş akşam olduğunda Tarık hala yanımdaydı. Annemler bir ara yanımdan ayrılınca Tarık'a doğru bakarak "Aşkım artık eve gitsen mi? Baksana annemler bir kıllanıyor zaten sen durdukça iyice sorgulayacaklar" dedim. Hafif dudak büzerek "Ama aşkım ben senin yanından ayrılmak istemiyorum ki. Gitmesem olmaz mı? Lütfennnn" diye ağzını burnunu eğerek konuşmaya başladı. Bu ilişki de nazlı niyazlı kişi ben olurken ameliyattan sonra bu rolü Tarık üstlenmeye başladı. "İyi bir tanem o zaman herşeyi anlatalım bizimkilere ne olacaksa olsun" diye gözdağı verdim. "Hayır saçmalama daha yeni yeni düzelmeye başladın böyle bir şey hayatta olmaz" dedi. "Ee o zaman yapacak bir şey yok şimdi sen eve gidiyorsun. Yarın okuldan sonra yanıma uğrarsın" diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Aynı şekilde karşılık verirken yavaş yavaş kapıya doğru yürümeye başladı. Sürekli arkasına dönüp duruyordu. 3 adımlık yere 5 dakikada vararak kendi rekorunu kırdıktan sonra kapıda durarak "İyi geceler boncuğum" diyerek öpücük yolladı.
Günler bu şekilde ilerliyordu. Aklınıza takılan bir diğer soruda elbetteki okulumdu. Dönem sonuna kadar raporluydum. Tabi bu sınavlara girmeme engel değildi. Kaçırdığım sınavlar vardı. Onlara girmek zorundaydım. Okula gitmem hatta tüm kalabalık alanlara girmem yasak olduğu için okul bana geliyordu. Yani sınavlara evde giriyordum. Tabi kaçırdığım sınav sayısı fazlaydı ve benim yorulmamam gerekiyordu. Bu yüzden bir program yapıldı. Sınavlarım günlere dağıtılmıştı. Gerçi şöyle kötü bir yanı vardı yaklaşık 3 hafta kadar sürekli öğretmenlerimi görecektim. Hepsini de sevdiğim söylenemezdi.
Hayatımı programsız yaşayacağım dedikçe hayat bana plan yapıyordu. Bundan sonra yiyeceklerimin bir listesi vardı. Yapmamam gereken şeylerin bir listesi vardı. Alacağım ilaçların bir listesi vardı. Vardı da vardı yani. Neyse ben olabildiğince sadece bu programlar hariç başka bir şeye uymayacağım.
Nefes almanın kıymetli olduğunu anlattığı gibi bu ameliyat bana Tarık'ın benim için ne kadar kıymetli olduğunu da hatırlatmıştı. Sevmek güzel şeydi ama sevilmek daha güzel şeydi. Birinin kıymetlisi olduğunuzu bilmek kadar iyi bir şey yoktu şu hayatta. Bu sürede hayal kurmaya başladım Tarık ve kendimle ilgili. Mesela gün gelecek okulları bitirdiğimizde nerede olacağımızın hayalini kuruyordum. Bir bakmışın oradayız bir bakmışızın buradayız. Deli gibi seyahat ediyorduk beynimde. Gezmediğimiz ülke, gitmediğimiz şehir, görmediğimiz tapınak kalmamışta. Kalbimde kocaman bir delikle yaşamıştım kaç sene şimdide Tarık sayesinde beynimde koskoca dolulukla yaşıyordum.
Bazen yanıma yatağa oturduğunda konuşuyoruz mesela o bana gitmek istediği ülkeyi söylüyor bende o ülkeden bir şehir seçiyorum. Hayat tekmesini atınca herşeyi öğrenirsin derler. Bende hayat bana tekme atınca sevdiğimle olmanın kıymetini anladım.
Şuanda oturmuş düşünüyorum mesela kaç çocuk evlat ediniriz diye. Sonuçta ikimizde çocukları çok seviyoruz. Hem belki o zaman Türkiye'de herşey daha kolay olur. Mesela bizim yaşamamız ya da evlenmemiz ya da evlat edinmemiz. Biliyorum bu son kurduklarım bir uçuğa kaçtı ama hayal dediğin kurmak içindir. Olmadı başka bir yere gideriz evlenmeye. O başka yerden alırız evladımızı. Bak evladımız diye düşününce bile içim bir hoş oldu. Ne var yani benimde en az hetero çiftler kadar ilerisi için hayal kurmak hakkım değil mi? Siz kurarken şirin oluyorsunuzda biz mi çirkin oluyoruz.
Ben gene düşüncelerle kafayı yormuş öyle boş boş duvara doğru dalmışken bir anda kapım açıldı ve içeri yakışıklı bir suret girdi. Allah'ım dedim sen bu çocuğu neden bu kadar güzel yarattın diye düşünürken yanıma oturdu. Gözlerinin içine bakarak "Bugün yine çok yakışıklısınız mikrop bey" diyerek yanağını öptüm. "İltifatına karşılık vermek isterdim boncuğum ama üzerimden fizik sözlüsü geçti" dedi. Gözlerinden yorgunluğu belliydi. Tabi bu benim onunla dalga geçme istediğime engel değildi. "Nasıl yani? Daha ben bile senin üzerinden geçememişken. Aman tanrım herşey bitti ayrılıyoruz Tarık" dedim sahte tripli bir şekilde. Gülerek yanaklarımı "Bak sen demek ayrılıyoruz. İyi o zaman bende bundan sonra fizik sözlüsüyle çıkarım zaten kendisi de bana karşı boş olmadığını söyledi" diye söylenirken bir yandanda yanaklarımı sıkıştırıyordu. Sevgilinle bir arada olmak kadar güzel şeylerden biriside onunla fütursuzca saçmalamaktı.
Bir yandan saçmalayıp bir yandan gülerken aklıma biraz önce düşündüğüm şey geldi ve suratım bir anda düşünceli bir hal aldı. Bunu gören Tarık merakla yüzüme bakarak sordu "Ne düşünüyorsun gene düşünceli boncuk". Söylesem mi söylemesem mi kararsız kalırken "Hadi çıkart ağzındaki baklayı" dedi. "Aşkım sence kaç çocuk evlat ediniriz" dedim bir çırpıda. Gözlerime baktı "Bir kız. Dünyada kimsenin ezemeyeceği, kimseye boyun eğmeyecek, adaleti savunacak bir kadın".
Bir kız herkesin saygı duyduğu, bir kız değer verilen, bir kız ezilmeyen, öyle bir kız ki bizim yetiştirdiğimiz eşitliği savunacak bir kadın.
Y/N: Bu hikayeyi yazmaya başlarken aklımda hiç bu kadar okunacağım yoktu. Şaka gibi 12K okunma oldu. Hepinize, o okuyan gözlerinize, oy veren parmaklarınıza, yorum yazdıran düşünceli aklınıza öpücükler gönderiyorum 😘. Okuduğunuz için çok çok teşekkürler :) Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın ;) Kendinize iyi bakın. Hayat çok kıymetli, kıymetinizin bilindiği yerlerde olmanız dileğiyle ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOTHER -[boyxboy]-
Fiksi RemajaBaşka yerin insanları, başka filmin oyuncularıydık. -06.01.2018